19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Balonlar patlarken...

İçişleri Bakanının, Danıştay baskını işim , “örgüt işi” demesinden ve Başbakan’ın da. bu”örgütün “ “kanlı örgüt” olduğunu ifade etmesinden sonra, şimdiye kadarki tahkikattan çıkan sonuç, Murat Yetkin’in “üst düzey bir yöneticiye atfen yazdığı gibi: “beyinlerinde çözmüşler, yani peşin hükme varmışlar, ama şimdi, “delilleri” “ aramaktalar! ! Başka bir deyişle, olayın arkasındaki “örgütü” kafalarında biliyorlarmış ama delillerini, daha da Türkçesi, “minareye kılıf” arıyorlar…”İstim arkadan gelsin” hesabı! 

Bu olay konusunda “beyinlerde” ve bir kısım medyada, daha başından beri, vahim olmasaydı gülünç sayılabilecek durumun özeti de şu: Mevhum “Örgütü”, alelacele, Susurluk’a “derin devlete, askerlere milliyetçi-ulusalcı Kızılelmacılara ve hatta CHP’ye – yeni darbe teşebbüslerine, bağlamak istiyorlar! Eğer. Kafalarda,”beyinlerde” peşin hükümler varsa-ve bazı eski askerlerin, kişilerim birlikte çekilmiş fotoğraflarını, tanışıklıklarını ve telefonla görüşmüş olmalarını. “delil” olarak ortaya atarsanız, kafaları karıştırırsınız! Ama mesela telefonlarda neler konuşulmuş, suçüstü yakalanan, “şüphelilerin “ Alparslan Aslan’la ilişkilerin mahiyeti ve şümulü ne? Belli değil; fakat o “üst düzey” kişiler “Biz beyinlerimizde karar verdik ayrıntılarla işi karıştırmayın!” diyesiler… Ve bir yerde de, saldırının arkasında kim olursa olsun, maksatları hâsıl olmuş, olay her türlü spekülasyona müsait bir hale gelmiştir! Tıpkı Susurluk gibi… Tıpkı Şemdinli gibi… Ancak umulur ki tahkikatı yürütenler –Emniyet yetkilileri ve özellikle Cumhuriyet Başsavcıları, Şemdinli iddianamesinde olduğu gibi, Ferhat Sarıkaya’nın yaptığını yapmazlar, gerçekleri, ucu kime dokunursa dokunsun, hiçbir hiç bir şüpheye mahal bırakmadan peşin hükümlere kapılmadan, ortaya çıkarırlar. Ankara’da Mahkeme Emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk’u ve sonra da. Bazı gazetelerin, “Örgütün” başı- “kilit adam” olduğunu ilan ettikleri askı Yüzbaşı Muzaffer Tekin’i Savcının talebine rağmen serbest bıraktı. Böylelikle balonlar barka arkaya, patlıyor. .Şimdi gözler esrarengiz Ayhan Parlak’ta! Ya bulunmazsa, bulanık sular durulmayacak ve “balıkçılılar” işlevlerine devam mı edecekler? 

BERLİN’DE DE TÜRBAN
Ancak “Türban sorunu” Danıştay saldırısının ve ülkedeki gerginliğin odak noktası olmakta devam ediyor… Başbakanın. Berlin’de, –herhalde çoğu türbanlı-tesettürlü hanımlardan oluşan Türklerle- buluşmasında yaşananlar- bir hanımın “kimliklerde başörtülü fotoğrafların pasaport başvurularında kabul edilmediği, hatta bu kıyafetli hanımların Büyük Elçiliğe ve konsolosluklara sokulmadığı yolundaki şikâyeti, her şeyden önce Gönce. Şu soruyu gerektiriyor: ben, otuz yıl evvel Almanya’da görev yapmıştım, o zaman bu hanımlar gibiler yoktu. Başörtülüler varsa bile, bu pasaport ve kimliklerdeki fotoğraflar hususunda mesele olmamıştı. Şimdi –bu çağda ve Avrupa’nın ortasında böyle bir “sorun”un ”yaşanması, garip değil mi- anakromık yanı çağ’la çatışmalı değil mi? 

Kaldı ki pasaport fotoğrafları konusundaki genelge ve uygulaması bir “laiklik dayatması” değil; 1984 ten beri uygulana gelen ve aslında terörü ve suçları önlemek maksadıyla koyulmuş bir evrensel bir kural. . Şimdiye kadar mesele olmamış mesele yapılmamış.
Dünyanın her ülkesinde olduğu gibi bu kimlik belgelerinde esas kadınların başörtülü olsalar bile sıkmalaş ve türbanla eşkâllerini belli etmeyecek fotoğraflarının olmasıdır. Pasaport ve kimlik fotoğraflarının anlamı ve işlevi de budur… Bu böyle iken Berlin’deki hanınlasın şu sırada bunu mesele yapmalarının maksadını anlamak güç- daha doğrusu bu ortamda hiç de güç değil… Ama Başbakanın türban konusundaki aşırı hassasiyet ve kızgınlığını sebebini anlamak mümkün! 

Sayın Başbakan o hanımın şikâyeti üzerine celalleniyor ve “genelgenin” mevcudiyetine inanmıyor. Orada bulunan Berlin Büyük Elçimiz Mehmet Ali İremçelik’i herkesin önünde adeta azarlıyor- söylediklerine inanmıyor! Ve böylelikle yuhalanmasına da sebep oluyor!
Bu, TC Devletini ve Cumhurbaşkanını temsil eden bir Büyükelçi’nim itibarını, herkesin önünde ve Almanya’da. Zedelemiştir. VE tarihe de insanların Başbakan olmakla devlet adamı olamayacaklarını kanıtlayan bir örnek olarak geçecektir.

EMİNE HANIMIN PASAPORT FOTOĞRAFI?
Bu konu aklıma bir soruyu getirdi: pasaport hususunda böyle bir kural ve genelge olduğuna göre. acaba, Başbakanın Eşi Sayın Emine Hanımefendinin ve diğer Bakanakların eşlerinin pasaportlarındaki fotoğrafları hususumda bu kural uygulanmış mıdır? Uygulanmıyorsa, onların bir ayrıcalıkları ve dokunulmazlıkları mı var? 

MEDYA NOTU
Danıştay Baslanı konusunda askerlere ve “kızıl elmacılara” ihale edilmek istenen balonlar patlarken, bir kısım medyamızın tutumu da dikkate şayan; olayla ilgili haberleri alt sıralara düşürdüler. HÜRRİYET yöneticisiİ Ertuğrul Özkök’ün sabah toploantılarındakı sesini duyar gibiyim: “artık bu işi büyütmeyelım!”
Yayın Tarihi : 28 Mayıs 2006 Pazar 12:28:58


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?