24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Asker Konuşunca…

Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un basın brifinginde söyledikleri, benim ,ve de – Türk halkının , öncelikle ,Türk Silahlı Kuvvetlerine güvenmekte - ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi.. Böylesine, canlı yayında şeffaflık, açık sözlülük, bu güveni pekiştiriyor. Orgeneral Başbuğ, eski tabirle, “etrafını cami, ağyarını mani”, yanı kapsamlı ve fakat, dikkatli konuşmasıyla, bugünkü Türk Komutanların bilgi ve üslup düzeyini gösterdi. Paşa, gerçekleri, sözleri dolandırmadan, ama hiçbir şeyi de gizlemeden, fazla yorumu gerektirmeyecek şekilde , ,dosta, düşmana ifade etti!

KIBRIS-KERKÜK

Söylediklerinde, ,en önemli hususlar ,hiç şüphesiz , Kıbrıs, Kerkük –Türkmenler, Kürt e Kuzey Irak konusundaki anlamlı uyarılarıdır. . Kerkük’te, oradan gidenden fazla Kürt’ü getirip, Türkmenlere karşı demografik bir hareket yapılmaktadır.…Böylelikle bır Kürt devletinin de hazırlıkları yapılmaktadır. , e Burada kargaşa çıkar, soydaşlarımızım hayatları tehlikeye düşer ve Irak’ın genelinde bır iç savaşım kıvılcımı çakılır ve TSK bu durumda herhalde seyirci kalamaz.. Bana göre görünüş o dur kı, 30 Ocak seçimleri sırasında ve sonunda böyle bır tehlike vardır ve TSK’nin müdahalesi kaçınılmaz olacaktır. !

Kıbrıs konusunda da ,Kara Kuvvetleri Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın Lefkoşe’de Rauf Denktaş’ın yanındaki kesin ifadelerini, kalıcı ve gerçekçi bir anlaşma olmadan adadan bir tek Türk askerinin çekilmeyeceğinin ,de Genelkurmayın görüşü olduğu, teyit edilmiştir.Zaten Büyükanıt Paşanın şu sırada Kıbrıs’ı ziyareti ve Cumhurbaşkanı Denktaş’ı açıkça desteklemesi de başlı başına anlamlıdır!

Bugünkü iktidar, her iki konuda da yuvarlak sözler sarf ederken bu açık seçik sözler Hükümeti de bağlamıştır; AKP İktidarı , bu sözlerin dışında ve kenarında ve gerisinde kalamayacaktır. .
Biliyorum , bu “önleyici vuruşlar” , Büyükanıt Paşa’nın konuşması ve Başbuğ Paşanın bunların aynen Genelkurmayın görüşü olduğunu teyit etmesi bizim “ver kurtulcularl” rahatsız etmiş ve dudaklarını büküp ,içlerinden ve kendi çevrelerimde “AB sürecinde bunları söylemenin, limon sıkmanın sırası mıydı?” demişlerdir.

Yunanistan’a Ege konusunda verilen ,nazikane ihtar da herhalde Zülfü Lıvanellı gibi – aramızdaki sorunları, sorunların birlikte Türkü söylemekle be sirtaki oynamakla çözülebileceğine inananları tedirgin etmiştir…

Başbuğ Paşanın Milli Güvenlik Siyaset Belgesi konusundaki sözleri de, bu belgenin Genelkurmay tarafından empoze edileceğini ima eden takkeli liboşları, herhalde, rahatsız etmiştir. Nihayet bazı emekli komutanlar hakkında soruşturma ve dava açılmasını TSK nin saygınlığına karşı “Vurun Komutanlara!” diye, yargısız infaza geçen, malum köşe yazarlarında gerekli cevap verilmiştir.

ABD İLİŞKİLERİ

Orgeneral Başbuğ, ABD ıle ilişkiler konusunda, özellikle ,Kürt ve PKK Konunda Kerkük Konusunda son zamanlarda, tam görüş birliği olmadığını ve fakat, ABD ıle iliksilerimizin , karşılıklı çıkarlarımızın çok boyutlu olduğunu belirtti.Ben, bunu daha ziyade ve , aslında, ABD’ye nazikane bir hatırlatma olarak algıladım. .Önceleri PKK terörüyle mücadelede yardımcı olan ABD nın son zamanlarda, en azında bu konudaki en azından “ kararsızlığı” da- bu cümleden olmak üzere anlamlı bır soru işareti olarak ortaya atılmıştır.

MUSUL

Musul – Kerkük, yeni Türk devleti kurulurken de,bugün olduğu gibi Türkiye için hayati önemi haizdi.ve Musul olayları, 1924’te, Türkiye’yi İngiltere ile savaşın eşiğine getirmişti .Ancak 1925’de da İngilizlerin tahrik ettiği Şeyh Sait vb. Kürt isyanları baş göstermişti. Bu durumlar, öteden beri Türkiye’yi kendisine peyk yapmak isteyen Sovyet Rusya’ya ülkemizi Batı’dan koparıp kendi etkisi altına almak fırsatını vermişti. Mustafa Kemal için ise, Batı ıle uzlaşmak ve bu “ayı sarmasından” kurtulmak öncelikli idi. Bu durumda Musul konusunu sonraya bırakıp İngiltere ile anlaşmak daha öncelikli ve gerçekçi idi ve 1926 anlaşması da böyle, gerçekçi bir vizyonla yapılmıştı.

Ancak, ben brifingde bulunsa idim, İlker Başbuğ Paşa’ nın bu konudaki doğru tespitlerinden sonra şunları sorardım; Bugün Kuzey Irakta Musul v e Kerkük’te olanlar karşısında durum 1926’dakinden çok farklı- hatta daha tehlikeli değil midir? Artık, orada İngiltere de olmadığı için, 1926 anlaşması devletler hukuku ve reel politika açısından, kadük olmamış, bağlayıcılığını kaybetmemiş midir? Musul’u Kerkük’ten oradaki muhtemel bir çatışmadan soyutlamak mümkün müdür? Belki Sayın Paşam ,bu konuda, beni özel olarak aydınlatmak lütfünde bulunur.

Mustafa Kemal Atatürk- yeni durumlar hususunda gerçekçi ve fakat ilerde vaki olabilecek durumlar hususunda da vizyon sahibi idi. Ömrü müsaade etseydi ve hele bugünkü şartlarda, Musul-Kerkük sorununu Hatay sorununu çözdüğü gibi hallederdi!

Yayın Tarihi : 27 Ocak 2005 Perşembe 15:55:54
Güncelleme :27 Ocak 2005 Perşembe 15:59:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?