Yıllardır yazılarımda, kitabımda; ülkedeki “PKK-Kürt sorunu” konusunda, hükümetler, siyaset adamları katında; medyada, aydınlarda derin bir gafletin hakim olduğunu, bu sorunun tarihi kökenlerinin, bölücülerin asıl amaçlarının anlaşılmadığını yazar dururum!.. “Sorun” , zamanımızda, Apo/PKK tarafından “silahla” , terörle diriltildi ve binlerce can aldı... Almakta da devam ediyor. 1980’den bu yana bu “sorun” konusunda yapılanlar- yapılmayanlar, özellikle eşkıya, katillerbaşı Apo’nun aleyhindeki deliller sabit olduğu halde idam edilmemesi ve bugün karşımıza, barış masasına “Sayın Öcalan” diye getirilmesi ve AKP döneminde devlet adamlarının bunu kabullenmesi gafletin son “deliği”!..
***
MİT ile PKK temsilcileri arasında, yabancı arabulucuların gözetiminde, Norveç’in başkentinde ve “Başbakan Erdoğan’ın bilgisi dahilinde” gerçekleştiği anlaşılan bir görüşmenin ses kaydı, internette ortaya çıktı... Bence “montajdır” filan diye tevil edilecek tarafı yok... Zaten bir süredir MİT’in; İmralı’da ve Kandil’de, Apo ile Karayılan’la “devlet adına” ve Erdoğan’ın bilgisi dahilinde pazarlıklar yaptığı malum idi... Bu, Erdoğan’ın “açılımının” parçasıydı... Erdoğan zamanında, bunu ortaya atanlar için “haysiyetsizdir, şerefizdir” demişti... Şimdi “mâlum” ilâm edilince bu sözler kimin üzerinde kalacak?
***
Bu yazıyı yazana kadar Hükümetten de, MİT’ten de, müzakerelerin kahramanı MİT Müsteşarı Sayın Fidan’dan da tatmin edici bir açıklama ve yalanlama gelmedi... Öncelikle, bu kayıtların nasıl yapıldığını ve kimler tarafından sızdırıldığını tahkik etmek gerek!.. Konuşmaların vahim içeriği konusunda tıs yok; mızrak çuvala sığmıyor!.. Ben de Hocanın fıkrasında olduğu gibi nasıl tevil edeceklerini merak ediyorum. “Sesleri” tahrifat, ama kokuları ne olacak?
***
Şimdi mesele, konuşmaların gerçekten vahim ve sorundaki gafletimizi ortaya koyan içeriğinden ziyade, bu kayıtları şu bağlamda kim, kimler neden sızdırdı?!!
Aslında bu ileri teknoloji devrinde hiçbir şey gizli kalmıyor. Devlet elek oldu, ama sorumlusu da bu iktidarın “tombala usûlü resmi” “telekulak” dinlemeleri... Türkiye George Orwell’ın “l984” romanındaki gibi “Birader seni gözlüyor” . Korku İmparatorluğuna döndük...
Son internet kayıtlarına gelince, “dostane” bir atmosfer ve çay kahve vb. içilerek Oslo’da yapılan ve anlaşılan ilk olmayan bu buluşmadaki, ara bulucuların iyi niyetli görünseler de art maksatlı oldukları muhakkak, Kürt sorununun, “Türk belâsı” ndan kurtulmak için en az yüz yıldır oynanan “Büyük Oyunun” uzantısı olduğu bence aşikâr...
Bu kayıtları kim sızdırdı?.. Şüpheliler çok... Erdoğan’a kızan İsrail’in MOSSAD servisi, hatta Amerikalılar, hatta ters tarafından kaosu-iç savaşı tahrik etmek isteyen bölücüler... Ne var ki musibetten nimet: Bu kayıtlar ve içeriği, kara harekâtını zorunlu kılar ve Erdoğan gündemi değiştirip bu konudaki suçunu unutturmak için harekâtı başlatır... O zaman da, “Arapların Kahramanı” olmakla birlikte “Türklerin de kahramanı” olur!
***
Bütün hükümetler kendilerinin açıkça yapamayacaklarını gizli servisleri vasıtasıyla yaptırırlar. Son “MİT-PKK” buluşması da böyle... Ancak vahim olan bu “millî” istihbarat servisinin başındakilerin, bu müzakerelerden medet umulamayacağını bilmeyecek kadar Kürt sorunu ve amaçları hususunda bilgili olmamaları. Abesle iştigal etmeleri... İktidarı uyaracakları yerde yanlış yollara sevk etmiş olmaları...
Fakat bu son durumda asıl sorumluluk ve suç Başbakanın ve danışmalarının... Bu olayın bir defa daha ortaya koyduğu bir gerçek var: Erdoğan ve AKP, tarihimizin en tehlikeli dönüm noktasında TC devletini idare edecek ehliyet, bilgi ve tarih şuuruna sahip değiller... Bu skandal başka ülkede olsaydı, devleti temsil edenlerin Erdoğan adına konuştukları ortaya çıksaydı Başbakan istifa eder, hükümet devrilirdi...
Fakat bütün bunlar teferruat. Ve benim de gafletim bu noktada. Bu olayın asıl mahiyetini, maksadını anlamamışım..Gerçek, Taraf yazarı Yasemin Çongar’ın şu sözlerindeymiş. Çongar, “Madem her şeyi konuşmak mümkün, sahi, niye savaşıyoruz?” diye soruyor... Radikal’de Murat Yetkin ve refikleri: “Tabu yıkılıyor. Terör örgütüyle görüşülmez, savaşılır tabusunun aslında yıkılıp, yerini savaşılırken görüşülebilir anlayışının almış olduğu görüldü” diyorlar..Meğer asıl “hayırlı” maksat buymuş. Erdoğan ve takımı, MİTin PKK ile müzakeresini meşru kılmak ve ilerdeki müzakerelerin yolunu açmak niyetindeler!.. Ve maalesef görüyorum ki muhalefet, CHP ve MHP de kıvama gelmişler; bu “müzakerelere” yol verecekler!..Müzakerelerde ne konuşulacak? “Büyük Kürdistan” ın hudutlarının tespiti... Harita ise çoktandır hazır.
Evet asıl gafil olan benim... “Terörle, silahla bir yere varılmaz. Eşkıya ile pazarlık yapılmaz; savaşılır” derken eşkıyalar ve yardımcıları TC devletini silah zoruyla istedikleri yere oturttular...Vay benim “köse” olmayan sakalım!..
MİT den başka, PKK ile diyalog arayışında bölgedeki komutanlar aracılıgıyla Genelkurmayın girişimi çabası oldu mu önce sen onu teyit ettir yada yalanlat...