18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Bile bile lades!

HÜRRİYET Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök, Türkiye için geçerli olmasını temenni ettiği dış politika ilkelerini sıralamış; Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefinden asla vazgeçilmemesi., Amerika Birleşik Devletleri ile iyi geçinme ve Rusya ile çok iyi ilişkiler kurmak….

Özkök “AB tam üyelik hedefinden “asla” vazgeçilmemesini” istiyor. Önce Türkiye’nin tam üyeliğinden kim vazgeçti? Bunu saptamak gerek.

Bütün Avrupalı liderler, Türkiye’nin tam üyeliğinin imkansız olduğunu, türlü şekil ve üsluplarda söylüyorlar… “Tam üyeliğinin”, derin dondurucuya konduğunu ve fakat başka taraflara gitmeyelim diye savsaklayıcı “imtiyazlı ortaklık” mesajları veriyor, arada “Türkiyesiz olmaz filan” diye ağzımıza bır parmak bal çalıyorlar. Almanya ve Fransa’da, iktidara gelecek olan liderlerin tavırları daha açık; “ Türkiye kesinlikle tam üye olamaz..."

GAFLET Mİ?

Bu gerçeklere karşı, ve üstelik Kürt, Ermeni konularında dayatmalarına devam ederken, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül “Bir değişiklik yok, yolumuza devam ediyoruz” diyor ve müzakereler 3 Ekim’de başlayacak!…

Kısacası “bile bile lades:"

Eğer müzakereler gerçekten 3 Ekim’de başlarsa, bunun Avrupalılar açısından maksadı belli; bir defa başka taraflara yönelmeyelim diye oltanın ucunda tutmak isterler. Türkiye ve konumu, onlara stratejik ve ekonomik olarak gerekli. Sonra asıl “Büyük Oyun”; ucu açık fakat besbelli süreçte Türkiye’den Kıbrıs’ta, Güney Doğu’da vb . bütün ödünleri alacaklar ve TSK ‘nin etkisiz kılacaklar…

Zaten uyum yasalarıyla Devletin altını oydular, Özellıkle Kürt konusunda alt yapıyı hazırladılar, gelecek on beş, yirmi yılda tamam edecekler ve sonunda Türkiye, o da belki, güya imtiyazlı, aslında ılıştırılmış ortak –daha doğrusu uydu olacak!. O zaman Hükümetin maksadı ne?

Duvardaki yazıyı görmemek mümkün olmadığına, Başbakan ve Gül bu kadar gafil olmayacaklarına göre, neden “değişen bir şey yok müzakerelere devam” derler ?..

Çünkü, AKP İktidarı freni olmayan bir AB bisikletine binmiştir, durursa, düşer!

KAPİTÜLASYON

Bu sözde “müzakerelerde” gerçek müzakere yapılmayacağını, 31 başlık altındaki AB müktesebatının bizim yasa ve kurallarımıza “uydurulacağını” geçenlerde AB Ankara temsilcisi Kretschmer açıkça söyledi… Bunlar dışlında dayatılacak Kıbrıs, Ermenistan, APO ve Güneydoğu şartları da caba.

Bu durum bana, Osmanlı dönencindeki “kapitülasyonları” hatırlatıyor. Bu isim önce Avrupalılara lütuf olarak verilen imtiyazların paragraf başlıkları demek iken, zamanla başımıza bela olmuş ve “teslimiyet” anlamına gelmiş. Avrupalılar hep böyledir; elinizi verirsiniz kolunuzu kurtaramazsınız!

Tekrar soruyorum; bu ucu açık fakat gerçekte benselli, onbeş hatta yirmi yıl sürecek olan süreçte hangi hükümet Türkiye’nin geleceğini Avrupalıların ipoteği altına koymaya yetkili olabilir ?..

AB nın şekil alacağı bile belli de olmadığı halde. Ve muhatabımız hangi Avrupalı liderler olacaktır? Sayın Ertuğrul Özkök’ten önce bu somut sorulara cevap vermesini rica ediyorum.

ABD VE RUSYA

Nihayet gelelim Ertuğrul Özkök’ün diğer Dış Politika ilkelerine… “İlke olarak”, Cumhuriyetin “Yurtta Sulh-Cihanda Sulh” siyasetine uyan ABD ve Rusya ıle iyi geçinmek esaslarına karşı çıkmak mümkün değil. Ama bazı kayıt ve şartlar dahilinde. Yanı öyle açık çekler vererek değil. Amerika ıle stratejik ittifak olmasa bile, işbirliği iki taraf için de gerekli, zorunlu. Ancak iyi geçinirken ve işbirliği yaparken aşırı ödünler vermemek ve ABD nin Orta Doğu Projesinde ılımlı İslam piyonu olmamak ve Kuzey Iraktaki çıkarlarımız konusunda “dostumuz” Amerika’dan anlayış ve yardım beklemek ve almak şartıyla… Özellıkle PKK ve Kürt kartı konusuna karşı uyanık olarak!

Rusya ile iyi ilişkilere gelince; elbetteki, kuzey Komşumuzla iyi geçinmek, her açıdan karşılıklı olarak gerekli. Ama gene ödünler vermemek ve çok ihtiyatlı olmak şartıyla!..

Gerçek hayatta, reel politikada, işler ilkeleri koymakla yürümüyor. İçerikler önemli!

“YÜZBAŞI SÜLEYMANIM” ÖLDÜ

Ecelin acımasız makineli tüfeği, en öndeki, bizim kuşağın saflarını taramakta… Okul arkadaşımız Ali Neyzi öldü… Ali, benim yazdığım ve Kolej’de temsıl edilen “İnsanlar Niçin Yaşarlar?” piyesinde Yüzbaşı Süleyman’dı ve beş altı güzel kitabın da yazarı idi.. Allah’tan rahmet, yakınlarına, çocukları Mehmet Alı ve Leyla’ya, eşi Profesör Olcay’a ve can dostu Şen Sahir Sılan’a baş sağlığı diliyorum.

Yayın Tarihi : 28 Haziran 2005 Salı 11:33:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?