17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Ata’nın Vasiyeti

Uzun süredir ortada dolaşan bir efsane var, yılan hikayesine döndü. Güya Atatürk’ün bir vasiyetnamesi varmış ve iddiaya göre 1988 yılında açılan belge “mahzurlu” olduğu için halktan gizlenmiş ve yine iddiaya göre ya Osmanlı Bankası’nda bir kasada ya da Genelkurmay Harp Tarihi Dairesi’nde saklanıyormuş...

Atatürk’ün böyle bir vasiyetnamesi var mı? Yok diyemem. Ancak önce; Atatürk’ün ülke için mahzurlu olabilecek bir vasiyeti olabileceğine inanamam. Ama dilin kemiği yok. Bazıları, hınzırlığından Atatürk’ün ileride hilafeti yeniden ihdas edeceğini önerdiğini ifsat ederler. Daha realist ve namuslu olanı, Atatürk’ün Türk-Sovyet dostluğu muahedesi vasiyeti, o zamanın koşullarına göre hakikaten Türk dış politikasının denge unsuru oldu. Şuyuu bile İngilizlerin Cumhuriyet karşıtı politikasını sona erdirdi ve Türk dış politikası sonra müttefiklerin yönüne döndü.

Kurtuluş savaşında Lenin ve Voroşilov döneminde Sovyet hükümetlerinin de benimsediği Türk dostluğu, Stalin döneminde ve Soğuk Savaş arifesinde Türk düşmanlığına ve Türk topraklarının paylaşımına, komünist yayılmacılığına döndü.

Stalin ve Molotov, Türk-Sovyet Paktını yenilemediler ve Türk Dışişleri Bakanı Selim Sarper’i Moskova’da bekleterek istiskal ettiler...

***

Hilafet konusuna gelince; Mustafa Kemal böyle bir şeyi aklından bile geçirmezdi.
Eğer Atatürk’ün bir vasiyeti varsa niçin bu milletten gizlenmektedir. Türlü nazariyeler var. Ama dedim ya Atatürk’ün mahzurlu ve milletten gizlenecek bir vasiyetnamesi olduğunu düşünmek ve iddia etmek abes.

Bu vasiyetname konusu beni de yakından ilgilendiriyor. Güya vasiyetname veya sureti babam Kılıç Ali’de imiş ve bana intikal etmiş ve şimdi de bende imiş. Yıllardır bu dedikoduyu kös dinler gibi dinlerim. Külliyen yalan.

Bir defa böyle bir belge olsaydı, babam ölmeden önce bana söylerdi. Anılarında da böyle bir şey yok. Eğer devlet sırrı olarak mezara götürmüştür desek bu da doğru değil. Eğer vasiyetname hakikaten bende olsaydı, ben de babamdan aldığım “devlet terbiyesi” gereği bu sırrı mezara götürürdüm.

Buradan açıkça beyan ederim ki bende böyle bir vasiyetname yoktur. Bir şeyin varlığını ispat etmek kolay da var olmadığını kanıtlamak en azından güç...

***

Yakından bildiğim bir şey var... İddiaya göre Atatürk, kendisinden sonra Fevzi Çakmak’ın Cumhurbaşkanı olmasını istermiş... Aslında rahmetli Çakmak, Mustafa Kemal’in en sadık savaş arkadaşı ve devrimlerinin destekçisi ve bu mevkie layıktı. Ama ben babamdan bilirim ki Atatürk, İsmet İnönü’nün halefi olmasını istemişti. Çünkü Atatürk öldüğü akşam aile meclisinde Atatürk’ün yerine kimin Cumhurbaşkanı olacağı görüşülüyordu. Ben 14 yaşımda konuşmalara katılmıyor, sadece dinliyordum. Adaylar arasında Çakmak ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya vardı. Babam alenen; “İsmet Paşa beni sevmez, bu yüzden de muhakkak tasfiye edecektir ama söylemeye mecburum; Atatürk’ün en fazla değer verdiği ve güvendiği devlet adamı İsmet Paşa idi... Herhalde öldükten sonra Onun Cumhurbaşkanı olmasını dilerdi” demişti. (*)

Cumhurbaşkanı olunca babamı, dediği gibi hakikaten sildi. Ama babam, kendisi ölene kadar kanaatini değiştirmedi ve sanırım haklı çıktı.

***

Atatürk’ün noter tasdikli yazılı vasiyetnameleri malum. Ama en anlamlı ve geçerli vasiyeti “Gençliğe Hitabesi”. Bu sesli ve yazılı belge şimdi gizlenmekten öte unutturulmakta... Abesle iştigal edeceğimize asıl bu “ihaneti” bilelim...
 

(*) Bu konuda daha kapsamlı bilgiyi; Hulusi Turgut’un derlediği Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan “Atatürk’ün Sırdaşı; Kılıç Ali’nin Anıları” adlı kitapta bulabilirsiniz...
 

Yayın Tarihi : 1 Nisan 2012 Pazar 11:05:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?