15
Haziran
2025
Pazar
ANASAYFA

Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok!

AB'nin, sömestr karnesi bekler gibi heyecanla beklenen “İlerleme Raporunda” bütün davalarımıza, iç işlerimize, gene burunlarını sokmuşlar. Kıbrıs’tan Türk askeri çekilecek. ”Balyoz” sanki gerçek; “kınama”, Emasya protokolünün; ”iç tehdit algılamasının” ve “Milli Güvenlik ve Siyaset Belgesinin” kaldırılmasına “aferin” notu…”Kürt açılımına” da “teşekkür”… Ama DTP’nin kapatılmasına, tutuklamalara “kırık not”! Yani gene “ikmale” kaldık!

ERDOĞAN ÖFKESİ

Başbakanımız, Avrupa Büyükelçilerine verdiği yemekte, herhalde AB’nin son "İlerleme Raporu" üzerine, “Avrupa’nın gözü kör mü Allah aşkına?” diye patlamış ve demiş ki “AP raporunda tek taraflı, gerçeklerle bağdaşmayan ve tarafımızdan kabulü mümkün olmayan unsurlara yer verilmiş… Ve katılım sürecine olumsuz tesir edebilecek bir üslub kullanılmış Görülmektedir. Raporda Türkiye’den beklenenler sıralanırken AB’nin Türkiye’ye karşı yerine getirmediği taahhütlere değinilmemiş olması ayrıca düşündürücüdür. Referandumda Kuzey Kıbrıs’ta Annan Planı’na yüzde 65 ‘evet’ çıkarken Güney Kıbrıs’ta yüzde 75 ‘hayır’ çıkmıştır. Nasıl oluyor da hâlâ burada Türkiye ve Kıbrıslı Türkler suçlu hale getiriliyor. Bu Avrupa Parlamentosu’nun gözü kör müdür Allah aşkına… Biraz gözlerini açsınlar. Kulaklarını doğruya, hakikate açsınlar

ASIL KÖRLER

Avrupalıların –AB ülkelerinin gözleri hiç kör değil Sayın Başbakan; onlar özellikle, Türkiye’yi çok iyi görüyorlar ve ne istediklerini ne yapacaklarını maalesef sizlerden daha iyi biliyorlar! …Ve ülkemizin şu karmaşık- kafa karışıklığında üstümüze, üstümüze geliyorlar! Kolay yenecek lokma olduk!

Ve eğer yanlış hatırlamıyorsam Türkiye’yi “Annan Planı tuzağına" düşüren sizin hükümetinizdi! … AB’nin ne kabahati var; biz istedik- biz bulduk!

NURLU SÜREÇ

“Avrupa Birliği süreci” bazılarına göre “nurlu ufukları”, kamuoyunda –her alanda adeta amentü- “kriterleri “de, tövbe, “Allah Kelamı” – Karşı çıkmak, adeta günah! Garip bir durum; Bu “Hıristiyan Kulübüne” tam üye kabul etmeyeceğimizi muhakkak ama bizimkiler, “Kulübün” Kulübesinde beklemekte ısrar ediyorlar… Ve bu sırada AB içimizde kurduğu “ilgilendirme bürolarıyla, her kuruma, sivil toplum örgütlerce” hatta Basın derneklerine fonlar yağdırarak, içimize nüfuz ediyor ve sözde “imtiyazlı” kapitülasyon ortaklığının alt yapısını hazırlıyor… AB’nin ne olduğunu, ne olmayacağını bilenler – Basın dernekleri mensupları yüklü fonları geriye çevirebilirler mi? Ama neticeden Türkiye’yi, AB’nin uydusu haline getirmeyi başaracaklar…

AB’nin ne olduğunu, maksatlarını, kısaca hatırlatalım: Uyum, uyum, Terörle Mücadele yasasını ”iğdiş ettiler. Milli Güvenlik Mahkemelerini kaldırttılar, Milli Güvenlik Kurulunu “sivilleştirip” düşmüş ettiler… AB temsilcilerinin, Türkiye’ye her geldiklerinde, ilk ziyaretgâhları, Güneydoğu ve muhatapları da malum Belediye Başkanları ve politikacılar! “Eyalet Sistemini” istiyorlar ve bunun için de, şimdi mevcut olmayan “Eyalet İstinaf Mahkemelerinin” binaları inşaatına fonlar yağdırıyorlar! Azınlıklar konusundaki ve TSK’ni etkisiz kılmayı amaçlayan raporları yazan yalaka yazar ve aydınlara, kuruluşlara verdikleri fonları da en azından ilginç! Kıbrıs’a gelince, Karen Fogg’un dalavereleri ve ANNAN planı rezaleti unutuldu mu? Bütün bunları bizim güzel gözlerimiz için mi yaparlar?

ATATÜRK KRİTERLERL-KOPEHNAG KRİTERLERI

AB yalakaları, “AB Kriterleri, Mustafa Kemal’in “çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak” hedefiyle aynıdır” derler… Ama Mustafa Kemal’in Türkiye’nin, yabancıların plan ve projelerine göre ilerlemesinin asla düşünülemeyeceği sözlerini unuturlar! … Biz, AB “açılımda” devam ede duralım… AB’nin, nurlu ufuklarına ulaşmak yarından, çıkmaz ayın son çarşambasından da yakın.

Bu hazin durumu, yabancı bir çizer çok iyi ifade etmişti: Türkiye sırtında heybesi, tarihi ve değerlerimiz, Kaf dağının ardındaki karanlık, bulutlu ufuklara doğru yürüyor!

Ve bu “amentü” öylesine yerleşti ki, muhalefet bile, her hususta, bu nakaratı tekrar adıyor: “Avrupa sürecinde böyle olur mu?” Diyor… Ancak, gerçekte ülkemizde olanlar, hep bu “ süreçte” oluyor! Uyanmamız için kaç haramiden, kaç sopa yamamız gerekecek? ***

Yayın Tarihi : 13 Şubat 2010 Cumartesi 10:05:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
"Nurlu Süreç" paragrafına yorumumdur: IP: 88.231.74.xxx Tarih : 14.02.2010 19:16:16

Batı emperyalistlerinin uşağı konumuna gelen o zamanki mevcut iktidarın hamisi Sait Molla'nın 2 Ekim 1919 tarihinde  İngiliz Rahip Robert Frew'e yazdığı mektupta şunları dile getirmişti: "Aziz dostum, tarafınızdan verilen 2 bin lirayı, Türk milliyetçilerini yok etmek için, gereğince kullanıma soktum; işlerimiz pek yolunda gidiyor. Kısa süre sonra bunun verimli neticelerini elde edeceğiz." Rahip Frew İstanbul'da İntelligence Sevisce'de (İngiliz Haber Alma Örgütü) görevi sırasında ulusal direnişi engellemek için etkin rol oynamıştır. İngiliz Muhipleri Cemiyeti'ne (bugünkü karşılıkları malûm) parasal destek sağlamıştır. Bugün için tam karşılığı olduğunu kesin belirtebileceğimiz İntelligence Sevice'in yerini alan AB'nin, T.C'yi yıkmak için, çeşitli bürolara, kurumlara, basın derneklerine ve hattâ malûm siyasilere fonlar yağdırdıkları aşikârdır. Bu arada, o tarihlerdeki  Alemdar, Hukuk-ı Beşer, Peyam gazeteleri ile, bunların başyazarları Ali Kemal, Refii Cevat Ulunay ve R.H. Karay'ın da bugünkü gazeteler ve yazarlarıyla çaba ve amaçları doğrultusunda aynı düzeyde olduklarını da anımsayalım.


efe can IP: 78.34.210.xxx Tarih : 14.02.2010 13:24:50

almanyadan herkeze selamlar.avrupa türkiyeyi avrupa birligine kesin alacak.ne zaman derseniz balik kavaga ciktigi zaman.politikacilar halki kandirmasin. adamlarin lugatinda türkiye diye bir kelime yok.