18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

“Büyük Kürdistan”a Hoşgeldiniz!

Kurtuluş Savaşı esnasında ve hemen sonra “İstiklal Mahkemeleri” kurulmuştu… Allahtan başka kimseden korkmayan, hatta Hükümeti bile dinlemeyen, İdam cezaları dahi temyiz edilemeyen bu mahkemeleri bugün rahat koltuk ve köşelerden, eleştirmek kolay ve mümkün… Hatta ben de, babam Kılıç Ali’nin yargıçlarından olduğu Ankara Mahkemesinin bazı karalarını eleştiririm… Babam anılarında, İstiklal Mahkemelerinin Fransız İhtilal Mahkemeleri gibi olmadığını, kararların, deliller sabit olduktan sonra, adilane verildiğini savunur… Ancak, neticede, Mahkemeler milletin varoluşu söz konusu olduğu ortam ve zamanda, Kurtuluş Savaşında, vatan hainlerini, casusları, asker kaçaklarını yargılamış, cezalandırmış. Savaşın kazanılmasında, önemli bir katkı sağlamıştı, sonra da devrimlerin gerçekleştirilmesinde!

Bugün, özellikle Güneydoğu Kürt sorunu kapsamında olanlara, bazılarının söz ve yazılarına bakarak, neredesin İstiklal Mahkemeleri diyesim geliyor… Eğer böyle Mahfeler olsaydı, sanıkları mevhum Ergenekon “çetelerinde” değil, başka yerlerde, Atlantik ötesinde vb. ararlardı!

Bugün böyle mahkemeler kurulması hayal, benim, belki de “genetik” hayalim… Fakat bugünkü gerçekler, tehlike ve tehditler, hayal mi? Gerçek değil mi? Bölücülerin, bazılarımızın ihaneti, bazılarının, -geçmiş hükûmetlerin gafleti yüzünden- biz, “Terörle bir yere varılmaz” hayallerinde iken, “Büyük Kürdistan’ı” şimdi fiilen ilan ettikleri bizim evhamımız mı?

Yıllar önce İran’da, Şah rejimi devrildikten sonra, Türkiye’ye sığınan İranlı Generallere bölgedeki Ordu komutanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı sormuş: “Humeyni hareketinin farkında olmadınız mı?” diye… Generallerin cevabı: “Siz çiçekler gözlerinizin önünde büyürken, fark edebilir misiniz?”

“Bölücülük” çiçeği yıllardır gözlerimizin önünde büyüdü. 1980’den sonra, PKK terörüyle dallar çiçek açtı… Ve şimdi önümüzde, kökleri içimizde ve de dışarıda, zehirli, kocaman bir ağaç: “Büyük Kürdistan”. Diyarbakır’da, Demokratik Toplum Kongresinde “Demokratik Özerklik” adı altında bayrağını ve dili ile fiilen ilan edildi. Ahmet (neden nasıl) Türk, Demirtaş, Baydemir’in vb. şimdi, ne kadar tevil ederlerse etsinler, “Biz Türkiye’yi bölmek değil, birlikte yaşamak, kendi dilimizi istiyoruz” palavralarına bakmayın. Eger Türkiye’nin “üniter- ulus devlet” yapısı, “Demokratik Özerklikle” bozulursa Türkiye mi kalır? Siz asıl bu adamların artık açıkça “Kürdistan” demelerine bakın… Benim bu adamlara sorum: Sizler, “Büyük Kürdistan”dan vazgeçecek misiniz? Açıkça mertçe, cevap versinler, veremezler çünkü bu onların asıl amaçları, varoluş nedenleridir. APO’nun 1984 manifestosunun gereğidir…

Kürtçüler şimdi başka ülkelerden örnekler veriyorlar… Türkiye’nin tarihimizin özel şartlarında, başka ülkelerden örnekler vermek temelinden yanlıştır!

Geçmiş hükumetler bu gerçekleri maalesef göremediler, yılanı başta ezmediler, aksine ağacın dallarını, çiçeklerini suladılar. Ne hikmetse canlı bıraktıkları yılan, şimdi, lüks hayat sürdüğü İmralı’dan, “Büyük Kürdistan” başkaldırısına komuta ediyor ve AKP iktidarı onunla pazarlıklar yapıyor, protokoller imzalıyor…

Erdoğan’ın “açılımı” Kürtçülere açık verdi. Devlet Büyüklerini “TRT ŞEŞ”- Kürtçe yayınları- başlarken yöreye gittiklerinde, Kürtçe konuşmaları, Ahmet Kaya’yı hep birlikte anmaları umut verdi.

İş adamlarımız, kadınlarımız herhalde Kuzey Irak’ta sonra da Büyük Kürdistan’da iş çıkarları için Kürtçe, onlar gibi konuşuyor ve bölücülerle halay çekiyorlar… Dahası var mı?

Güneydoğu’da, Belediye Başkanları Kürdistan bayrağını çekerken, yol tabelalarını Kürtçe yaptılar ve Büyük Kürdistan’ın yolunu gösterdiler… Dahası var mı?.. AKP İktidarı bütün bu olanalar karşısında sessiz, tepkisiz, çünkü seçimler var… Ama seçimleri kazansalar da, TC kalmamışsa neye yarar!

Üstüne üstelik Demirtaş “İki Dili Hayat” deyince sessiz kalanlar, TSK haklı tepki gösterince İktidar sözcüsü Çelik “Siz ne karışıyorsunuz” demedi mi?...

Bu ortamda, TSK etkisiz hale getirirken, Taraf gazetesinin haberine göre, TSK terörü yok etmek için Kuzey Irak’a harekat yapmak istemiş ama AKP Hükümeti herhalde ABD’den icazet alamayınca bunu önlemiş… Böyle olunca, bölücüler emin ve uygun adımlarla “Büyük Kürdistan’a” doğru yürümezler mi?... Evet: “Büyük Kürdistan” hoş geldik!***

Yayın Tarihi : 22 Aralık 2010 Çarşamba 11:52:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?