17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Başbakan’ın Avrupa Tramvayı... Türkiye’nin freni patlamış otobüsü!

Dünkü yazımda Türkiye’nin “freni patlamış bir otobüs gibi direksiyondakiler tarafından mukadder akıbete doğru yuvarlandığı” benzetmesini yapmıştım. Başbakan Erdoğan, daha önceleri, “Demokrasinin kendileri için işlerine geldiği zaman binilecek sonra da inilecek bir tramvay olduğunu” söylemişti... Şimdi galiba iki aracı birleştirmek gerekiyor. Yolcular ,sonuçta aynı! Sayın Başbakanımız, anlaşılan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini de, gene “ihtiyari” bir tramvay veya otobüs mü telakki ediyor? Eskiden -İstanbul’da, tramvay döneminde, duraklar ikiye ayrılırdı; “mecburi” ve “ihtiyari” duraklar diye;.. bu benzetmeye göre Başbakanın “tramvayı” veya “otobüsü” nerede duracak?

Başbakan, kökten dinci eğilimdeki bir Vakfın toplantısında, YÖK tasarısının geçirilemeyişini ve geri alınmasını eleştirenlere “Yasanın karşısında dikilenler” tarafı0ndan istenen bedelleri-şimdi- ödemeye hazır değiliz, çünkü geçmişte ödenen bedeller var...” diye, anlamlı bir yanıt verdi ,Velileri Meslek liselerine giden çocuklarının durumuna “sahip çıkmamakla” suçladı, topu onlara attı ve bir de kışkırtma yaptı; “Toplum hazır olduğunda biz bu adımı atarız”! Yani eski hocası gibi “kadayıfın altının kızarmasını” bekliyor! Yasanın “karşısına dikilenler” dedikleri de, herhalde, sadece Cumhurbaşkanını, Rektörleri, köşe yazarlarını ve bazı sivil toplum örgütleri değil; asıl göndermesi TSK’ya! Ve “toplum hazır olunca” yani “ayaklanınca”, tasarıyı, gene, aynen sevk edecek! Bu pervasızca bir meydan okumadır!!

OTOBÜS HAREKET HALİNDE

Otobüs veya tramvay, mukadder bir akıbete doğru, süratle yuvarlanmakta.. Yolcuları için de, Erdoğan ve İktidar açısından da bu akıbetin kırılma noktaları- sonuçta, biri birlerine bağlı-Avrupa Birliği “müzakere süreci” ve Kürt sorunu- Kuzey Irak’ta, Federasyon kılıfı içinde bir Kürt Devleti oluşumudur.

Eğer Aralık sonunda, 2005 yılı için, bir müzakere tarihi verilmeyecek olur, tarih geriye atılır veya başka bir statü formülüyle savsaklanırsa, AKP İktidarı çok müşkül bir duruma düşecektir. Bunun için de, Hükümet, şimdi Avrupa’da kapı kapı dolaşarak ve kesenin ağzını açıp bütün propaganda ve ikna yollarını kullanarak, bir “tarihçik” almaya çalışıyor. Tarih alınırsa bu AB üyeliğimizi garanti eder mi? Kesinlikle hayır, ama İktidara, belki bir soluk aldırtabilir.... Tabii, eğer, asla aptal olmadığına inandığım halkımız- on,onbeş yıl sürecek bir yeni “sürüngenliğin”, TC’nin, Türk milletini, meçhul bir akıbete sürükleyeceğini nihayet anlayıp isyan etmezse!

KOMPLO TEORİLERİ

Bütün güzel sözlere ve vaatlere rağmen Aralıkta müzakere tarihi verileceğine Brüksel Sevdalıları dahi kesin gözle bakmıyorlar. Ve bunun için de bazı yeni komplo teorileri ortaya atıyor.AKP iktidarına tevil yollarını hazırlıyorlar. “Komplocuların üstadı” Cengiz Çandar’a göre, Türkiye’nin “nurlu Avrupa Ufuklarını” dinamitlemeye çalışan “güçlü odaklar” var... Özetle; eğer AB yolunda ilerlersek, bu, 0 İsrail ile stratejik ilişkilerimizi ters yönde etkileyecek, İsrail’den silah alımını kısıtlayacak veya durduracak, İsrail silah satıcılarını sıkıntıya sokacakmış. Daha basit dille, AB’den tarih alınırsa, bu Erdoğan’ı ve AKP’yi güçlendirecek, TSK’yi zayıflatacak-fakat aksi olur da, tarih verilmezse, Erdoğan ve AKP zayıflayacak ve erken seçimlerle düşecek ve asker kuvvetlenecekmiş! İsrail’deki odaklar da bunun için, tarih verilmesini önlemeye çalışıyorlarmış.Bu iddiayı, Erdoğan’ın, Filistin olayları dolayısıyla, İsrail Şaron hükümetini kınamasıyla birleştirin, o “odakların” AKP ye ve AB’ye karşı komplo faraziyesi, daha da kuvvetleniyor ve de, Çandar’ın kamuoyunu etkileme komplosu belirginleşiyor. Çandar bir kalem oyunuyla, halkımızın zaten hassas olduğu İsrail ile, Türk ordusunu aynı kefeye ve amaç birliğine koyuyor ve kamuoyunu Ordu aleyhine etkilemeye çalışıyor. Bir oyun daha var; Türkiye İsrail’den silah almazsa nereden alacak? Tabii Avrupa ülkelerinden... Bu da Avrupalıların önüne müzakere tarihi vermeleri için atılan bir havuç’: Ama Çandar hatırlatıyor. İsrail ile stratejik anlaşmalar ve silah alımları AB’nin Türkiye’ye karşı menfi tavrı ve silah ambargoları yüzünden başlamıştı.
Çandar, bu komplo senaryosunu kişileştiriyor; meğer kendisi aleyhine yürütülen dezinformasyon kampanyasının maksadı da, “AB ufuklarına yönelmemize” ters düşen İsrail ilişkilerine, başından beri karşı olmasıymış! Ne var ki, Çandar’ın ve kişiliğinin ne olduğu malum ve, Türk Hükümetinin Kürt Federasyonu ve devletine karşı çıkmayacağı hususunda ABD yönetimine İlnur Çevik’le birlikte- uzmanlık yaptığı da malum.!.

İktidarın Kürt Devletine, Federasyon kılıfı içinde karşı durmayacağı ve Çandar’la Çevik’in rolleri, dürüst gazeteciler Fikret Bila, Savaş Süzal tarafından Abdullah Gül’ün Washington’daki temasları vesilesiyle ortaya çıkarılmıştı. Sonra da, Talabani ve Barzani de, böyle bir garanti aldıklarını imadan öte ifade ettiler. Bu gerçekler yeni gelişmelerle daha da ortaya çıkmakta! .

PKK FAKTÖRÜ

Ne var ki, Türkiye için Kürt sorununun, Kürt Devletinin kurulmasıyla da çözülemeyeceği de belli. PKK- Kongra- Gel faktörü var. ABD de bu kartı elinde tutuyor. Ama bu noktada, Fehmi Koru da ortaya başka bir komplo teorisi atıyor; anlamlı bir şekilde, “Şimdi bu terör de, yani PKK terörü de neren çıktı” diye soruyor. İma etmekten öte söylediği şu; bu yeni terör olaylarını PKK üstlenmediğine göre, örgütleyen “Derin Devlettir” Takkeli ve takkesiz liboşların akılları beraber işler!

Yayın Tarihi : 8 Temmuz 2004 Perşembe 14:36:46
Güncelleme :12 Temmuz 2004 Pazartesi 02:03:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?