Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, önceki gece, Seyrantepe’de, Galatasaray Kulübünün, “Ali Sami Yen” Spor Kompleksinin, ”Türk Telekom – Galatasaray Arenasının” açılışında ıslıklandı, yuhalandı… Hoş bir olay değil. Ne var ki, günümüzde, her ülkede, politikacılar, Başbakanlar, Cumhurbaşkanları, bu gibi hareketlere, maruz kalıyorlar, yumurta, pabuç hatta yumruk yiyorlar… Şükürler olsun ki, Erdoğan’a yumruk, yumurta atılmadı!
Evet; Olay hiç de hoş değildi, ama Başbakanın tepkileri, sonra söyledikleri de hiç yakışık almadı; mutadı veçhile, fazla aşırı ve öfkeli oldu… Anlaşılıyor ki, Erdoğan’ın intikamı, kötü olacak, Galatasaraylı taraftarlardan öcünü, Galatasaray Kulübünü cezalandırarak alacak… Erdoğan söyledi: meğer Galatasaray Kulübü, bu komplekse tek kuruş harcamamış… “Padişahın” lütfü imiş… Ve şimdi, “kompleksin”, Erdoğan’ın talimatıyla “Olimpiyat kompleksine” dönüştürülmesi söz konusu!... Kılıf hazır! Öyle ya, ”Vermeden almak” Allaha mahsus ise, “verip sonra geri almak da” Padişahlara mahsustur!..
Hemen şunu da söylemeliyim: Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ın, herhalde Başbakandan Kulüp adına, özür dilemesi gerekiyordu ama özrün dozu kaçtı, “kabahati“ çok büyük oldu! Erdoğan, olayın “organize kışkırtma” olduğunu iddia etti. Yalakalar “Ergenekon işi” diyorlar. Bu kadar büyük organizasyonu yapmak, AKP’nin maharetidir… Orada bulunanlar söylüyor… Yuhalar ve ıslıklar, “kendiliğinden” idi ve Erdoğan’a karşı, sadece, Galatasaraylıların, orada bulunanların değil, ülkede, her kesimde, artan “Biz ne dersek o olacak, herkes emre uyacak, kimseyi takmayız” şeklindeki “padişahça” hareketlere karşı, tepkilerdi. Erdoğan’ın, konudaki “öfke rüzgarlarının” biçtiği, arkası da, gelecek “fırtınaların” işaretidir!
“Fırtınanın” zemini de hazır: ülkenin şu hallerine, bakın; sadece, Güneydoğu'da değil, ülkenin her yanında, yöresinde şiddet eylemleri, arbedeler çatışmalar, tutuklamalar var… Kibrit çakılsa patlayacak.
SEÇİM ÖNCESİ
Seçim arifesinde tansiyon, muhakkak çok daha artacak, çakmaklar hazır… Sular, kaynama derecesini geçtikçe, kazanlar kaynatıldıkça, Erdoğan’ın da kanı kaynıyor ve de galiba, “suyu” kaynıyor! Nasıl kaynamasın ki, liboşlar-yanaşmalar, yalakalar da, artık ona karşı dönüyorlar. O da, öfkelendikçe, taraftar- yanaşmaları kaybetmekte!… Destekçilerinden Altanları kaybetmiş; Ahmet Altan aleyhinde dava açmış. “Korkusuz kaptan”, bir müsademe rotasında böyle pervasızca devam ederse, hayra alamet değil! Frenkçe de bir söz vardır: “Adamın eline, yeteri kadar halat verin, kendi kendisini asar” derler… Erdoğan da, kızdıkça, kendi kuyusunu kazıyor gibi! Danışmaları da, ateşe körükle, gitmeseler, cesaret etseler, Onu uyarsalar, itidal tavsiye etseler!
Zaten, “politikacıyı” - “devlet adamından ayıran da, soğukkanlılık - tenkitlere tahammül ve “konuşma tarzıdır”! Fakat Erdoğan’ın gerçek yapısı, “kırmızı mintan” gibi, “yakasından -.yeninden” seğirtiyor.
Çok muhtemeldir ki, “Seyran Tepe” artık “Aslan tepe” olamayacak… Erdoğan da “alemi” seyretmeye -âlem de onu- İbretle, seyretmeye devam edecek!
BAŞKA BİR STAD OLAYI
Yakın tarihimizde, 1937 yılında, Atatürk’ün İsmet Paşa ile yollarını ayırdığında, İsmet Paşa başbakanlıktan istifa ettikten 5 gün sonra, Ankara 19 Mayıs stadında yaşanan bir olay. Tarih: 30 Ekim 1937. İsmet Paşa futbol maçına gitmiş. Seyirciler lehinde tezahürat yapmışlar. Ve zımnen Atatürk’ü protesto etmişlerdi. Bu, “organize” bir olay mıydı? O günleri yaşayan, babam Kılıç Ali’nin yazdıklarına göre, Paşa habersizdi ama taraftarlarının organizasyonu. İsmet Paşa, bu "organizasyondan” hiç hoşlanmamış, hemen oğulları ve Kazım Paşa’nın oğlu Teoman Özalp’la süratle stadyumdan ayrılmıştı… Ve en önemlisi gerek Atatürk, gerekse Paşa bu “nahoş” olayı, ne hiddet, ne de siyaset malzemesi, tartışma konusu yapmamışlardı… Bu, “Devlet Adamlığı” idi!
KİŞISEL – Ben, ailece Galatasaraylıyım. Özellikle, ağabeyim “Baba” Gündüz Kılıç'tan dolayı! “Seyran Tepenin, “Aslan Tepe” olması ve öyle kalması, beni çok mutlu edecekti. İnşallah, bütün Galatasaray camiası gibi, mutlu oluruz. Ama “Padişah sayesinde” değil!
BİR ACI
Türkiye’de modern Reklamcılığın babası, öncüsü ve “Ne Mutlu ki Türküm” diyen, Eli Acıman vefat etti. Dergi yayınlarken, bana çok yardımları olmuştu. Mekânı cennet olsun! Allah rahmet etsin, yolunda devam eden olgun ailesine sabırlar dilerim! ***