18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Boynumuzdaki değirmen taşları ve bataklık

Tarihimizde “değirmen taşları” vardır. Bunlardan bir türlü kurtulamıyoruz. Sözde “Ermeni soykırımı” iddiaları da bu ağır taşlardan. Boynumuza yabancılar geçirdi ama bazılarımız bunu kolye gibi taşırlar! Fakat bu değirmen taşlarının çoğunu kendimiz boynumuza asıyoruz ve uzun süre de muhafaza ediyoruz. Kürt sorunu böyledir. Dersim olayı böyledir...

Bu taşların ağırlığı yetmiyormuş gibi, boynumuza bir “değirmen taşını” daha kendimiz geçirdik: “Uludere olayı!” Görünüşe bakılırsa bu taştan kolaylıkla kurtulamayacağız!

***

Önce olayı; Uludere mevkiinde sınırı geçmekte olan 34 “sivil” kişinin uçaklar tarafından bombalanarak öldürülmesi olayını, dedikodulardan ve çeşitli iddialardan arındırarak gerçekleri özetleyelim: Kaçakçı oldukları inkar edilmeyen ve PKK’ya hizmet ettikleri, mal taşıdıkları aşikar bir grup, jetler tarafından bombalanmıştır.

Aralarında çocukların da bulunduğu insanların ölmeleri, neresinden bakılırsa bakılsın acıdır. Fakat o muhataralı bölgede PKK haydutlarının geçiş yollarında, giysileri teröristlerinkinden fark edilmeyen bu insanların, Ahmet mi Mehmet mi oldukları, hele havadan Heron veya Predatörlerce (insansız hava araçları) tespit edilemeyecek bu kişilerin vurulması kaçınılmazdı. Kaçakçılar riski göze almışlardı. Hemen burada Başbakanın bir sorusu var; o muhataralı bölgelerden risk alarak, fakat mayınlara rağmen geçmelerinin yol haritasını kim verdi?

Şimdi “vurun” emrini kimin verdiğini araştırarak, sonunda suçu-sorumluluğu bir generale veya iki pilota yüklemek kadar, en nihayetinde Başbakan Erdoğan’a yüklemek abes ve fuzulidir. O bölgede o şartlarda, prosedürde Başbakanın sorumlu ve karar vermek durumu olamazdı.

Savaşlarda risk alanlar sonuçlarına katlanırlar ve savaşlarda hele kirli savaşlarda “yanlışlıklar” olasıdır. Kaldı ki burada “kaza” olduğunu sanmıyorum. Kısacası o şartlarda ve bu hususta gereken yapılmıştır. Acı fakat gerçek...

***

En büyük hata, her gün benzerleri PKK ile mücadelede yaşanmakta olan bu Uludere olayının, siyaset konusu yapılması. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ı 34 kişiyi öldürmekle suçluyor!

AKP içinde de Kürtçülere yaranmak isteyenler de, bu hususta doğruları söyledi. Aslında kime hizmet ettikleri belli o kaçakçıların “PKK figüranları” olduklarını söyledi diye neredeyse İçişleri Bakanı Şahin’i çarmıha gerecekler. Bunlar arasında medyada Birand gibi “Bölücü muhipleri” var...

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’dan “özür dilemesini” istiyor... Erdoğan’ın avukatı ve yalakası değiliz, onun konuşmalarında teşbihlerinde hataları çok. Uludere ile kürtajı benzetmesi gibi!.. Ama doğru oturup, doğru konuşalım; Erdoğan’ı, 34 vatandaşın ölümü herhalde üzmüştür ama TC Başbakanı sıfatıyla kimden nasıl özür dileyecek?

Kaçakçılardan ve dolayısıyla PKK’dan mı?

BDP’lilerin bu olaya sarılmaları ve “kaçakçılarına” sahip çıkmaları tabii “siyasetlerine” yeni malzeme yapmaları beklenirdi. Ama CHP’nin siyasete alet etmesi anlaşılır gibi değil! Kaçakçıları savunmak yani dolayısıyla PKK’ya malzeme vermek “Dersim Sendromu” mu?

Bu kargaşada, kör dövüşünde en doğru tespit MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den; “Şu talihsizliğe bakınız ki neredeyse herkes Uludere sözcüsü kesilmiş, Uludere bilirkişiliğine soyunmuş ve Uludere faciasından medet umuyor... AKP, Uludere’de PKK’nın tuzağına düşmüş ve burada kapana sıkışmıştır.”

Evet, bataklığa saplandık. “Değirmen taşları” Türkiye’yi dibe çekiyor!..

***

Bir fıkra vardır; cehennemde kaynamakta olan katran kazanına zebaniler her milletten günahkarları atıyor ve başlarını çıkaranları sopayla kazana geri itiyorlar. Fıkra bu ya; cehenneme “turist vizesi” ile gelmiş biri zebanilere soruyor; “Burada kazandan çıkmak isteyen her milletten günahkar var. Fakat aralarında hiç Türk göremiyorum. Türk yok mu” diye. Zebani cevap verir: “Hiç olmaz olur mu? Ama onlardan çıkmak isteyen olursa, birbirlerini aşağıya çekerler. Dolayısıyla bize hiç iş düşmez...”

Bilmem anlatabildim mi?..
 

Yayın Tarihi : 1 Haziran 2012 Cuma 13:46:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 78.162.213.xxx Tarih : 2.06.2012 01:59:41

"Erdoğan’ın avukatı ve yalakası değiliz, onun konuşmalarında teşbihlerinde hataları çok." Sayın yazar aklımıza gelmeyeni akıllara getiriyorsunuz. Söz konusu Kürtler olduğunda, her fırsatta hakaret ettiğiniz Erdoğan ve onun nevi şahsına münhasır iç işleri bakanı birden makbul adam kesiliyor.

Bu "SÖZDE" lafı her halde bizim ülkemize has bir kelime. Sözde Soy Kırımı. Sözde Kürt Sorunu. Batıllar halimize bakıp gülüyordur herhalde. Bizimkilerin de güleceğinden çekinmeseniz; Sözde Öldürülen Otuzdört Kişi diyeceksiniz.

Orada ondokuzu çocuk, yani onsekiz yaşın altında, otuzdört vatandaşımız katledildi. Devletin savaş uçaklarıyla. Hepsi T.C. nifus cüzdanı  taşıyordu. "SABAHIN BİR SAHİBİ VARDIR. SORARLAR HESABINI BİR GÜN, SORARLAR."

Bu cinayet kimsenin yanına kar kalmayacaktır. Eğer bu ülke MUZ CUMHURİYETİ değilse, bu hesap yine yasal ve meşru zeminlerde sorulacak ve sebep olanlar bunun hesabını vereceklerdir. Ne bu ya? Ben torunlarıma böyle bir ülke bırakmak istemiyorum. Madımak otelinde 34 kişi diri diri yakılır. Üzeri örtülür. Kahraman Maraşta yüzün üzerinde genç, yaşlı ve çocuk öldürülür. Bunun hesabı sorulmaz. Buna benzer yüzlerce utanç tablosu. 12 Mart, 12 Eylül faşist askeri darbeleri ve bu darbelerin öldürdüğü, mağdur ettiği yüzlerce insan. Bu manzaradan hoşnut olmak mümkün mü? Vicdan sahibi olan biri bunlara tahammül eder mi?Saygılarımla. K. Mükremin BARUT


Gültekin Candan IP: 88.241.202.xxx Tarih : 3.06.2012 10:34:46

Yorum köşelerinde sık sık rastlar olduğumuz Özdemirin "aforizmalarını"  (özdseyişlerini) bir de Türkçeye tercüme eden bir hayırsever çıksa; yazarı desteklyor mu, muhalefet mi ediyor, anlaybilsek...


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 1.06.2012 19:53:41

sadece bu olayda degil genelde her konu her olayda bir dosya misali olarak konuya bakmasini bilmeliyiz dosya acilir dosya kapanir rafa kaldirilir

1-iyi usulde dosya acmasini beceremiyoruz bilmiyoruz (ama öyle böyle aciyoruz)

2-dosya acildi diyelim bunda islem yapmasini beceremiyoruz bilmiyoruz (ama öyle böyle bir seler yapiyoruz)

3-kapamasini beceremiyoruz bilmiyoruz(ama öyle böyle kapiyoruz  rafa kaldiriyoruz) iste bu üc ana maddeden sonra  dosyanin durumu ve kisilerin bakisi dosyaya budur bu budurluktan dosya ikide bir raftan alinir temcit pilavi misali ortaya konur getirilir taaki baska bir gündem ve zaman onu rafa ceker o raflarda sonra cürümeye tozlanmaya birakilirbu olaydaki dosya eski dosyalara göre biraz daha iyi islem yapilmis hesabi kesilmis rafa kalkmis düsüncesindeyim noktanin konmasi gerek nedense bu huy ve hastaligimiz böyle devam etmekte dosya elden ele gezmekte kapatin kapandi bu dosya  desek gelecek dosyalara bir düzen bir calisma getirsek isini düzgün adil bitirsek ipni dürsek op rafa koysak haydi öteki desek fenami olur hadi fena olur desek kalemle sözle vs. yemege devam birbirimizi baklim ne fayda getirecek sagliyacak ben simdiye kadar görmedim gören varsa lütfen yorum yazsin


özdemirin özdeyişi. IP: 95.15.171.xxx Tarih : 2.06.2012 18:24:02

her haklarına sahip olarak bir ülkede yaşam sürenlerin, tarihi çarpıtarak veya yok etmeye çalışarak mevcudiyetlerini başka nedenlere sığınarak sürdürmeye çalışmaları kadar aşağılatacı ve acizlik göstermeleri gibi kötü başka birşey yoktur !