16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Atatürk'e Kalleşçe Saldırmanın Dayanılmaz Alçaklığı


Mustafa Kemal Atatürk’e doğrudan saldıramayanlar, zaman ve zemin müsait oldukça ve bizler, O’nun zamanında yaşamış olanlar, ortadan çekildikçe, pervasızlıklarını arttıracaklar ve de arttırmaktalar!

Internet sitelerinde, öteden beri, Mustafa Kemal hakkında en süfli rivayetler dolaştırılır; ancak, bunlar o kadar ipe sapa gelmez dedikodular ki, pek itibar görmedi.

Şimdi yeni bir yöntem başladı; Mustafa Kemal hakkında, zamanın yerli ve yabancı gazetelerinden alıntılarla, şüpheler uyandırmak! Mesela son günlerde bir köşe yazarı zamanın ünlü gazetecisi Ward Price’un bir yazısına atfen, Mustafa Kemal’in, Mütarekede güya İngilizlerden ,Anadolu Genel Valiliğini istemiş olduğunu yazıyor. Sözde, kaynak göstererek Atatürk hakkında kuşkular uyandırmak! Bu iddiaya çocuklar güler, ama çamurun izleri kalır – hele zaman göçtükçe, yol olur!

Fakat Atatürk’e, arkadan, kalleşçe saldırmanın, yeni örneklerini, bütün meziyeti, tarihin çöp sepetlerini eşeleyip yarım yamalak bilgilerle sağa sola laf atmak olan bir köşe yazarı –Engin Ardıç- 10 ve 12 Kasım tarihli yazılarında sergilemiş! Adam, Atatürk’e açıkça saldırmak sıkmadığı için, "suret-i haktan" görünerek güya Mustafa Kemal’e doğrudan, sataşmadan, ama ima yoluyla, O’na karşı hınçını kusmuş! Bu hınç acaba neden kaynaklanıyor? Ataerkil mi? “Entelektüel ukalalıktan” mı?

Yoksa ,çocukken bır 10 Kasım’da okulda Atatürk anılırken, soğukta üşümesinden ve güldüğü için, cezalandırılmış olmasından mı? Ama Ardıç, herhalde söz cambazlığı ile hatta Atatürk'ü savunur görünerek, Mustafa Kemal'in insani zaaflarını özellikle aile ilişkilerine, hatta fizik yapısına ve kıyafetine, dokundurmalar yapıyor ve aklınca bu konularda şüpheler uyandırıyor!

Başlıca ve fakat derinden iması Mustafa Kemal’in iddia edildiği gibi bir ilah olmadığını, etten, kemikten, zaaflarıyla bir “insan” olduğunu söylemek! Ve fakat, “milliyetçi Kemalist” duygusallıktan dolayı gerçekçi bir Atatürk filminin yapılamayacağını söylemek!

Mustafa Kemal tabi ki bır tanrı değildi… kemesinin de söylediği gibi, bir fani idi ve "vücudu tabii ki" toprak olacaktı, ama emanetinin ilelebet yaşamasını isterdi. O "İLAH" değildi ve fakat bizler için, ve dünya tarihinde eşi olmayan bir "dev adandı" ve muhakkak ki, küçük adamların, kalleşçe saldırılarına rağmen öyle de kalacak!

Filme gelince: Ardıç merak etmesin, bir süre sonra istediği olur – filmin senaryosunu da kendisi, danışmaları Zafer Üskül, Cemil Koçak ve Baskın Oran vb ıle birlikte yazar ; VE hele 301. Madde de kaldırılmış olursa, Mustafa Kemal’i gönüllerince, aşağılamak imkanını bulurlar..

Ama ne yaparlarsa yapsınlar; İkıncı Cumhuriyet kurulsa Anıtkabir “arkeoloji” müzesi yapılsa Atatürk’ün hitabeleri, Hitit yazıtları yapılmak istense Mustafa Kemal’i yıkamayacaklar ve evrensel tarihin sayfalarından sielmeyeceklerdir!

ATATÜRK'ÜN ÇEVRESİ

Fakat Engin Ardıç’ın araya sıkıştırdığı su sözleri:” Başardıkların ve başaramadıkların, zaafların, yanlışların, çevreni çepeçevre sarıp sarmalamış bir sürü namussuzun ortasında kalmış muhteşem yalnızlığınla çok sevdim Atam. “Yani Atatürk’ün çevresindeki o adamlar, zamanın deyimiyle “mutat zevat” namussuzlarmış!.. Atatürk onlara ragmen, yalnızmış ve Ardıç da O’na, asıl bu “yalnızlığından” dolayı acırmış!

Bir defa,Atatürk “namussuzlar tarafından kuşatılacak kadar ve Ardıç gibilerin “acımalarına” muhtaç olacak kadar, aciz değildi! Çevresini, kendisine sadakatlerini ispat etmiş oldukları için kendisi seçmişti!

O çevrede, sonuna kadar, Babam Kılıç Ali vardı ve bu, biz oğulları ve ailesi için en büyük iftihar kaynağımızdır!. Bunun için de, şimdi Ardıç’ın bu iftirasına, sadece babamın adına değil, onlardan artık hayatta olmayanlar adına ve çocukları, torunları adına, Salih Bozok, Hüseyin (Cevat Abbas) Gürer vb. adına cevap hakkımızı kullanmak, bu zata haddini bildirmek bana düşüyor!

Mustafa Kemal babam Kılıç Ali’yi Kurtuluş Savaşında, Ayıntap ve Maraş'a gönderirken, “sana önemli bir görev vereceğim - sana güvenebilir miyim?" demiş ve babam da hiç bir şey söylemeden, masada yanan lambanın camına yapışmış! Mustafa Kemal “ne yaptın çocuk” deyince, o zamanki adıyla, “Mülazım Asaf”: “ “size sadakatimi ispat ettim” diye cevap vermiş. Kılıç Ali, Atatürk’ün, son dakikasına kadar yanında ,en güvendiği adamlardan biri olarak kaldı! Sonra bana Park otelinin Ermeni Müstecirinin anlattığı var: Atatürk’ün orada arkadaşlarıyla yemek yerken birden elektrikler söner... Birkaç dakika sonra elektrikler yanınca ,manzara şudur: “mutat zevat”; ,babam, Salih Bozok, Cevat Abbas, Recep Zühtü, ellerinde tabancaları Atatürk'e vücutlarıyla, siper olmuşlar !

Ancak sadakatten nasip almamış olan alçaklara, “yüksekliği” nasıl anlatabilirsiniz ki!
Şimdi ifade ve söz hürriyeti var; bu adamlara “ alçak iftiracılar” diyemiyoruz, ama onlar ne demek istediğimizi anlarlar!

Ardıç’a sormak isterim ; Atatürk’ün “o adamları” Kurtuluş Savaşında ve devrimlerde, Mustafa Kemal’in yanında iken, kendisinin merhum babası, dedesi neredelerdi? Ve eğer onlar da Milli Mücadelede yer almışlarsa, Ardıç gibiler acaba hangi yozlaşmış, “organik hormon tohumcudan” türemişler?

Yayın Tarihi : 7 Aralık 2007 Cuma 22:57:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Ömer Lütfi YAZICI IP: 85.106.129.xxx Tarih : 8.12.2007 19:15:30

Altemur bey amcam. Ağzına sağlık. Hepsi çok güzel, sonu hepsinden de güzel. İşgaldeki hali sakın unutma! Atatürk'e dil uzatma sebepsiz. Sen anandan yine çıkardın ama, Baban kimdir? Bilemezdin.


Fatih AKARDERE IP: 77.117.138.xxx Tarih : 28.12.2007 17:25:10

Türkiyede yasayan insanlarin ATATÜRK´ü hala anlayamadiklarina söyleyecek söz bulamiyorum.Bu tür insanlarin akli ve ruh sagligindan süpe edilmeli.Sayin Ardic´a bir sözü hatirlatmak isterim..NE KADAR KAYNATIRSAN KAYNAT KATRANDAN OLMAZ SEKER CINSINE  CEKER


Hakan Işık IP: 78.160.4.xxx Tarih : 9.12.2007 18:16:05

Yazar Altemur Bey'in baştaki fikirlerine katılmakla beraber, sonuna doğru yanlış ve ilmi olmayan laf-ı güzaflar ettiğini düşünmekteyim. Bu işler soyla-sopla olmaz bırakın artık şu köktencliği, asabiyetçiliği; millet, kültür ile fikir ve idealle olur. Büyük Atatürk demedimi "Türk Milletinin temeli kültürdür" .... "Yurt Sevgisi ona hizmetle ölçülür" ... Fikirlerini benimsemediğiniz birine, "senin sülalen belli gibilerden" et-kemik ve ırk mantığı ile (ki bana göre ırk hayvanda olur, insanda millet olur) yaklaşmayın. Yorumcularda klasik alışılagelmiş ezberci bilgilerkle yazara hak vermişler. Azıcık okuyun güzel insanlar... okuyun.


Beray BEŞLİ IP: 81.214.189.xxx Tarih : 10.12.2007 09:53:34

VATAN SEVGİSİ ONA HİZMETLE ÖLÇÜLÜR.MERHUM MEHMET AKİF ERSOY ARNAVUT ASILLIDIR.FAKAT BU MİLLETE OLAN HİZMETİNİ TÜM MİLLET TAKDİR ETMEKTEDİR.ŞİMDİ BİR DE AZİZ NESİNİ DOĞU PERİNÇEK'İ BİR DÜŞÜNÜN METE HANDAN BERİ SAF KAN TÜRK OLSA KAÇ YAZAR ? BU MİLLETİN KURTULUŞU SOY SOPLA DEĞİL İMANİ DEĞERLERLE OLUR.


türk genci.. IP: 88.241.35.xxx Tarih : 9.12.2007 00:45:27

yazınıza sonuna kadar katılıyorum!!!! malesef bu ülkeye kuranlar canları kanlarını verdikleri bu ülkede türeyen ardıç gibiler yüzünden ne acı çekiyorlardır!! şunu da biliyoruz ki dış düşmanlar ülkeyi yerli işbitlikçileri kullanarak karıştırmak amaçlarına ulaşmak istiyorlar.. bu amaçlarına hergün bir adım daha ulaştıklarını gördükçe içim acıyor.. en çok satan o gazete köşelerine sizin gibi cesur mert vatansever insanlar gerek!! kaleminize sağlık!! yüreğinize sağlık!!


hasan ünsal IP: 81.214.70.xxx Tarih : 12.12.2007 09:40:50

sayın altemur bey ağzına yüreğine kalemine sağlık yazılarını mümkün mertebe takip ederim mumcular, kışlalılar gibi gönlümde taht kurmuş bir gazeteci ve yazarsınız ben kendimi sosyal demoktar bir kişi olarak tanımlarım düşüncelerimde o doğrultuda fakat sizin görüşlerinizinde bir çoğuyla aynen örtüşmekteyiz. sizin gibilere bu ülkenin ihtiyacı var ne olur engin bilgilerinizle bizleri aydınlatın bu ülke e.ardıç ş..s..z..l..r..ne kalmasın kendi pislikleriyle beraber layık oldukları menfezlerden lağım çukurlarını doldursun.