Deniz Baykal, CHP’nim Olağan Kurultay’ında Partinin artık tartışılmaz liderliğini kanıtladı, yönetim kadrosunu kurdu. Şimdi, bana göre, Türkiye'nin çıkarları için, “Müdafaa-i Hukuk” çizgisinde, yeni bir "Kuvvay-ı Milliye" mücadelesi veriyor. Bazıları , istihza ıle “Artık mazereti kalmadı!” diyuorlar ama ,aslında güçlendi- onları asıl rahatsız eden de bu! Gazası mübarek olsun.

Olağanüstü Kurultay’da, Mustafa Sarıgül’ün hezimetiyle sonuçlanan şovlarından sonra büyük bir başarı! Allah için; bırakın böylesine bir geçmişi olan CHP’nin liderliğine, Soros bağlantılı Mustafa Sarıgül’ün gelmesi istenebilir miydi? Siz bu kişiden, gönül ferahlığıyla kullanılmış otomobil alır mıydınız? Ezkaza O’nun lider olması, ancak CHP muhalefetinden korkanların ve CHP’ye ataerkil olarak karşı olanların ve liberal entel ukalaların işine gelirdi…

BAYKAL ALERJİSİ

Öteden beri, bazı kesimlerde, hatta CHP saflarında Baykal’a karşı bir alerji vardır. Bunun “derin” sebeplerini – daha doğrusu olağan siyasi rekabet ve kişisel çekemezliklerden ötesindeki nedenleri - pek anlamış değilim. Ama, siyasal ve düşünce ayrılıklarından kaynaklanan sebeplerini tahmin edebiliyorum. Özetle, Deniz Baykal’ın ,solcu ve sosyal demokrat olmasına rağmen, milliyetçi olması!

CHP’nin en ileri çıkan “ok”u- umdesi “Milliyetçiliktir”- ve “milli devlettir”. Baykal’ın Mustafa Kemal ve İsmet Paşa gelenek ve fikirlerine, CHP nin asıl “çizgisine” sadık kalması, Bu “ok” apandisit gibi fuzuli bır organ haline getirmek isteyenleri ve şu sırada, o’nun, ülkenin “nerelere gittiği ve götürüldüğü endişeleriyle, tutarlı ve çetin muhalefet yapması, parti içindeki, içerdeki ve dışarıdaki bazılarını rahatsız ediyor.

Bakın bunu en iyi özetleyen Cengiz Çandar'ın – 2.Cumhuriyetçi ve ne TC ne de Atatürk'e hiç de bağlı olmayan Mehmet Altan’dan yaptığı alıntıları içeren son yazısı. Yazdıklarının “mefhumu muhalifinden “ Baykal’ın doğru çizgide olduğu anlaşılıyor!

Altan ve tabi Çandar; Baykal’ın başarılı kurultay’da yaptığı konuşmalarda, “Şemdinli'yi " unuttuğundan", yani komplo teorilerine itibar ermemesinden, JİTEM ‘den, “derin” devletten hiç söz etmemesinden…

AB’den sadece üye akmayacakları doğru tespitinden öte, söz etmemsinden Kurultay da AB Bayrağınım " dalgalanmamsından" ve aksine TC rejiminin tehlikede olduğunu söylemesinden, şikayetçi idiler. Baykal’ın suçu bunlardı! Ama, ben, bu adamların, DEP–HADEP kurultaylarında Türk Bayrağının "dalgalanmamasından" veya İndirilmesinden böyle şikayetçi olduklarını hatırlamam!

Onlara göre CHP, Baykal’ın liderliğinde-Sosyal Demokrasi ve modernleşme ,globalleşeme “mirasını” tüketiyormuş, “taşra partisi” olmuş! Ama Atatürk’ün mirasını ve “milliyetçiliği” tüketmek onlar için sorun değil, meziyet!

Bu adamlara göre, Baykal’ın CHP si 1960 öncesi yani Atatürk'ün ve İnönü’nün Partisi olmak yolundaymış… Laiklik, "Üst Kimlik" ve Kürt sorunlarında, askeri kışkırtacakmış… Ve sıkı durun; bunun karşısında bugünkü anlı şanlı AKP İktidarı. “Türkiye’de Demokrasinin bekası ve AB Hedefleri için, ipin ucunu sağlam tutması” gerekirmiş… Yani, “ipin ucu” kimlerin elinde ve Türkiye’nin, “boyu” hangi "en"e uydurulmaya çalışılıyor, görülüyor!

Ve özetlemek gerekiyorsa, bu adamlar ve diğerleri Deniz Baykal’ı milliyetçi olduğu için ve milli devleti, sosyal demokrasiden üstüm tuttuğu “Milli Devlet” yerine İkinci Cumhuriyetin kurulmasına karşı çıktığı için sevmiyorlar,istemiyorlar!

CHP, tarihi anlamda Milli Mücadeleyi başlatan Müdafaa-i Hukuk hareketinden çıkmış, Kuvvay-ı Milliye ile özdeşleşmiştir ve Atatürk’ün Cumhuriyetini kuran Parti olarak bir bakıma hepimizin ortak partisidir. Ve şu bağlamda, böyle bir Parti’ye, Deniz Baykal ve kadrosuna, vatansever ve Atatürkçü bir muhalefete ve muhalefet cephesinde," Müdafaa-i Hukuk" kök ve geleneğinden gelen bir partiye yer ve gerek var.