Gözlerini, öylesine kan bürümüş, öylesine büyük hınçları var ki, kanser hastalarına bile saygıları yok… Dinimizin, “ölüleri hayırla anmak” vecibesini yerine getirmiyorlar – rahmet okumuyorlar! “Ergenekon sürecinde” savcıların hareketlerinde ve malum medyanın haber ve yorumlarında bunlar yaşanıyor… Hasta olan tutukluların, GATA ya sevk edilmelerini de çekemiyorlar hatta “Gatakıulli” demek adiliğini yaptılar!
Müslümanlığa –Türkün, geleneksel âli cenaplığına yakışmayan bu kin garez ve acımasızlığın sebebi nedir?
Sevgili Kemal Yamak Paşanın vefatı üzerine yapılan yorumlar en canlı örnek. Ben sevgili Yamak Paşayı, yakından tanımak şerefine nail oldum. Türkiye İş Bakması Yönetim Kurulunda birlikte görev yaptık… Toplantı aralarındaki sohbetlerimizde hatıralarını dinledim. Paşa ve sayın eşi, Kurul üyelerini, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterlik konutunda, akşam yemeğine davet etmişlerdi. Bu binayı babam yaptırmış ve benim bebeklik günlerim binada geçmiş… Ev, sonra Cumhurbaşkanlığı arazisine dâhil edilmiş ve Genel Sekreter konutu olmuş…
GENE O TARAF
Bakın Malum TARAF, bu ömrü ülkeye hizmetle geçmiş Orgeneral Kemal Yamak paşanın vefatını nasıl haber vermiş ve nasıl fesatça, ahkâm çıkarmış; ”En özel’ paşa sırlarıyla gitti”. Ve şu cümle :“Görevli olduğu kurumların perde arkasından yönettiği gizli operasyonlar, katliam ve işkence merkezleri Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vurmuştu. Ve Paşa “Örtülü baskınların mimarı”!
Paşayı Ergenekon çetesine, açıkça bağlamadığı kalmış! Bununla da kalmıyor; aynı taraftan ZAMAN gazetesi Yamak Paşanın cenazesinden de siyasi fesat ahkâmı çıkarıyor: “Cenaze töreninde, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Ergenekon sanıkları Orgeneral Hurşit Tolun’a ve Orgeneral Tuncer Kılınç’a mesafe koydu”. Ben Orgeneral Başbuğ’un böyle bir maksadı olduğuna inanmam asıl dikkati, itinayı ve inceliği Tolon Paşa ve Kılınç Paşa uzak durmakla, hatta Başbuğ Paşayı, uzaktan olsun, selamlamamakla göstermişlerdir.
Fakat açıkça söylemekten kendimi alamayacağım; eğer Başbuğ “ne derler” diye düşünmeden eski, silah arkadaşlarına bir jest yapsaydı, bence, daha güzel ve anlamlı olurdu!
Evet, adamların kinleri öylesine ki, hasta – şehit cenaze dinlemiyorlar… Bu adamlara fırsat vermemeli! “Karşılıklı itinayı” da anlamazlar bundan da mana çıkarırlar, kendilerine göre yontarlar!
KÜRT AÇILIMI
“Kürt Açılımını” Koordine etmekten sorumlu İçişleri Bakanı Beşir Atalay bu konudaki, ilk açılım yaptı: uygulanacak yöntemleri anlattı- fakat özünü açıklamadı. Beşir Atalay bir devlet adamı gibi konuştu. Sorulara cevap verdi. Vurguladığı iki husus: bu kodda yani bu açılımın artık zorunlu olduğu hususunda genel mutabakat ve müsait ortam var.
Yöntem de anlayabildiğim kadar, doğru. Hükümetin referansı ve zamanlaması APO ve haritası değil der. Zaten bunun da öyle olması, İnisiyatifin de, APO’ya bırakılmamsı gerek. Ama itiraf etmeli ki, “açılım” APO’nun inisiyatifiyle başladı… Medyadaki malum Kişiler APO'nun -DTP/PKK’nın- muhatap sayılmasında ısrarlılar. Ve APO 15 Ağustosta planını açıklayınca-önleyici vuruş yapmış olmayacak mı? Çelişki olmayacak mı? Sonunda, APO’nun talepleri, hiç dikkate alınmayacak mı? Bu konuda yazacaklarım var, yarına bırakıyorum. Atalay ”acelemiz yok” diyor ama aslında, çok acelemiz var!’ ***
Sayın 68 Kuşağı,ben 78 kuşagıyım.Yorumum uzun ve karmaşık olabilir,doğru değil ama doğaçlama yazıyorum.İnternet kullanmda becerikli değilim. Eleştirilerinizin bilimsel temeli yok.Ben sonucu söylüyorum,benim hocalarım bana,''İdam,işkence,kötü muamele ceza değildir.''diye öğretti.Daha dün gazete satan genç,göz altına alınıp,tekme tokat Metris'de devlet memurlarınca öldürüldü.Sivas'da insanlar cayır cayır yakıldı,göz altına alınan herkes bir türlü dayaktan nasibini alıyor.Trafikte en küçük bir olayda adam çıkıyor ,hiç tanımadığı, hiç bilmediği bir insanı oracıkta öldürüyor.Değerli yazarımızın Ergenekon sanıklarına yapılan zulmü irdelemesi yerinde ve doğrudur.Hatta azdır.Ceza hukukunda cezalar gösterilmiştir.Hangi suça,hangi sanığa , hangi cezanın verileceğine yargı karar verir.Yargının gösterdiği cezanın infaz biçimi de yine yasalarda gösterilir.Denizler asılırken,hükümlülere bir birini izleteneler suç işlemiştir.İdamın kendisi suçtur,bu ayrı olay.Üç kişi kaç saatte idam edilir;adamlar bir daha dünyaya bakmayacak,üç insana arkadaşının asılmasını izletmekteki zevk nedir?Asanlar anlatsalar da anlasak.Mendereslerin asılması anına kadar geçenler...Geçen yıl kuş gribi tehlikesi nedeniyle canlı canlı çuvala doldurulan, ateşe atılan kümes hayvanlarını televizyonlardan izledik,aklıma geldikçe içim yanar.İnsan olan insan zulüm yapmayı kendisine layık görmez.Bu ülkede demokratik,laik,sosyal hukuk devletinin gerçekleştirilememiş olması insanlarımıza beynini geliştirme olanağı vermemiştir.Okumuyoruz.Cahil ve beyni boş insanlarız.Hiçbir canlıya acı veremeyiz, verenler insan olduğunu sanmasın.12 Eylül öncesi toplumu ,gençliği yanıltanlar,halkı işkenceden geçirenler ne yaptığını çok iyi biliyordu;Türkiye'nin belini kaldırmaması,dağıtılması,Orta Çağ karanlığına gömülmesi hedeflenmişti. Hasta tutukluların hastaneye kaldırılmasını dalgaya alan insafsızlar,toplumu yanıltıyor.Adam intihar bombacısı dahi olsa,ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası bile alsa,tedavi edilme hakkı vardır.Yasalarımız binlerce hekim yetiştiren bir bilim adamını ne idüğü belirsiz suçlama ile tutukla,tedavi edilme hakkından mahrum bırak demiyor ki.Derse işte öyle bir yasaya uyulmaz. Uygar olma ölçüsü budur.
Sayın Gönül Hanım'a hitaben: Uzunca ve karmaşık yazdığınız yorumlarınıza karşı, kısaca belirteceğim yorumum şudur: pkk nın filizlenmeye başladığı yetmişli yıllarda, bugünün o zamanki çömezleri, "Dev-Genç", "Dev-Sol" vb adlarla, Türk gençlini istismar edip,-kendi çıkarları doğrultusunda - kendi peşlerinden sürüklemeye çalıştı. Bu metod, yakın tarihimizde görüldüğü gibi bu günde, bölücülerin dış güçlerden aldıkları ilham ile, içteki masumların duygularını istismar etmenin değişmez kuralıdır. Yorumlarınızda belirttiğiniz özel isimlerin, geçmiş ile bugün arasında hiç bir benzerliği ve de ilişkisi yoktur. Gelecek yorumumda size, "60 Kuşağı" olarak hitap edeceğim.
Değerli yazarımızın görüşlerine katılıyorum;önceki yorumum henüz düzeltilmeden yanlışlıkla gönderilmiştir,herkesten özür dilerim.Eskİ Ceza Yasamız idam sırasında kimlerin bulunacağını belirtmiştir.Bunların arasında diğer hükümlüler oladığı gibi,ayrıca bulunmaları da yasaklanmıştır.İdamlıklar bir birlerinin karşısında asılmaz.Üç fidan idam edilirken bir birlerine izlettirilmiştir.12 Eylülcüler bu ülkeyi Barış Derneği Üyelerine,Sendikacılara,Sol görüşlü her meslekten yüz akı insanlara ,1402 sayılı yasa ile işine son verilen öğretim üyelerine ,ota yaprağa zehir etmiştir.Alıp hapse atılma,yıllarca yargıç karşısına çıkartılmama ,aç,işsiz bırakılma yetmemiştir.Bir de kızlarına,kadınlarına tecavüz edilmiş,bu ülke insanın üzerinden silindir gibi geçilmiştir.Toplama kamplarındaki SS askerleri de böyle acımasız,duygusuz insanlardı.Merhamet neden hor görülür?Orta Çağda adaletin dört temel ilkesi ''Bilgelik'',''Cesaret'',''Merhamet'',''İffet'' birlikte istenirdi;birisi olmazsa,adalet topal sayılırdı.Sanırım bizim vicdanımızda dört temel ilke hiç gerçekleşmiyor,çok acımasızız ,çok acı çekiyoruz.
yazılarınızı büyük bir zevkle ve minnetle okuyorum,çok şey öğreniyorum,ben de hep merak ederim,biz neden bu kadar acımasızız?Yassıada anıları hakkında birçok şey okumaya çalıştım,canlı tanıklarından çok Sultan Sipahi hanmefendi ile beş yıl süren doyulmaz bir dostluğum oldu(Ragıp Sipahi'nin çok sevgili eşi),o zaman da iki taraf bir birine çok acımasız davranmış,Menderes'e gözlükleri verilmemiş.Öğrencilerin üzerine atlı sipahiler gönderilmiş,İsmet İnönü taşanmış,12 marttta yüz akı üniverssite hocalarımıza,askerlerimize çok çirkin işkenceler yapılmış.eniz Gezmiş,Yusuf Aslan ,Hüseyin İnan bir birinin karşısında asılmış(o zamanki Ceza İnfaz Yasasu ıklıkla hükümlülerin karşılıkı asılmasını suç sayar)