Sevgili arkadaşım Bülent Eceviti, şu sırada- rencide etmek,rahatsız etmek istemediğim için, bu yazıyı güç yazıyorum! Ecevit , NOKTA dergisine, ABD 01olmasaydı,CIA , MİTe yardımcı olmasaydı Abdullah Öcalanı alamazdık! demiş. Verdiler , biz de aldık da ne oldu? Keşke almasa idik... Bu katil eşkıyayı bunca zaman , İmralı da konfor ve güvence içinde , doktor psikolog bakımında, beslemese idik-ve avenesine ,direktiflerini güvence altında vermese idi ve belasını, cezasını, başka türlü bulsaydı! Bundan daha mı kötü olurdu! Hiç olmazsa, Türk adaleti ,göstermelik bir karar vermek garabetinden kurtulurdu!
SIR DEĞİLİDİ
APOyu, Kenyada MİT elemanlarına CIA elemanlarının, tabii , Washingtonun talimatıyla teslim ettiği, öteden beri açık bir sır idi. Hatta DGMnin verdiği ve Yargıtayın da tasdik ettiği ,idam hükmünün, Amerikalılara söz verdiğimiz için ,TBMM tarafından ,, gerektiği gibi, tasdik edilmeyip , infaz edilmediği de malumdu. Ecevit şimdi malumu ilam etmiş oldu! Ben,, o zaman,1990da , infaz rafa kaldırılınca , bunu çok eleştirdim. APOnun idam edilmezse, başımıza bela olacağını çok yazdım, ama vatansever arkadaşlarım bile idamın yanlış olacağını yazdılar. Başbakan Ecevit de , APO yu çelik konserveye koyacağız ,.içinden çıkmaya kalkarsa, biz ona gösteririz diye resmi bır beyanat verdi. Tahmin ettiğim gibi, adı üstünde şimdi İmralıdaki konservede AB ve AHIM baskılarıyla serbest kalacağı günü bekliyor. Hiç şaşmam , AB sürecinde AB ve AIHM sayesinde Avrupada ve Amerikada APO!ya özgürlük diye bu da olacak ve adam müzakereci olarak karşımıza oturacak!
Ecevit kardeşimi son gördüğümde neden idam etmediniz? diye sorduğumda, Ben idam cezasına karşıyım demişti. Bana göre, Ecevitin idam hükmünü rafa kaldırması, en büyük tarihi hatadır.
Büyük Devletlerin ve CIA gibi örgütlerin niyetlerinden, komplolarından, sual olunmaz, ama şu sorular aklıma geliyor; ABD elemlerinin çok daha önceden PKK ıle silah ve teçhizat desteğine varan ilişkileri varken, Onu, neden Türkiyeye teslim ettiler ve en önemlisi, idamını acaba neden önlediler? Amerikalılar, kendi teröristlerini , cayır cayır infaz ettiklerine göre, herhalde insani duygular,insan hakları düşkünlü yüzünden değil ! Tabii başka hesapları vardı ve var! Şimdi gittikçe anlaşılıyor kı ABD de ,insani değil ,siyasi ve kendine özgü sebeplerle ve onu koz olarak tutmak için, idam edilmemesi şartını koşmuş. PKK ile mücadele konusunda danglardaki PKK elamanlarının güya topluma kazanılması için af çıkarmamız acaba neden şart koşmuştu? Gene İnsanı maksatlarla mı? ; el oğlu hin, biz ise çok iyi niyetli ve safdiliz!
APO sorunu Kürt sorunun, bütünü değilse bile önemli bir yönü çünkü başımıza bela olacağı muhakkak. O yaşadıkça, şehitlerimizin kemiklerinin sızlaması, yakınlarının acısı da caba!.
Kürt sorunun ABD planlarında ve AB sürecinde Türkiye üzerinde oynanan oynanacak oyumlarda en ı kırılgan fay hattı.. Amerikalılarım Kürtleri kullandıkları,hatta , Diyarbakırdan gelem son n haberlere göre kışkırttıkları da varsayımdan öte!
ŞERAFETTIN ELÇINİN İSTEĞİ
Şu sırada RADIKAL GAZETSİ, bir aralık Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Bakanlığını yapmış, sicilli bölücü ,Şerafettin Elçi ile Neşe Düzelin sohbetine, tam sayfa ayırmış. . Adam ,açıkça ,"TC Üniter Devletine son verilmeli, yerine iki resmi dilli (Kürtçe ve Türkçe) Federasyon kurulmalı" diyor.Kendisi de , bu devletin Cumhurbaşkanlığına , kendi deyimiyle, "Türkleşmiş " yani Türk milliyetçisi ve vatanseveri olarak değil, Kürt kimliğiyle talip! ..Olma olmaz demeyin; bizim milli reflekslerimiz bu kadar gevşemişse bu da olur. Kerkük ve Kuzey Irak ta olacaklara bigane kalırsak , bir gün bu federasyon da gerçekleşir.
Gençliğimizde, Ziya Gökalpın Türkiye Büyüyecek Turan olacak sözleri, dudaklarımızda ve gönüllerimizde idi... şimdi ise, Türkiye-TC yok olacak yerine Büyük Kürdistan olacak, diye endişe içindeyiz !
BİR DİP NOTU -; Diyarbakırda görev yapan bir polis dostuma Nasılsın? diye sordum.İyiyiz, kapkaççı kovalıyoruz dedi..Hayretle Diyarbakırda da kapkaç var mı? diye sordum
Cevap verdi ;Ne diyorsun, onların fabrikası burası.. buradan İstanbula ,a Ankaraya biz kapkaççı ihraç ediyoruz! Bu da olayın başka bir boyutu!