18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Bayram var, bayram var!..

Bugün bayram. Ramazan Bayramı! "Ah eski bayramlar" diye çocukluğumuzun bayramlarını yazmam gerekirdi. Editörlerim de öyle beklediler. Ama içimden gelmedi; eski bayramların keyifli nostaljisi yerine günümüzün acı realitesini yazacağım.

***

Bu bayram "ramazan" ve "şeker" bayramı. Ama aslında "kurban" bayramı!..
Ben de bugün Silivri'de, Hasdal'da uydurma, düzmece davalardan kurbanlıklar gibi aylarca, yıllarca bekleyen meslektaşlarımın, komutanlarımın, bilim insanlarımızın bayramlarını(!) "kutlayacağım" diyemiyorum.

Mahpusluğun, tutsaklığın ve özellikle bayramlarda içerde tutsak olmanın ne olduğunu bilirim... Hele de dışarıyla irtibatınız kesilmişse.

Ben şimdi, bütün Ergenekon, Balyoz, Kafes, Andıç tutuklularına ancak "Allah kurtarsın(!)" diyebiliyorum. Allah'tan başka kimseden umut yok. Ama bu davaların "fahri savcısı" Başbakan'a buradan sormak istiyorum; "keyifler tayyip mi"! Dini bütün bir kişi olarak hele bayramda bu kıymetli insanlar, yazarlar, kuvvet komutanları hatta Türk Ordusu'nu "terör örgütü" yapmakla suçlanan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, bir bayramı daha kendi devletinin tutuklusu olarak idrak ederken vicdanınız rahat mı?
Erdoğan, sevgili arkadaşım Mustafa Balbay'ın bu münasebetle size yazdığı mektubu okurken acaba ne hissediyor, ne düşünüyor?

***

Mustafa Balbay, Erdoğan'ın 5 Ağustos'ta yaptığı konuşmada, "Ben
Milli Eğitim Bakanlığı müfredatında yer alan, ders kitaplarına girmiş bir şiiri okuduğum için hapis yattım... Suçum neydi bilmiyorum" dediğini duyunca; "O an kendimden şüphe ettim. Acaba bir Silivri sanığı mı dinliyordum? Siz 12 Aralık 1997'de Siirt'teki açık hava toplantısında Ziya Gökalp'in şiirini okudunuz. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), yani bugünün özel yetkili mahkemesi (ÖYM) size "halkı din ve ırk farklılığı gözeterek açıkça kin ve düşmanlığa tahrik etmek" suçundan 10 ay hapis cezası verdi. 24 Eylül 1998'de karar Yargıtay'ca onaylandı.
Bütün yargılama bir yıldan az sürdü. 10 ay hapsin karşılığı da 4 aydı" diye Başbakan'a 11. mektubunu yazdı.

Şimdi gelelim günümüze ve Silivri'ye. Balbay, mektubunun devamında Erdoğan'a haykırıyor; "Yıllardır o 4 ayın acısını dile getirmektesiniz. Ya bugün, sizin Başbakanlığınız döneminde 4 yıldır tutuklu olarak yargılanmakta olanlar? Onlar başka Tanrı'nın çocukları mı?"

***

Eski bayramlar mı? Tarihimizin en acı günlerinde bile bayramların bir anlamı, tadı tuzu vardı. Editörlerim Esat Atalay ve Keramettin Aşmaz bağışlasınlar beni. O bayramları yazamayacağım bugün...

Önümüzdeki Kurban Bayramı'nda da ömrüm vefa ederse, her halde Silivri ve Hasdal'daki kurbanlıkları yazarım.

Bir Hazreti İbrahim, bir Hazreti Süleyman çıkıp da kurbanlıkları azat etmezse!..
 

Yayın Tarihi : 19 Ağustos 2012 Pazar 10:51:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?