18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Bugün, O Gün

 Bugün 1 Ağustos…87 yaşıma girdim… Bugüne vardığım için, hala sağlıklı olduğum ve bütün olanlara rağmen, aklımı yitirmediğim, gözlerim az da olsa, gördüğü, ellerim tuttuğu için Allah’ıma şükrediyorum! Ama bu günleri, ülkemin bu hallerini gördüğüm için de, hiç mutlu değilim! Fakat bundan sonra olabilecekleri tahmin ettiğim için de mutluyum!

Bu günümde, kişisel ve duygusal olmamı bağışlayın, ”İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar” derler… İnsan, hatıraları, hele güzel hatıraları ile de yaşıyor!

Ben, kişisel bakımdan mutlu bir kişiyim, ailemin durumu dolayısıyla, rahat şartlar içinde yaşadım, iyi eğitim gördüm… Kılıç Ali’nin oğlu, Mustafa Kemal’in yaveri, Muzaffer Kılıç ’in yeğeni olmam sayesinde, Atatürk’ü gördüm. Onlardan dolayı, dolaylı da olsa, O’nun öykülerini dinledim, dolaylı da olsa, yakın tarihimizin olaylarına, tanık oldum. Ve bu hatıralarla yaşamaya devam ediyorum.

Hayatımda, büyük acılar da çektim, ama bunları tecrübe hanesine yazdım-sineye çektim. Hakkımı helal ettim! Ve bugün eşim çocuklarım, torunlar, hatta torunumun, yeni dünyaya gelen kızıyla mutluyum!

Fakat bugün, bu 1Ağustos’ ta, ülkem için, hiç mutlu değilim. Son aylarda, hep “en kritik dönemde, en tehlikeli dönemeçteyiz” diye yazıp durduk… Gerçekten de, son yıllarda, Türkiye, çok tehlikeli, engebeli virajlarla ve iki tarafı uçurumlu bir yolda ilerledi… Kulların gaflet ve ihanetine rağmen, Allahın inayetiyle henüz devrilmedi… Ne içerden, ne de, dışarıdan deviremediler bizi!

VE BUGÜN

Bugün de, gene, çok “kritik” bir dönemeçteyiz! Bu yazıyı yazdığım sırada, Ankara’da, YAŞ Yüksek Askeri Şura toplanıyor. TC’nin kaderini ve “koruyucusu ve kollayanı” Türk Ordusunun kaderi tayin edilecek. TSK’nin rüştü ispat edilecek! Ve referandumdan fazla, ülkenin geleceği de belirlenecek!

Ben, bugünü, yarına -olayların gelişeceği güne ve ilerdeki günlere bırakıp, hatıralara, - vatanın ve Ordunun anılarına dönüyor ve hiç olmazsa, bir gün için bu hatıralarla yaşıyorum!...

Başkomutan Mustafa Kemal’in, “Ordular –ilk hedefiniz Akdeniz- İleri” emriyle 26 Ağustos da, başlayan “Büyük taarruzu”-. Başkomutanın tabın Dumlupınar’daki dimdik siluetini -. Bir tepeyi, vaat ettiği saatte alamadığı için, intihar eden Albay Reşat Beyi. Garp cephesi Komutanı İsmet Paşanın “milletin mâkus talihini yendiniz” demesini, hatırlıyorum… Mustafa Kemali, İsmet Paşayı, Kazım Karabekir’i ve nice değerli komutanı, “hatırlamak” güzel de, bugünün onurlu komutanlarının çektiklerini bilmek ne kadar acı!

Büyük Taarruz 30 Ağustosta, zaferle taçlandı. "30 Ağustoslar” Ordunun bayramı… Bu Otuz Ağustosta, nasıl kutlanacak? …Bazılarının dilediği gibi, hiç kutlanmamasını veya “askeri geçit” olmamasını veya Mehter eşliğinde “Nizam-Ceditin” resmigeçit yapabileceğini düşünmek bile ne acı!

Kurtuluş savaşından sonra, Türkiye’yi, çağdaş bir ülke yapan devrimleri, sadece hatırlamak fakat yaşatamamak ne acı!

ŞURA

YAŞ’da, Silahlı Kuvvetlerdeki terfiler ve ihraçlar, emeklilikler, kararlaştırılacak. Bu hususta, kıstas, siciller değil, “Yakalamalar”! Ne kadar acı!

Onurlu Komutanların yakışıksız iddialara, yakıştırmalara, gizli tanıklara telefon, ortam dinlemelerine, malum çevrelerin tezviratına, feda edilmeleri ve Ergenekon Kapsamında da, eza- cefa çekmeleri, ne kadar acı!

YAŞ toplantısı fotoğraflarına bakıyorum Başbakanla, bakanları ile Komutanlar, sadece karşı karşıya oturmuyorlar- besbelli karşıtlar! Hava buz gibi soğuk… Düşmanlarla, bırakışma müzakerelerinde olduğu gibi! Ne kadar acı!

Yakın zamanlara gelene kadar kamuoyu anketlerinde TSK, ülkenin en saygın, en güvenilir kurumu olarak, belirlenirdi. Ya şimdi? Düşünülmesi bile ne acı!

Klasik deyimle, “Nerede yanlış yaptık ?” Nerde yanlışla yapmadık ve yapmıyoruz ki!

Ve bugün, l Ağustosta, ben, 87 yaşımda, hiç de mutlu değilim… Ne kadar acı!***

Yayın Tarihi : 2 Ağustos 2010 Pazartesi 10:13:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?