19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Ateşle Oynuyorlar...

Hiç kimse söylemese de ben, ahir ömrümde görüp yaşadıklarıma dayanarak, kayıtlara geçsin diye, yazmak zorundayım. Türkiye üzerindeki “Büyük Oyun” devam ediyor. Bu “oyun” içinde, bazıları “ihanetle”, ateşe körükle gidiyor, bazıları, (AKP İktidarı) “gafletle” ateşle oynuyorlar... Daha açıkçası, ülkeyi kaosa, maazallah bir iç savaşa; Kürt-Türk kavgasına sürüklüyorlar...

Babalarımızın, bunca mücadelesinden sonra, “Türkiye Cumhuriyetinin” düşmanlara teslim olması tehlikesi karşısında, gözüm arkada, “gitmek” istemiyorum; bazılarınca, “Şeamet tellalı”- sayılmak pahasına, uyarmak zorundayım!

SON İŞARET

Çoktandır, bu büyük tehlikenin, “Büyük Oyunun” alametleri vardı. Ama son olarak İzmir’de DTP konvoyuna karşı, halk tarafından gösterilen organize olmayan tepki, yaklaşan tehlikeyi açıkça gösterdi...

DTP Genel Başkanı Ahmet (neden-nasıl) “Türk”, hem suçlu hem de güçlü; aba altından sopa gösteriyor; diğer bölgelerde de “farklı hassasiyetler” olabileceğini, yani orada çalışma yapacak siyasi partilerin de bu sefer farklı durumlarla karşı karşıya kalabileceğini “ihtar” ediyor! Tehdit ediyor: “Baykal ve Bahçeli Kürtlerin çoğunlukta oldukları yerlere gittiklerinde, onlara karşı saldırı yapılacak!”

Halkın bölücülere, DTP’lilere karşı gösterdiği tepkiler, hiç sebepsiz değil...
Kürt kardeşlerimizi yabancılar, Türklere karşı yıllardır kışkırtıyorlar. Türkleri kimse kışkırtmıyor. Biz, şimdiye dek her yerde, her cephede, “nefsi müdafaadayız”. Bu savunmamızı da kaç yıldır, AB ve ABD “uyum” diye iğdiş ettiler. Türk Ordusunu engellediler. Ama artık bıçak kemiğe dayanıyor, halk PKK bayraklarını, sokaklarında görmek istemiyor!

Ahmet -sözde- “Türk”, “provokasyondan” söz etmiş. DTP’lilerin önceki “provokasyonları” meydan okumaları bir tarafa, Silopi’de son yapılanlar, “kışkırtma” değil miydi?... “Türk” ün ve diğer PKK vekili DTP’lilerin meydan okumaları, Batı kentlerindeki ayaklanma eylemleri, bombalamalar, otoları ve iş yerlerini kundaklamalar, “provokasyon” değil miydi?. Halkın bunlara, sonsuza kadar seyirci kalması beklenebilir mi?... Ve İzmir’de, konvoyun Apo posterleri ve PKK bayrakları sallamaları, “provokosyon” değil mi? Başbakan bile, en sonunda, bundan rahatsız olmuş!

Fakat rahatsız olmaya hakkı da yok; “açılımının”, doğal neticeleri bunlar!... Cinleri şişeye sokmak artık nasihatle, kolay olmayacak. “Açılımın” sonunda, “Büyük Kürdistan” var!

Dün de yazdım; PKK’lı Kaplan, nüfus sayımı istiyor; sonunda Türkler her bölgede “azınlık olacak ve Sevr’de yapamadıkları şimdi gerçekleşecek… Türk olun da gelin çıldırmayın!

TECRÜBE KONUŞTU

Çıldırmaktan söz açınca; önceki akşam mahutlar, Çandar ve Hasan Cemal, “Tecrübe konuşuyor” programında dediler ki; Dersim “Katliamında” , Cumhuriyetin eli “Tunceli” halkının üzerine inmiş ve artık, bu “eli” kaldırmak ve “açılımda” somut bir adım atmak, ilin adını, yine “Dersim’e” döndürmek gerekiyormuş!... Karşılarındaki İçişleri Bakanı Atalay, kem küm etti, ama “olamaz” diyemedi. TBMM’deki çoğunluklarıyla, bunu da yaparlar!

KATLİAM

Erdoğan, 1937-38’de Dersim isyanının bastırılmasına, “Dersim Katliamı” dedi. O isyanı, radikal yöntemlerle bastırmak emrini, talimatını, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk vermişti... Bu isyan da, Cumhuriyet dönemindeki, diğer 17 Kürt İsyanı gibi, Türk Ordusu tarafından ve Onun Başbakanları İsmet Paşa, Celal Bayar döneminde, kuvvetle bastırılmış ve hakikaten Türk ve Kürt anaları ağlamıştı... Evet, “Dersim İsyanı” radikal yöntemlerle bastırıldı. Seyit Rıza ve avanesi hak ettikleri gibi idam edildi... Bastırılmasaydı ne olurdu? Ancak, “isyan açılımları” ileriki, 80’li yıllarda, “PKK isyanı, terörü, başlayana dek durdu...” İsyanları tahrik eden İngiltere de, TC’nin gücünü görünce, Türk devletine karşı dış politikasını değiştirdi... Ta ki, düşmanlara yeni “açılım” fırsatları verilmeye başlanana kadar!

Atatürk’ün aklına “açılım” yapmak gelmedi! Şimdi. TC Başbakanı Cumhuriyetin kurucusunu, dolaylı olarak, “katliam” yapmakla suçluyor! Ötekiler de öyle! Ama sıkı mı “Atatürk” ü suçlasınlar, O’na saldırsınlar!? Saldıramadıkları için de, bu Kurban Bayramında, kurbanları, doğruları söyleyen Onur Öymen...

“Provokasyonların” asıl amacı ne? Eğer Türkiye’de iç savaş çıkarsa, “Uluslarası Barış Gücü” isteyecekler. Abdullah Gül, “Bu sorunu biz çözemezsek, başkaları çözer” demişti ya!***

 

Yayın Tarihi : 25 Kasım 2009 Çarşamba 11:12:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Metehan Metehanoğlu IP: 78.161.62.xxx Tarih : 25.11.2009 18:16:15

Sayın Kılıç, bu yaşananların tek sorumlusu akp hükümeti ve başbakandır! 2002 yılında terör örgütü büyük ölçüde etkisiz hale getirilmişti ama akp ile birlikte yeniden hortladı sanki? Tek parti iktidarına duyulan güvenle piyasaları olumlu etkileyen siyasi ortam, sözde açılım politikasıyla memleketi yeniden allak pullak ettiler. İç ve dış mihrakların 80 yıldır oynamaya çalıştığı oyuna bu kadar uygun ortam sağlayan bir iktidar görüldü mü acaba? Teröristler baş tacı, aydın ve yazarlar ise içeride çürütülüyor! Bugün, haklarını arayan memurlara nasıl davranıldığını hep birlikte gördük. Memurların, sınırda davul zurnayla karşılanan caniler kadar değeri yokmuş meğer! Yasadışı telefon dinlenmeleri, terörizme hoşgörü, memur ve öğrencilere kötek... Tüm bunlar, ancak tek parti diktalarında görülebilecek uygulamalardır. Diktalar genelde askeri olur ama bu sivil dikta. Aralarındaki tek fark bu sadece... Bölücü ve gericiler elbirliği ile Atatürk'ün laik ve çağdaş cumhuriyetini yıkmak istiyorlar. Ancak, büyük Türk Milleti bunlara cevaz vermez! Verir diyenler varsa, şöyle bir geriye dönüp Cumhuriyet Tarihine bir  baksınlar!..