20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Büyük Devlet Adamı ve Zaferi!

Malum medyada başlıklar; “Avrupa Birliğinin kapısı açıldı”…
İtiraf edeyim, ben Başbakan’ın celallenerek “Biz Türküz kendi kararlarımız kendimiz veririz” demesi üzerine, umutlanmıştım- AB kapısı kapanacak ve "Bağımsızlık Bayramı" ilan edeceğim diye! Hevesim kursağımda kaldı!

Ama Ankara’da “Biz Türküz , başkalarınım kararlarına göre hareket etmeyiz” diyen Başbakanımız , gitti Verhaugen ve ötekilerle, sarmaş dolaş oldu- gene “her şeyi verdik “ diye onların kararlarına uydu. . Şimdi Ankara’da tükürdüklerini Brüksel ‘de geri almak “dirayetini,” gösterdiği içim Verhaugen ve Prodi tarafından “büyük devlet” adamı ilan edildi. Dün Onu çıkarlarına ters gittiği için zem eden medya yalakaları şimdi RTE’ye koyacak yer bulamayacaklar.Ve de artık O’nu bağlasanız , duramaz!

GARABET


Ancak kimse bu olaylardaki vahım garabete,çelişkiye değinmiyor; Erdoğan ,Brüksel’deki ı basın toplantısında gözlerimizin içine bakarak,Zina maddesinin, ortaya kendisi ve AKP tarafından atılmadığını , CHP’nin ve bir kısım Medyanın işi olduğunu. Oysa ,tasarıyı ilgili diğer yasalarla,İnfaz, CMUK İstinaf Mahkemeleri ,vb. yasalarıyla, birlikte ele almak kararında olduklarını ı söyledi…Anlaşılan . Şimdi, alelacele böyle yapılacak.Ne var ki Ankara’da bunları söylememiş,aksine meydan okumuş ve Meclisin toplantıya çağrılması önerileri, kendisi ve AKP ileri gelenleri tarafından şiddetle ret edilmişti ve Erdoğan n da meydan okumaya devam etmişti. Zaten Parlamento takvimine göre buna imkan yoktu! Öyleyse , ne oldu da, Erdoğan Brüksel de ağız değiştirdi ve Parlamento takvimi de değiştirildi.? Gerçek hakikaten bu ise Brüksel’de verdiği izahatı Ankara’da yapmış olsaydı ,herhalde hiç bunalım olmayacak ve bazılarını çok alakadar eden borsa etkilenmeyecekti ! Vaziyeti izah etmesi ve AB kapısını açması için Brüksel’e gitmesi mı gerekiyordu? Bu soruları güzide medyamızın mensupları Brüksel’deki Basın toplantısında sormadı ve şimdi de sormuyorlar..Zina konusu sanki hiç olmamış gibi ortadan kaldırıldı. . Erdoğan ve Verhaugen sureta biri birlerini ikna ettiler.. Aklıma“ağa ile marabasının" fıkrası geliyor:..Madem sonunda böyle olacaktı bu haltlar neden yendi?
Amma , bunalımı yaratan ve borsaları oynatan RTE , ; Gunther Verhaugen A,Romano Prodi ve diğer Avrupalı büyükleri söyledikleri için , büyük devlet adamı !…Ne yapmış?. ? Kendi kalesine attığı gölü çalımla direkten döndürmüş! Erdoğan bunları,bu takiyye-taktik manevrasını neden yaptı? Herhalde derin-kökten bir sebebi vardır- ucuzlar…! .
ATATÜRK VE ERDOĞAN
Almanya’daki, yüksek tirajlı BİLD gametsinin şu yediği herzeye bakın; Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın “kuzu postuna bürünmüş bir kurt mu yoksa Atatürk mi?” diye sormuş ama herhalde tepkiler üzerine , başlığını - “Atatürk’ün yerine , “ gerçek bir reformcu mu?” olarak değiştirmiş!
İki ismin yan yana gelmesi ve birlikte düşünülmesi, terazinin aynı kefesine , hatta ayrı kefelerine konulup, tartılması bile, Atatürk’e büyük halsızlık! En başta, Atatürk hatasından dönerdi, doğru zamanı beklerdi, ama asla takiyye, taktik yapmaz , milletini aldatmazdı oyalamazdı! . O “takiyyeci” değil gerçek Devlet Adamı idi.
Hatırlardadır, daha iki yıl önce , AB’nin, Hıristiyan Devletlerin, Islama ve Türkiye’ye karşı komplosu olduğuna ve kriterlerinin asla kabul edilemeyeceğini söylediği halde – kendi planları amaçları uğruna AB’ni benimsedi ,hatta misyonerliğini yaptı. Türkiye’nin, iç işlerine , dış işlerine, yargısına ,karışmasına boyun eğdi. ”Zina” kazasına yani cemaatinin hassas yerlerine dokunulana kadar!.
Atatürk “DÜN” değil bugün yaşasaydı, AB yolunun ucuna kadar bile gitmez – baskılara ,dayatmaları elini tersiyle ret eder, bunlara boyun eğenleri arı “ haydi oradan maskaralar “diye huzurundan kovardı. Bu biline! .
Ne var ki, olmuş olanlar olmamış gibi gösterilse bile, Erdoğan’ın Avrupa’daki ve dünyadaki güvenirliliği büyük darbe yemiştir..Ve herhalde aslında inançlı bir reformcu değil – kuzu postuna bürünmüş olduğu hükmü ağır basacak.
ASIL MESELE….
Evet görünüşe göre, karşılıklı ikna manevraları başarıya ulaşmıştır. Çünkü Avrupalılar değerli misyonerlerini kaybetmeyi gözlerini alamamışlardır: Erdoğan da AB sürecinde kazaya uğrayıp İktidarını tehlikeye düşürmek istememiştir.Şimdi Meclis olağanüstü toplanacak ve herhalde TCK ,zina maddesi olmadan CMUK ve İnfaz yasalarıyla birlikte, ekspres hızıyla meclisten geçirilecek.. Sarsılan Borsalarda gene rahatlayacak fırlayacaktır.
Vatanseverliğinden asla şüphe etmediğim yazarlarımız şimdi Erdoğan ve son manevrası hususunda olumlu yorumlar yapmaktalar; herhalde Borsaları rahatlatmak için, asıl gerçeklere pek değinmiyorlar!
İlerleme Raporu olumlu olsa, Komisyon Başkanı Romano Prodi’nin Konseye tavsiyesi de olumlu olsa, 17 Aralıkta 2005 için bir tarih verilse ve müzakereler de başlasa bile, Türkiye’nin, AB macerası - kabusu sona ermemiştir.Asıl tehlikeli tuzaklar ,Müzakere Tarihı verildikten sonra başlayacak!
. AB Sürüngenliği ,Çin işkencesi 2020’ye kadar devam edecektir. Bu sürede dünyada neler olur. Türkiye ne olur, dünya ne olur kimse düşünmüyor.,ve bu süreçte Türkiye’nin kaderi, kaderı Avrupalılara emanet edilebilir mi? Ve kimse asıl hayati soruyu ı sormuyor ; Türkiye sonunda 2020 de- bütün uyumları ve uygulamaları yapsa bile AB’ne üye olacak mı?.
Alman Şansölyesi Schroeder açıkça söylüyor: Bu müzakereler çok çetin olacak ve on beş yıl sürecek! Sevgili meslektaşlarım, kendileri de ufukta bu müzakereler esnasında Güneydoğu ve Kürt koncunda, APO konusunda, Kürtçenin, resmi dil olması vb konusunda çok ağır dayatmalar gelecek. Sonunda AB üyeliği nasıl olacak? Bence bildiğimiz anlamda tekil TC Milli devletini değil Sevr’deki gibi bölünmüş,posası çıkarılmış bir Türkiye’yi – o da belki- üye kabul ederler.Ancak o zaman Avrupalıların en büyük endişesi, Türkiye’nin , ,Türklüğün gücü, nüfusunun büyüklüğü tehlikesi de ortadan kalkmış olur.

Yayın Tarihi : 27 Eylül 2004 Pazartesi 10:00:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?