19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Bono’dan Erdoğan’a Ders!

Gençliğimde cazı çok severdim. Ama oralarda Dave Brubeck, Rolling Stones gibi eskilerde kaldım. Bir gecede İstanbul’u birbirine katan, gençliğin yeni caz-rock müziği idolü Bono’nun pek zevkine varamıyorum. Hayatın temposu değişti, “caz”, “rock” oldu ben eski tempolarda kaldım, ayak uyduramıyorum! Fakat doğrusu Bono’nun iyi bir sanatçı olmaktan başka, akıllı ve entelektüel olduğunu gördüm...

Erdoğan, referandumda ‘evet’ dedirtmek için her kapıyı çaldı, her kesimden destek aradı. Bilmiyorum sporcular, ‘12 Dev Adam’ımız “evet” diyecekler mi, caz severlerin büyük çoğunluğu evet derler mi? Bence demeyecekleri, Bono konserinde Egemen Bağış’ı yuhalamalarından belli!

Erdoğan caz sever gençlik cephesini kazanmak için Bono’yu da kullanmak istedi ve onu huzuruna davet etti, ama hüsrana uğradı. Bono yutmadı! Aksine iyi bir ders verdi... Erdoğan, vakit kaldıysa şansını ince saz takımında arasa!

MEKTUP

Bono’nun Radikal yazarı Joost Lagendijk’e Erdoğan’la mülakatından sonra gönderdiği mektup ibret alınması gereken, Erdoğan’a incelikle verilmiş bir ders mahiyetinde... Bono nazikane şöyle diyor: “Şu açık ki, biz Başbakan’ın davetine icabet ettik ve oraya herhangi bir siyasi görüşü desteklemek için gitmedik. Popülist liberal bir rock grubunun böylesine önemli bir referandum öncesinde hükümetle bu kadar yakın görüntü vermesinin her iki taraf için de riskli olduğunu ve yorum yapmamız durumunda her iki tarafça da kullanılabileceğini bilmeyecek kadar naif değiliz. Durum bu değildi. Böyle iç meseleler bizim işimiz değildi... Ancak bir sanatçı diğer yaratıcı veya eleştirel sesler bastırıldığında sesini daima yükseltecektir. Hükümetlerin gücü, eleştirileri kabul edebilmesiyle ölçülebilir. Özgür bir basın demokrasinin mihenk taşıdır. Kısa süre sonra Türk hapishanelerinde muhtemelen 90 düşünce suçlusu gazeteci olacağını söylediğinizde, bunun son dönemde kaydedilen ilerlemenin büyük kısmını heba edeceğini söyledim! Sanatçılarla hükümet arasındaki bu tür bir diyalogla ilgili mesele şu: Bu olağanüstü bir şey olmamalı. Bir bütün olarak toplumun tanımı tam da sanatçıların, bilim insanlarının, sporcuların, dindarların, laiklerin -herkesin- katkı yapmasıdır.”

12 EYLÜL ÖNCESİ-SONRASI

İktidar ve çevreleri referandumda kazanırlarsa, 12 Eylül darbecilerini yargılamak ve cezalandırmakta kararlılar... Yargılayacak kimi bulurlarsa... Hatta mezarlarından çıkarırlarsa! Evet dedirtmek için ölüleri bile mezarlarından çıkarmaktan söz edenlere yaraşır.Bu kısacası paket hapını yutturmak için bir tuzak, bir tatlandırıcıydı ama, evet kazanırsa, sözlerini yerine getirmeye mecburlar, zaman aşımı filan dinlemeyecekler! Ergenekon savcıları da hazır. Hayatta kaç sanık kalmışa, başta Evren, hepsi doksanını geçkin! Bu “sanıkları” toparlayıp cezaevine sokmak ve yargılamak tatbik kabiliyeti olmayan, sahneye güç konacak bir trajedi.

Fakat bu yargılamanın bir başka getirisi var; “Ordunun onuruna bir darbe!” Ancak dikkat etsinler, Türk halkı merhametlidir, bu “şov” geri tepebilir!

KARAR GÜNÜ-KADER GÜNÜ

Ve asıl kader günü geldi çattı... Sevgili okuyucularım benden yana ama, diğerlerine sesleniyorum; yarın Türk milletinin kaderini ve kendi kaderinizi tayin edeceksiniz...

HAYIR demekte kararlı olan fakat tatillerini kesemeyip sandıklarına gitmeyenler, “Bir oydan ne çıkar” diyenler, o eksik oylardan EVET çıkar... Sonra başka kimseyi suçlamayın! ***

Yayın Tarihi : 11 Eylül 2010 Cumartesi 11:59:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?