18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Artık Açıklayın Paşam!

Ben askerlik görevinde çoktan çağdışı edildiğim halde, kendimi, hala ordumun parçası sayarım. Ordumun yıpratılmasına çalışanlarla, Komutanlara hakaret edenlilerle mücadeleyi görev bilirim… Yazar olarak, çizmeyi aşmamaya gayret ederim… Ordunun, bazı taraf ve hareketlerini eleştirmek gerekince de, bunu edep ve erkân dâhilinde yapmaya, özen gösteririm ve Ordunun en başındaki Komutana ve komutanlara, özenle hitap ederim. Bu benim ve Türklerin çoğunun aile terbiyesi gereğidir ve gazete yazarlığının da ilkleridir!

BAŞBUĞ’UN SINIR VE SİNİRİ

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ: Habertürk gazetesinde yayınlanan röportajda, Orduya karşı son zamanlarda yürütülen, ahlaksız psikolojik savaş ve pespaye dedikodular karşısında, “Biz bütün olayların ve yapılanların arka planını biliyoruz. ‘Birileri gerekeni yapar’ diye susuyoruz. Sınır aşılırsa bildiklerimizi halkla paylaşmaya başlayacağız” dedi. Başbuğ’un bildiklerini kamuoyuyla paylaşması halinde, bunun politik sonuçları olabileceğini ve dengelerin -Anayasadan, Ergenekon Davalarına kadar, birçok şeyin- değişebileceği ve Ülkeyi saran karabulutların da büyük ölçüde dağılacağı muhakkak!

Bu sözler, sicilli, müzmin Ordu düşmanlarını telaşa düşürdü, bazılarını da daha fazla küstahlaşmaya soktu! Bir aralık Başbuğ Paşayı, Hilmi Özkök’e benzetmeye kalkışanlar, Türk Ordusunun AB ordusu olacağı hayaline kapılanlar hayal kırıklığına uğradılar ve şimdi Başbuğa saldırıya devam ediyorlar.

Ordu düşmanlığının “karargâhı” Taraf gazetesi – gerçekler ortaya çıkınca, bu varakpare de payını alacak- ne olduğu, kimin organı olduğu, herhalde anlaşılacak!

TARAF Yazarlarının resimlerine bakıyorum, TV de izliyorum; hepsi, kadınlı erkekli dizilerdeki “kötü adam ve kadın” rolleri için seçilmiş gibiler, yüzlerinde meymenet yok! Fizyonomi –yüz çizgileri “Kriminolojide” çok önemlidir; insanları yüzleri, içlerindeki kötülükleri yansıtır!

Gazetenin Başyazarı Ahmet Altan (eş başyazar Yasemin Çongar’la, Kandil dağına gidip, PKK eşkıyalarıyla görüşen adam) Başbuğ’a meydan okuyor: “Açıkla Başbuğ” diye, Paşanın rütbesini vermeden, terbiyesizce meydan okuyor! Diyor ki : “Böyle olmaz… Bu şantaj anlamına gelir çünkü.” Ve “merdi Kıpti misali” casusluklarıyla övünüyor; “Ordunun içindeki darbe planlarını açıklayan gazete biziz. Sizin sabrınız ister taşsın ister taşmasın, biz yeni belgeler bulduğumuzda gene açıklarız.” Başbuğ Paşa Taraf hakkında hiçbir şey söylemediği halde “yarası olduğu için gocunuyor” kaşınıyor: ”Hadi açıklayın bakalım. Elinizde bizimle ilgili bir tek belge ya da bilgi varsa halka açıklayın, savcılığa verin. Bizim gibi yapın, suç olan belgeyi halka gösterip yargıya teslim edin… Yapamazsınız.
Sizin elinizde bizim “gizli” ya da “yasadışı bir iş” yaptığımızı gösterecek bir tane bile belge yoktur, olamaz. Öyle lafı dolaştırmıyorum ben, gayet açık, gayet net söylüyorum, hodri meydan, açıklayın da görelim. Biz sizin bildiğiniz o “kullanışlı” medyaya benzemeyiz, böyle şantaj kokan laflarla üstümüze gölge düşürülmeye kalkışılmasına da izin vermeyiz. “Kendi halkını düşman gören ordu olur mu diye yazanlar var” diyorsunuz. Onlardan biri benim
”. Bu durumda en iyi savunma, saldırıya devam. Başyazar Ahmet Altan da öyle yapıyor!

Ben Altan’ın Türk Ordusunun şerefli Başkomutanına bu üslupla hitabını köşemde, tekrarlamaktan hicap duydum: Genelkurmay Başkanı ile bu adam arasında bir polemik de caiz değil… Bu, ancak bu adama kıymet vermek olur ama ne çare ki, bunlar kolay altından kalkılacak sözler değil… Hadlerini münasip bir şekilde vermenin zamanı geldi!

Birkaç yıl evvel bu zata “Sana üç tokat atmak Ahdim olsun… Biri kendi adım adına-ikincisi babam adına üçüncüsü de Türk Ordusu adına” demiştim… “Ahdim” baki!

“Cami duvarına pisleyen çarpılır” derler; “kışla duvarını pisleyenler de öyle”… Ne var ki bunlar zaten çarpık, düzelmelerine de imkân yok. Bu içlerindeki fesatlıklar yüzlerine vurmuş insanlar “sınırı” çoktan aştılar ve şahsen ve bütün Atatürk Milliyetçisi vatanseverler gibi, Genelkurmaya, Başkanına ve Türk Ordusuna karşı yapılmakta olan küstahlıklar karşısında sabrımız, çoktan taştı… Ve belki de, haddimi aşarak, Sayın Başbuğ’a “Bildiklerinizi artık açıklayın ve bizlerle paylaşın”; bugünkü iktidarla paylaşmak ve eğer doğruysa, “paslaşmak” yetmiyor! Bu işin, artık nezaketi, devlet terbiyesi kalmadı! Bakın Mümtazer Türköne de Genelkurmay Başkanı Başbuğ’a, “Açıklamazsan namertsin"...diyebiliyor!

Sade TSK konusunda değil genelde ülkenin bütün çivileri sadece yerlerinden oynamadı, çıktı. Ve bu çiviler, Cumhuriyetin “tabutuna” çıkılacak. Ben inanıyorum ki, Sayın Başbuğ Paşa, bildiklerini, olayların perde arkasındaki dış ve iç komploları, faillerini tamamen açıklarsa, bu, Türkiye üzerinde oynamakta olan “Büyük Oyunun” bu son perdesinin de, sonu olacaktır!

Yalvarırım Paşam; artık açıklayın, başka seçenek yok.***

Yayın Tarihi : 15 Şubat 2010 Pazartesi 00:10:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ATATÜRK MİLLİYETÇİSİ TÜM VATAN IP: 88.231.74.xxx Tarih : 16.02.2010 01:17:45

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Batı Emperyalistlerinin yandaşı olan mevcut iktidara  gerekli uyarılarda bulunmuş ve onları yola getirmek için fırsat tanımaya çalışmıştır; fakat, munafık bu iktidarlar, Mustafa Kemal Atatürk'ün bu uyarılarına aldırmayıp, kendi amaçları doğrultusunda, ülkeyi Batı Emperyalistlerinin kucağına itme çabalarına devam etmişlerdir. Mustafa Kemal Atatürk'ün bu münferitlere tanıdığı süre sonucunda, ülke yararına olumlu hiçbir gelişme olmaması üzerine,

"NUS İLE USLANMAYANI ETMELİ TEKDİR, TEKDİR İLE USLANMAYANIN HAKKI KÖTEKTİR" özdeyişiyle gerekeni yerine getirmiştir.