18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Barış Masasında Apo!

Recep Tayyip Erdoğan, Referandumdan önce Hükûmetle, PKK/BDP/APO arasında pazarlıklar yapıldığını iddia edenlere, “şerefsizler” demişti… Referandumdan sonra, yanaşmalarının ilk yorumu “Abdullah Öcalan öne çıkacak” şeklinde oldu… Ve gerçekten de öyle oluyor; AKP/Hükümet mehafili Eşkıya ve temsilcileri arasında görüşmelerin önce de şu sırada da yapıldığını ikrar ediyorlar… “Barışçı Çözüm” için her şey caiz; hatta adeta APO’nun emrine girmek bile! …

Ne tesadüftür ki Referandumdan, Evet’lerden cesaret alınınca ne sihir ne keramet; PKK herhalde Imralıdakı “bilge” komutanından aldıgı talimatla eylemsizlik süresini uzattı… Bu sürede “görüşmeler” gizli açık-yarı açık- devam edecek! TC teslim olana kadar… 2. Cumhuriyet de kurulunca!

Bu dönemde AB-ABD ve Nobel Ödüllü Marttı Ahtisaari gibilerin arabuluculuğuna, fuzuli işgüzarlıklarına tanık olacağız… Erdoğan’ın, “açılım “ fiyaskosundan sonra, “üniter ulus devleti” feda etmek pahasına da olsa, bu pazarlıklara girişecektir…

Gözden kaçan bir noktayı işaret edeyim; Fuzuli arabulucu Martti Ahtisaari, Diyarbakır'da, PKK temsilcileri ile de konuşmuş. Bu, devletin mülki ve emniyet amirlerinin gözleri önünde ve her halde Hükümetin bilgisi tahtında! Hükumet, eşkıya ile konursa- onlar da, hep yaptıkları gibi konuşurlar.

Fakat yaza yaza bilgisayarımda “byte” tükendi. Adamlar, demokratik özerkliği fiilen ilan etmişler. 25. Kürt isyanının bayrağını gene açmışlar ve şu sırada da, milli birliğin temel taşı olan “Türk Dilinin” yanına Kürtçeyi, alfabeye X W Q harflerini koymak için boykotlar yapıyor “Büyük Kürdistan’a” doğru emin adımlarla ilerliyorlar. Şimdi, bu fiili durumdan sonra AKP Hükümeti’yle, eşkıya ve temsilcileri arasında neyin pazarlığı yapılacak. Çözüm için neler verilecek? Yoksa Kürdistan’ın yeni sınırları mı tespit edilecek? Genel ve APO’ya af da “masadaymış”. Yani İmralı’daki “idam mahkûmu”, TC Devleti ile aynı masada. APO, bu bağlamda, fiilen masada olmasa bile yol haritası ve pusula onda! Alacaklar. Ve şu sırada “hava şartları” müsaade ederse, eylemsizlik konusunda, APO’dan, talimat bekleniyor.

Kabul etmek gerekir ki, Tapu Kadastro Okulu mezunu olduğu için, sınırların yeniden çizilmesi konusunda, uzman olmasından başka, gerçekten mahir bir müzakereci olur! Çelişkili gibi görünen, hem nalına hem mıhına mesajlarıyla Hükümeti ve kamuoyunu parmağında oynatıyor.

Bu eşkıya başının, “bebek katili” olduğu çoktan unutuldu. Bugünkü konumuna gelmesi -getirilmesi- tarihimizde eşi görülmeyen bir gaflet. Dünya siyasi tarihine geçecek bir olay! Ve yabancı güçlerin başarısı! Evet; APO, referandumdan sonra Türkiye’nin kaderini tayin edecek adam! Ne hazin?

BAHÇELİ'NİN UYARISI

Bu konuda MHP Başkanı Devlet Bahçelinin son konuşmaları dikkatle okunmalı, şu sırada, gerçekleri doğru teşhis eden, önde gelen siyaset ve Devlet adamı! “Okyanusun ötesinden gelen rüzgârlara” açıkça karşı koyuyor… Ben, bütün çabalara rağmen, MHP’nin, içine nüfuz edilebileceğine, inanamıyorum… Bahçelini’nin dediği gibi, “MHP bir tarikatın, bir cemaatin siyasi sesi, siyasi odağı haline gelemez. Eğer bir cemaate ya da tarikata bağlı bir parti mensubumuz, o cemaatin siyasallaşma süreci paralelinde hareket etmeye başlarsa MHP ile ilişkisi kopmuş demektir.” Ne var ki maalesef Ülkücüler arasında garip bir çatlak var.

Bahçeli, Türkiye’de “PKK’nın siyasallaştırılması sürecinde” AKP ve CHP’den oluşacak iki partili bir rejim oluşturularak MHP’nin tasfiye edilmeye çalışıldığını söylüyor…

Hiç de fantezi değil… CHP’nin yeni Genel Başkanı hususunda mülahazat hanelerim başından beri açıktır: Söylemleri, değişimden söz etmesi, CHP’nin en önde gelen “oku”-ilkesi olmasına rağmen, Kılıçdaroğlu’nun milliyetçilik, ulusalcılık konusundaki tutumu, Cumhuriyetin Kalesi olması gereken CHP’nin geleceği hakkında şüpheler uyandırıyor. Ve AKP ile Erdogan’la yakınlaşma sinyalleri veriyor. Hem Referandum sonrası, ilk işi, neden AB huzuruna, Brüksel’e gitmek oldu? Talimat almak mı, destek almak için mi? İkisi de yanlış! Ama acıdır söylemesi, Deniz Baykal’ı açıkça dışladı... Bu da kaygı verici… Bazı komplo ihtimallerini akla getiriyor!

ÖZAL

Rahmetli Özal sevdiğim bir insandı. Bana da iyilikleri oldu… Ama söylemeye mecburum ekonomik konulardaki başarısına rağmen milli konularda, en azından ikircikli idi… Mesela Kürtlerle federasyona, taraftar olduğunu bana harita başında söylemişti. Erdoğan’la siyasi felsefeleri, örtüşür!

Şimdi, oğlu Ahmet, acaba neden rahmetli babasına suikast teşebbüsünü, “şüpheli” ölümünü kaşıyor. General Yirmibeşoğlu üzerinden, şu sırada, Orduyu işaret ediyor. En akla gelen izahı; Kuzey Iraktaki, işleri dolayısıyla, hem Onun hem de validesi Semra Hanım’ın Erdoğan ve ailesine yakınlaşmaları… Benim bildiğim Semra Hanım, Turgut Özal’ı cemaatcılıktan laikliğe çeken bir hanımdı... Ne demeli? Evlat sevgisi, Ahmet’in çıkarları!***
 

Yayın Tarihi : 23 Eylül 2010 Perşembe 00:33:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gönül Aydemir IP: 85.102.149.xxx Tarih : 23.09.2010 22:01:11

Bu ülkeyi yönetenler,gerçek yurtsever olsalardı,1968 Gençliğininin enerjisinden yararlanmayı bilseydi,ilkel ,çağ dışı ırkçı ayırımının ülkemizi bataklığa sürükleme sonucu yaşanmayacaktı.Biz yetmiş sekiz gençliği ;''Dil farkı bilmeyiz,din farkı bilmeyiz/Sanki doğduk bir anadan''derdik.Bugünkü siyasal partilerden hepsi,kendi küpünü doldurmakla uğraşıyor,ülkeye atılım yaptıracak çapta ve namusda değiller.Atatürk aydınlanmasının yolu kapandığı için,battıkça batacağız.


sedat aydin IP: 92.77.104.xxx Tarih : 23.09.2010 15:36:01

yahu desene ben mhp yi destekliyorum turgut özali karistirdin atatürkte demisti kürt halkinin bu ülkede türkler kdara hakki var demisti onun üstüne biraz calis cok insan bilgi sahibi olsun kürt düsmanligi nerden geliyor