2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Bir Başka Oldu benim Güzel Memleketim

Bugün canım yazı yazmak istemiyor… Siyasi gelişmelerden dolayı değil: Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratan-yıpratacak dehşet iddialarını okudukça!

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, “şantaj ve askeri casusluk” iddialarıyla ilgili soruşturma kapsamında aralarında emekli Albay İbrahim Sezer’in de bulunduğu 16’sı tutuklu 56 kişi hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti. Türkiye’de, her hangi bir kurumda olsaydı, gene bu, inanılamayacak kadar pespaye, müptezel ve hainine, bu casusluk olayı iddiaları, Deniz Kuvvetlerimize odaklamış… Ayrıntıları ve sanıkların arasında yüksek rütbeli asker kişilerin de olduğu iddiası, karşısında, zaten ülkeyi sarmış olan kâbusun -kâbusumun- üzerine yeni bir karabasan çöktü içime! İçimden bağırmak geliyor: “Yok mudur, güzel milletimizi vatanımızı, Ordumuzu bu karabasandan kurtaracak” diye. Umut; her konuda olduğu gibi donamamızın – subaylarının aklanması ve gerçek çetenin mensuplarının cezalandırılmaları… Ama bütün Ergenekon Balyoz davalarında olduğu gibi;“nasıl ve ne zaman”? Bu, süresi belirsiz “süreç” zarfında, ülkemize, silahlı kuvvetlerimize, çalınmak istenen çamurların izleri, kalacak!

Bu gibi iddiaların, ortaya atılması için zemin ve ortam müsait… Ülkemizin mahremiyeti, devletimizin sırları, içerden ve dışarıdan – hatta kozmik oda araştırmaları, Tarafın becerikli elemanları tarafından, "yüksek teknolojiyle" kalbur gibi delik deşik edildi… Ve şimdi de bu son olay! Ve “Odak—hedef” neden Deniz Kuvvetleri ve mensupları? Haritada, Karadeniz’e, bakın Boğazlara – Akdeniz’e – Kıbrıs’a bakın anlarsınız.

Fakat en acı olan: “ bir başka” olan güzel memleketimizin, şimdi, “bir başka” olması! Ve içimizdeki hainlerin, son iddialar- doğru veya yanlış da olsa, Silahlı kuvvetlerimizin aşağılanmasından keyif duymaları- manşetlere çıkarmaları, taşımaları ve de ”çeteye” malzeme taşıyarak, yardakçılık yapmaları!

Bu, yazarları tarafından içinden çıkılmaz bir yumak – “zülfü yara" dokunacak ama –“Arap saçı” haline getirilen, eski Yunan Trajedileri gibi, post-modern “Türk Trajedisidir”. Bizi, milletimizi bu karabasandan kim uyandıracak? Bu “ Türk Trajedisinde”, sahneye kim, “tanrısal makineyi” indirip bu “oyunu” bitirecek, oyunu bozacak?

O zamana kadar, tek nefes, tek çaremiz, eski Türkiye’nin, hayalleri, hasretiyle yaşamak ve umudumuzu yitirmemek. Umut tükenirse Türkiye biter!

Ne güzeldi, Cumhuriyetin o ilk yılları, günleri; – Atatürk’ün “Ne mutlu Türküm diyene” inancıyla ve etnik kökenleri, dinleri, mezhepleri, ne olursa olsun, milyonların “Türk” olmakla övündükleri ve İstiklal Marşımızı tek bir ağızdan, inançla söylemeleri! Bunlar, yapmacık-devlet zoruyla değil, içtenlikle olurdu. Yaşadığım için bilirim. Kürt kökenli okul arkadaşlarından bilirim.”Siz-biz” demezdik, her şeyde beraberdik! Sonra ne oldu bize? Türkiye’nin tılsımı nasıl bozuldu-nerede yanlış yaptık ve “Kâbus” başladı?

Herkesin suçu ve sorumluğu var bu hallerde. Ve şimdiden sonra olacaklarda da! Daha büyük tehlikeler yolda ve karabasan daha da çökecek!

Eğer yeni genel seçimlerde, AKP 2002’de olduğundan, muhakkak daha az çoğunlukla fakat “tek parti” olursa, sonra olacakları düşünerek dehşete kapılıyorum. Tek umudum-umudumuz, “necip” milletimizin, son 9 yılda olanlardan-“açılımlardan” -fiyaskolardan ders alarak gerçeklere uyanması… “Ne büyük tesisleri, oto yollar açılışlar yaptık” edebiyatı sonunda bir ülkenin kaderini tayin etmeyecek!...

Hitler örneğini hatırlatayım... Almanya’da, Nazi diktatörü, büyük oy çoğunluyla iktidara gelmiş, sonra kilometrelerce oto banlar, Volkswagenler, savaş uçakları, tanklar yapmış... Almanya’nın, Büyük Savaştaki yenilgisini – “Versay Diktasını” bozarak, zafere çevirmiş. İmparatorluğunu kurmuştu. Hatta ülkeye refah getirmiş, Alman Parası “Reıch Mark”, dünyanın en güçlü parası olmuştu. Bu durumda, Alman halkı, Nazi rejiminin despotluğuna, Gestaponun yaptıklarına aldırış etmiyor, hatta Yahudilere yapılan zulmü alkışlıyor, generallerin, kasap çengellerine asılmalarına bigâne kalıyordu. Fakat “mutlak iktidar” liderleri ifsat eder, şımartır… Hitler de, “macerasının” sonunda “Payitahtı” Berlin’de intihar etti ve bir “20. Yüzyıl efsanesi” sona erdi.

Eğer, AKP seçimlerde gene kazanırsa, zaten şimdi, Padişahlar – Kanuni gibi, “benim ordum - benim Bakanlarım” vb. demeye başlayan Erdoğan, yeni Anayasayla, “Başkanlık Sistemini” getirirse, fiilen “İslam Cumhuriyetinin” Padişahı olur. Dolmabahçe’deki ofisinden, “Saraya” birkaç adım!

Ve eğer, yeni Anayasada, Türklük Kavramı değiştirilirse, yeni “İslam Cumhuriyeti”, “Türk Cumhuriyeti” de olmaz. Sonra da, “üniter ulus devlet” de kalmaz. “Türkiye Türklerindir” demek de olmaz. Türkler alt kimliklerden “biri” olur… Laikliğe, Atatürk Devrimlerine neler olacağını, düşünmek bile istemiyorum, “Allah Türkü korusun” diyorum ve inanmak istiyorum ki, Türk milletti seçimlerde uyanacak, ulufelere, erzak torbalarına, beyaz eşyaya itibar etmeyecektir. İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar.***

Yayın Tarihi : 25 Şubat 2011 Cuma 01:22:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?