Acaba, “karanlıkta ıslık mı çalıyorum”, hamamda türkü mü söylüyorum yoksa boşuna mı yazıp duruyorum? Hayır; başkaları görmezler veya görmezden gelirlerse de, ben yazmaya devam edeceğim. Atatürk, T.C. ve ordu düşmanlarının pervaları yoksa benim de hiç pervam yok!
ASIL ÇETE
Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk ordusuna ve milletimizin varoluşuna kastetmiş bir “asıl çete” var! Ülkenin hassas noktalarına, Emniyet’e, yargıya, yönetime ve güçleri yeterse, ordunun içine, insan “saatli bombaları” yerleştiren, karanlık amaçları istikametinde, seçme “Ergenekon” haberlerini sızdıran, servis eden sinsi bir terör örgütü! İnanmıyorsanız, yorumlarına, medyadaki organlarına, manşetlerine bakın. Onlar için ilk hedef, asıl tehlike olan TSK! “Kırkı bir arada” tek “beyitleri” var:
Ordu düşmanlığı!
Şimdi kalemlerine, dillerine doladıkları: Güya bazı subayların kurdukları “Karargâh evleri”. General Eruygur’un eşi, bağrı yanık hanımefendinin, avukatlarıyla yaptığı telefon konuşmalarının kayıtları (nasıl elde edildi ve servis edildi?) ve Tolon Paşa’nın GATA’ya sevk edilmesi. Sonra da tahliyesi! Kâhin değilim, ama çok önce yazdım; “Ergenekon” davası sanıklarının çoğu mahkeme tarafından aklanırlarsa “yargıçları” da, “Ergenekoncu” olmakla suçlayacaklardır, diye! Bunun el peşrevi de şimdiden başladı. Bazı mahkemeler paşalar hakkında hukukun ve vicdanlarının emrettiği kararları verdiler ya; damga hazır: Muhakkak ki Ergenekoncudurlar”!
Atatürk’ü, Cumhuriyet’ini, ordusunu seven ve bunları yıkmak isteyenlere karşı “ne yapabiliriz” diye düşünen herkes, milyonlarca insan da “Ergenekoncu”! Asıl suçlular güçlü oldular!
Yıllar yılı mevcudiyeti bilinen -toplantıları gizlidir- fakat bu devlet umuru görmüş bilge adamların olaylar ve tehlikeler hakkında, devlet ve hükümet başkanlarına raporlar verdikleri malumdur. Ama şimdi “Encümen-i Daniş” de Ergenekon! “Avcılar Cemiyeti”ni de, av tüfekleri var diye “Ergenekon”a bağlarlarsa, hiç şaşmayın!
Bu, Cumhuriyet’i ve orduyu yıkmak isteyenlerin son kozları, şansları. Ya onlar, -bu ahtapot gibi “örgüt”- kazanacak, ya da sonunda bizler ve TSK!
TOLON PAŞA’NIN SAĞLIĞI
Daha önce yazmıştım; Tolon Paşa’nın “GATA”ya sevk edilme talebi yukarıdan gelen baskılarla reddedilmişti. Onlar insani duygulardan da azâdeler ve önce paşa “GATA”da tedavi edilecek diye, sonra da tahliye edildi diye çıldırayazdılar. Yol olur, dava biter diye!
ZAMAN gazetesinde (başka hangi cerideyi feridede olabilir ki?) “tanınmamış şöhretlerden”, sözde Hukuk bilgini bir zat; Doçent Doktor Mustafa Şentop; bunca zaman Ergenekon sürecinde yapılan aşikâr hukuk ve adalet ihlallarini görmezden gelmişken, paşaların mahkeme kararıyla, tedavi için GATA’ya sevk edilmelerini ve Tolon Paşa’nın tahliye edilmesini “hukuka” aykırı buluyor. Der ki:
“Bu sebeple, soruşturma sürecinin tamamen yargının kontrolünde ve mevcut mahkeme kararları karşısında yapabilecek başka bir şey olmamasından kaynaklanan kerhen verilmiş onaylarla yürütüldüğü söylenebilir...
Önce, tutuklu iki emekli orgeneralin Genelkurmay adına kurumsal olarak üstlenilen bir şekilde cezaevinde ziyaret edilmesi, ardından oluşan psikolojik havanın etkisiyle savcılık tarafından atılacak yeni adımların ertelenmesi, son büyük gözaltı operasyonları sonrasında üst rütbeli komutanlar hakkında tutuklama kararlarının çıkmaması, nihayetinde uzun uğraşlar ve formüller sonucunda ortaya çıkan tahliye kararı Ergenekon soruşturmasının akıbeti konusundaki endişeleri güçlendirmektedir!”
Yani “Büyük Gözaltı” hususunda “Büyük Korku”... Ergenekon süreci “durmasın” ve generaller, askerler mahkemeler tarafından bile aklanmasın, Ama “Ergenekon işkencesi” ordu ve komutanlardan sonra da, T.C. bitene kadar devam etsin! “Bu ne sönmez kindir?” Sanki, Türk ordusu düşman ordusu, onlar da “Ehl-i Salip”in post-modern “örgütü”!***
NOT: Tunceli’de beyaz eşya sadakasını YSK kararı bile önleyemedi! AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı “Onlar eşantiyon değil” demiş. Doğru; “eşantiyon” değil “siyasi rüşvetin” simgeleri!
Sayın Kılıç, "Asıl Çete" tesbitinize katılmamak imkansız. Demokrasinin nimetleri ve bizde uygulanan "pek çok partili sistemin" zaaflarından yararlanan tarikatlar ve dini cemaatlar, son 50 yılda siyaseten ülkeyi ele geçirme konusunda hayli cesur adımlar attılar. Son dönemlerde ise, Türk Halkının gözbebeği konumundaki ve demokratik rejimin korunması için, Anayasamızın amir hükümlerine göre yükümlülük üstlenmiş, ülkemizin en itibarlı kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri, sistemli bir biçimde yıpratılmaya ve parçalanmaya çalışılmaktadır. Yıllarca milletine hizmet vermiş emekli askerlerimiz, eski komutanlarımız; ajanmı yoksa hahammı ya da ne tür bir görev üstlendiği anlaşılmayan bir şarlatanın itirafları ve itirafçı olduklarını belirten eski PKK'lıların ifadelerine dayanılarak uzun emekler sonucunda bir yıldan fazla sürede hazırlanabilen macera romanı üslubundaki bir iddianame ile geçmişin uyuşturucu tacirleri, mafya liderleri ve laik cumhuriyet karşıtı katillerle birlikte yargılanarak, halkımızın gözünde küçük düşürülmeye çalışılmaktadır. Tüm dünya, yaşanan bu hukuk skandalını, gülümseyerek izlerken, Türk halkının önünde, en azından ülkemizin itibarını koruma konusunda; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Gençliğe Hitabe" olarak bilinen çok iyi bir referansı vardır. Ocak ayı sonunda, kendisine yönelik linç girişimlerine daha fazla dayanamayıp intihar eden malul gazi Albay Abdülkerim Kırca’nın cenaze törenine pek çok malul gazimiz de, hem bir vatanseveri son yolculuğunda yalnız bırakmamak hem de hala ayakta durma azimleriyle katılarak Türk Milletine anlamlı bir mesaj vermek istediler. Bu tablonun sonrasında, sırf sağlık hizmetleri katılım payından muaf olabilmek için kendilerini gazi statüsüne sokmak üzere yasa çıkaranlara ve onları alkışlamaya devam edenlere, gerçekleri gösterinceye kadar durmak gibi bir lüksümüz olmamalıdır. Bu yüzden ne siz yazmaya ara verebilirsiniz, ne de bizler yaşanan gerçekleri, çevremize anlatmaktan geri durmaya. Saygılarımla.
İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Avi Mizrahi'nin patavatsız çıkışını körükleyenlerden biri olarak, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (!) orhan pamuka, bugünkü Çankaya'da da ödül verenler, acaba verdikleri bu ödülü geri alacaklar mı ?