19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Aşağılanma ve Aşağılıklar!

Ahmet Altan’ın Taraf gazetesindeki son yazısına bakınca, önce gözlerime inanamadım, “hayal mi görüyorum” dedim... Acaba Altan’ın başına damdan tuğla mı düşmüş, hidayete mi ermişti? Altan, yazının başında, son danışıklı “soykırımı dalaveresi” üzerine benim demek istediklerimi, doğrusu, benden çok daha açık ifade etmiş.

Özetle: “Herkes televizyonlarının başında oturmuş milli maç seyreder gibi heyecanla seyrediyor. Ne oluyor? Amerikan Kongresi’nin bir komisyonu “Ermeni soykırım” tasarısını oyluyor. Kongre kulislerinde yapılan karşılıklı hamlelerin sonucunda “maçı” 23-22 kaybettik... Ve kıyamet koptu... Bütün bu gürültü patırtı arasında benim en çok sevdiğim yorum, bu kararı kınayan bir konuşmacının “Türkiye artık kolayca aşağılanabilecek bir ülke değildir” demesi oldu... Amerikan Kongresi’nin bir komisyonu “soykırımı” kabul edince biz “aşağılanmış” oluyoruz. Aşağılanma, elâlemin parlamentosunun bir komisyonunda verilecek iki üç oyun nasıl olacağını milyonlarca insanın heyecan içinde beklemek zorunda kalmasıdır. Aşağılanma, bütün ulusal kimliğinin bir komisyon kararıyla belirleneceğine inanmaktır aşağılanma, başkasının parlamentosundan çıkacak kararı tırnaklarını yiyerek beklemek zorunda kalmaktır aşağılanma.”

Altan buraya kadar haklı, ben de yazdım; Amerikalıların, Avrupalıların, tarihteki kendi cinayetlerini unutarak, hüküm vermeleri, hatta yasalarla tescil etmeleri ve daha da ileri giderek, “soykırımı” yalanına karşı gelenlere, hatta dürüst tarihçilere ceza vermeleri “aşağılıktır”. Fakat son defa da olduğu gibi, “maç” sonucunu heyecanla beklemek ve “kaybedince” de karalar bağlamak, dövünmek, daha da ileriye giderek “nerede hata yaptık” diye kendimizi suçlamak, gerçekten “aşağılanmaktır”, kendi kendimizi “aşağılamaktır”! Bu, yıllardan beri süren bir “milli mazoşizmdir”!

AŞAĞILIK İNSANLAR

Fakat asıl “aşağılık” kendi içimizdeki sözde aydın ve yazarların, sözde soykırım iddialarını olmuş diye kabul edip bunları ispat etmek için tarihi olayları tahrif eden, sözde sorumlu, devlet adamlarımızı, idarecileri, suçlamalardır... Bu “aşağılıktan” da aşağı çukur kişiler, tarihteki Taşnak-Ermeni mezaliminden, hiç söz etmezler. Talat ve Cemal paşaların alçakça katledildiklerini, hatırlamazlar... Ve son yıllardaki “ASALA” cinayetlerini görmezlikten gelirler! Mesela, 1919’da Amerikan Kongresi tarafından topraklarımızda “Büyük Ermenistan’ı” kurmak göreviyle Güneydoğuya gönderilen ABD Generali Harbord’un soykırımı yalanlayan fakat Ermeni mezalimini anlatan raporu hasıraltı edilmemiş, kaybolmamışsa neden bilimsel araştırmalarında bundan söz etmezler? Ve bizi böyle “aşağılanmak” durumuna getirenler kimlerdir?.. Hep aynı kişiler, AB’ciler, Amerikancılar, PKK-Kürtçü yanlılar, Ordu ve T.C. düşmanları, Atatürk düşmanları ve “Hepimiz Hrant Dinkiz” diye bağıranlar! Tesadüf mü?

Merak ederim; bu insanlar, acaba kendi milletlerinin çıkarlarına ve değerlerine neden bu kadar düşmandırlar diye? Entelektüel ukalalık mı? “Rant-fon” karşılığı mı yoksa ataerkil karmaşık mı? Hepsi bir arada!

NE YAPMAK GEREKİR

Bu noktadan sonra millet olarak, Hükümet olarak ne yapacağız.. Nefeslerimizi tutarak korku veya umutla, “tasarı” Kongrede de kabul edilecek mi diye bekleyecek miyiz? Engel olmak için Kongre nezdine heyetler mi göndereceğiz? Yoksa bazılarının tavsiyesine göre, önleyici vuruşla Protokoller imzalayacak, Ermenilere “kapılar” açacak mıyız? Hâlâ anlamıyor muyuz ki bu tasarı, “Ermeni açılımını” dayatmak için şantajdır... Tasarı geçse ne yazar, geçmese ne yazar?

Böyle bir durumda Mustafa Kemal-İsmet Paşa ne yaparlardı? Önce ülkemizi böyle edilgen hale getirmezler; Başbakanın yaptığı gibi “kükremekten” öte, Cumhurbaşkanının yaptığı gibi “teessüflerini” beyan etmekten öte “gerekenleri” yaparlardı.

Türkiye, gerçekten çok büyük bir ülke ama açılışlarda kükremekle, “otobanlar” yapmakla, bunu dünyaya anlatamaz...

Gerçek milli irade ve duruş gerek! Nerede?---

Yayın Tarihi : 8 Mart 2010 Pazartesi 11:47:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Alp IP: 130.235.81.xxx Tarih : 8.03.2010 14:10:04

Sayin Kilic bey,Yazinizi okudum, cok güzel yazmissiniz. Özellikle Taraf gazetesinde calisan Altan bey hakkinda yazdiklariniz cok yerli yerinde. Sizi yazdiklariniz makalelerden tebrik ediyorum. Merak ediyorum, bu Taraf gazetesinde bir tane dogru dürüst yazar mevcutmu acaba?? Mesela Altan Tan beyin seviysinde Roni Margulies diye baska bi yazar var. Kendisinin agzindan Türkiye Cumhuriyetinin ve Atatürkün hakkinda yapici tek bir kelime duymadim!!! Makalenizin sonunda bir soru sormusunuz: "Gercek milli irade ve durus nerede" diye..

CEVAP: Hak ve Esitlik Partisinin baskani sayin Osman Pamukoglu'nda !!!Benim özetlememle kendisi Türkiye'de bi ikinci Atatürk olabilecek zekaya, yürege ve  zihne sahiptir!Saygilarimla


YORUMSAL YORUM veya Dr. S. IP: 88.231.50.xxx Tarih : 8.03.2010 18:23:49

Tarih: 16 Ekim 1919  Amerikan İnceleme Kurulu Başkanı General James Guthrie Harbord, Paris'e gitmek üzere İstanbul'dan ayrılırken Amerikan Senatosu'na şu raporunu sundu: "Halk Amerikan güdümünü istiyor. (1) Bu görevi ancak, bencillikten uzak, uluslararası bir görev duygusu olan, kendi çıkarlarını gözetmeyen (!), bir devlet üzerine alabilir. (2) Ermenistan'ı korumasına alan devlet Anadolu, Rumeli ve Kafkasları da güdümüne almalıdır.(3)

Yorum:

(1) Amerikan güdümünü isteyen  halk değil, aslında Padişah yanlısı kişiler ve bunların mensup olduğu - Ulusal Mücadele karşıtı - İstanbul Hükümetidir

(2) Bu devlet ise, ABD'dir.

(3) Bu ifade, ABD'nin, 100 yıla yaklaşık bir süreç içinde, Anadolu topraklarına  sahip olan Türkleri ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalarından başka birşey değildir.

Kaynak olarak, "Atatürk'ün Anlatımıyla Kurtuluş Savaşı, NUTUK" yapıtından esinlenilmiştir. (Boyut Yayın Grubu)