Başbakan alınmasınlar: Ülkeyi tam bir “Arap saçına” benzettiler… Şu sıra, yazacak soracak, sorgulayacak o kadar çok şey var ki, neresinden başlayım diye şaşırıyorum… Ben de, tatile çıkmayı düşünüyorum ama yapamıyorum, çünkü gaflet ve Azrail durmuyor. Bende, teneşir paklayana kadar, belki de, kendi tevehhüm ettiğim bir sorumluluk duygusu var… Olaylar karşısında susamıyorum ve susmayacağım!
En basitinden başlayalım; Anayasa Mahkemesi’nin, AKP “çoğunluğunun” TBMM’de “uyur gezer” geçirdiği “Anayasa Paketinin” bazı maddelerini iptal etmesi... Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç açıkladı: CHP’nin, şekil yönünden iptal istemi reddedildi. Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısını 11’den 17’ye, HSYK’nın üye sayısını 7’den 22’ye çıkaran maddeleri, Anayasaya aykırı bulunmadı. Ancak, AYM ve HSYK’ya üye gösterecek yüksek yargı organı üyelerinin her aday için bir oy kullanma şartı paketten çıkarıldı. Son söz, 12 Eylül’de vatandaşta. Daha sonra herhalde genel seçimlerde!
Ben, “min gayri haddim” ihsası reyde bulunayım; bu karışık ambalaja “hayır” diyeceğim. AKP çoğunluğunun bu “değişiklikleri” Meclisten “mahmurluk” haliyle geçirdiği, “art ve ön” maksatlı olduğu için ve de ülkedeki kargaşayı, sanki zaten yeter karmaşa yokmuş gibi kaosa döndüreceğine inandığım için! “Yeter söz milletindir” diyor ve milletimin sağduyu sahibi olduğuna inanıyorum!
VATANDAŞIN SESİ
Sahibinin sesi değil, vatandaşın sesi, bakın durumu ne kadar akıllıca özetlemiş. Der ki: “Dağ fare doğurdu ama yetmedi...” Yandaş medya, yanaşma akademisyenler döktürüyor; Anayasa Mahkemesi yetki aşımı yapmış. Esasa girmiş. Meclis iradesini yok saymış. Anayasa değişikliği paketi 330 iktidar milletvekili çoğunluyla geçti. Aynı Mecliste 200 milletvekili karşı çıktı. Aynı Mecliste 111 Milletvekili “bu değişiklik Anayasaya aykırıdır” dedi. Anayasa Mahkemesi 111 milletvekilinin itirazı üzerine, inceleme yaptı yani resen yapmadı. İktidar isteyince, “Meclisin İradesi”, itiraz edilince sanki itiraz edenler Milletin vekilleri değilmişler gibi “yetki gaspı”!
Vatandaş devam ediyor: “Demokrasi sadece oy çoğunluğu değildir...” Azınlığın hukukuna da saygı göstereceksiniz. Uzlaşacaksınız! Eğer uzlaşmazsanız, bu bir “oy sandığı” oyunu olur! Vatandaş, işte böyle diyor...
BAŞKA KONULAR
Evet, şu sıra, yazacak o kadar çok şey var ki! Mesela Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a, aslında onun şahsında Türk Ordusuna, açıkça hakaret edenlere, Altan Kardeşlere ve şürekâsına, DTP /PKK sözcülerine… “Edebinizi takının, haddinizi bilin, esas duruşta dinleyin.” Bunlar eğer askerlik yapmışlarsa, herhalde onlara “esas duruş” öğretilmiştir… Ama ne var ki, “hizaya” gelememişler. Herhalde, asker ocağından bir kuyruk acıları var… Veya genetik… Başbuğ Paşa, onların seviyesine inmez, ağız dalaşına girmez ama görev bizim boynumuzun borcu!
BİR ADIM ÖNDE
Recep Bey’in, yeni “bir adım öndeki kazan kazan” önerisi var: Kuzey Irak’a -“Kürdistan’a-, TSK girmesin, NATO gelsin! Dâhiyane bir fikir! Daha önce de ABD, Irak’tan çekilince, bu bölgeye ABD birliklerinin yerleştirilmesine sıcak bakılmıştı. “İstihbarat paylaşımından” medet umulmuş. “ABD icazeti” beklenmişti! Oysa bunu koordine etmekle görevli E. Orgeneral Edip Başer, sonunda isyan etmiş ve Amerikalıların “istihbaratı” nasıl paylaştıklarını, daha doğrusu paylaşmadıklarını anlatmıştı...
Washington, Türk subaylarının başına çuval geçiren General Petreaus’u şimdi Afganistan’daki NATO kuvvetlerine komutan tayin etti. Orada Türk Birliği de var! Ne incelik!
Yeni bir öneri; Irak’taki Amerikan güçlerinin komutanı, Orgeneral Ray Odierno, Kuzey Irak’a BM barışı koruma güçlerinin konuşlandırılmasının gerekebileceğini söyledi.
Ben hep yazdım; PKK ve temsilcileri, Türkiye’de iç çatışma çıkarmak ve böylelikle yabancı, NATO-BM-ABD müdahalesini isterler diye! Sayın Başbakan acaba bunu da ister mi? O zaman TSK Kuzey Irak’ta sıcak takip yapacağı yerde bu yabancı güçler, Türkiye içinde “sıcak takibe” girişirler! “Arabın aklı” diyeceğim, ama bu da zülfü yara dokunur!
AKILLARA ZARAR
Akılları, aklımı zorlayan başka sorular da var şu sırada. Mesela İmralı’dan Ordunun Özel Kuvvetleri, etrafından da, Deniz Kuvvetlerinin hücumbotları çekildi? Acaba neden?
Jandarma TSK’nın parçası. Komandoları Güneydoğu’da aslanlar gibi dövüşüyorlar. Ama diğer taraftan, başka Jandarmalar, Silivri’de gardiyanlık yapıyorlar, kendilerine komutanlık yapmış olanları tutukluyorlar. Tam bir ikilem! Acaba Özel Kuvvet Birliğinin İmralı’ya gelip gidenleri, üst askeri makamlara rapor etmelerinden mi rahatsız oldular!***