1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Büyük Taarruz-Artçı Sataşmalar!

“Büyük Taarruz” Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, 26 Ağustostaki mesajıyla başladı. Hedef Türkiye’yi son günlerde artan fesatlardan, tehlikelerden ve açıkçası, ülkeyi bölecek olan “açılımdan” kurtarmaktı… 30 Ağustos’u bekliyoruz!… O gün Ankara’da olmayı, geçit resminde, Türkiye'nin her tarafından gelecek 60 Alay sancağını- gözlerim yaşlı-selamlamayı ve Ordumun haşmetini görmeyi, ne kadar isterdim. Sağlığım elvermediği için, maalesef Sayın Başkomutanımın davetine icabet edemeyeceğim… Ama gene orada olacağım! Alanya’daki apartmanımın, balkonuna bulabildiğim en büyük Türk Bayrağını astım!

Ben – Orduma ölesiye bağlı bir kişiyim, genlerimde, Ordu aşkı var; “Güçlü bir Ordunun, her alanda güçlü Türkiye olduğuna” inanıyorum… Şırnak’ın Cizre İlçesindeki “Şehit Yarbay Muammer Yüzsüren” Kışlasının kapısındaki şu ibare Türk Ordusunun anlamını ne kadar doğru ifade ediyor: “Üzerimize kılıç çekilmedikçe, vatanımıza girilmedikçe, milletimiz cefa çekmedikçe, bizden kimsek zarar gelmez.”

Gerçek olan –olması gereken de, budur- gerisi, mazideki bazı acı olaylar ve hatıralar, muhakkak ders alınması gereken şeyler, ama sonunda, asıl bugünkü koşullarda “teferruat” ! Hiçbir gerçek Türk, kendi ordusuna düşman olamaz! Milyonlarca vatandaşımın benim gibi düşündüğünden hissettiğinden, eminim; öyle olmayanlar, İstiklal Marşı çalınınca, Alay Sancağını görünce, gözleri yaşarmıyor, en azından duygulanmıyorlarsa, onlarda, muhakkak, bir bozukluk –yozlaşma vardır!

KARŞI TAAARUZ

Başbuğ’un mesajından sonra şamarı yiyen malum “taraf” , bir affalama – bocalamadan sonra, artçı sataşmalarıyla, “karşı taarruza” geçti. Önce, Cumhurbaşkanı ve Başbakan Şehit yakınlarını, gazileri iftara davet ettiler ve “ üniter devletten” vazgeçmeyecekleri hususunda, teminat vererek, onları teskin etmeye – bence kandırmaya- çalıştılar… Bu yazı yazılırken Başbakanın “Ulusa seslenişini ” duymamıştım; herhalde, aynı temayı işleyecektir! Bu şovlar, ne dereceye kadar başarılı olur? Şehit yakınlarının gazilerin, bu kadar saf olabileceklerine inanmıyorum… Hem İktidarın yalakaları, şu sırada “üniter ulus devleti” güya bilimsel olarak ret ederlerken!

EL BOMBASI OLAYI

“Karşı taarruzun”, daha tehlikeli ve alçakça bir cephesi var… Malum gazeteler ve yazarlar, Elazığ’da, el bombasının patlamasıyla, dört Mehmetçiğin kaza sonucu şehit olduğu haberine yapıştılar… Gerçekten feci bir kaza acı bir olay. Tutuklanan Teğmenin söylediklerine gazetelerde yer verilmiyor… Gerçekler tamamıyla, ortaya çıkınca, olay daha fazla anlaşılır, Teğmen hakikaten suçluysa muhakkak cezalandırılır, ama aksi sabit olana kadar masumdur!

Savaşlarda çatışma koşullarında hatta eğitim esnasında böylesine el bombası kazaları çok olmuştur… Okul arkadaşım, can kardeşim aslan gibi, Faruk Gerede de, Yedek Subay okulunda böylesine bir kaza sonucu şehit olmuştu, Türkiye, muhakkak parlak bir Büyük Alçı olmaya namzet insanını kaybetmişti. Gerede, manga komutanı iken, el bombası eğitiminde öğrencilerden biri, bombanın pimini çektikten sonra donup kalmış, mandalı bırakınca da, Faruk oradaki diğerlerini korumak için kendisini, bombanın üzerine atmış, telef olmuştu!... O zaman kimsenin aklıma bu olay yüzünden, TSK'ni kınamak gelmemişti… Ama anlaşılıyor ki, amaç şu bağlamda, Zafer kutlanırken, TSK’ne gölge düşürmek, yıpratmak ve “açılıma” bir mesnet daha bulmak!

Başbuğ’un mesajı üzerine, sağlı- sollu yazarlardan, dozları gittikçe artacak tepkıler geleceğini bekliyordum… Öyle de oluyor…

Bu tepkilerin en ağırı “TARAF” gazasının manşeti idi: Türk Ordusunun Başkomutanına “General İşine Bak” demek terbiyesizliğini küstahlığını gösterdi… Bu sözler, müzmin Ordu düşmanlığından başka, bu adamların Türkiye gerçeklerinden ne kadar uzak olduklarını, TSK’nin asli ve yasal görevlerini anlamadıklarını kanıtlıyor… Kısacası, Türk Ordusunun “işi” Hollanda, Danimarka, Lüksemburg - tüm AB orduları gibi, sadece hudutları dış düşmanlara karşı korumak – Saray Muhafızlığı yapmak değildir… Vatanın bölünmez bütünlüğünü savunmak – iç tehlikelere karşı savaşmak ”üniter, ulus devleti” korumak, TSK’nin asli görevidir… Yıldönümünü kutladığımız zafer sadece Yunan ordusuna – Emperyalizme karşı kazanılmış bir zafer değildi. Bu zaferin kazanılması; sonra da, devrimlerin gerçekleştirilmesi, TSK sayesinde mümkün olmuştur… Türk ordusu, TC’ni ve devrimleri, iç ve dış düşmanlara karşı korumaya devam edecektir! ***

Yayın Tarihi : 28 Ağustos 2009 Cuma 10:54:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Tarihte Bugün IP: 88.252.163.xxx Tarih : 29.08.2009 01:00:19

28 AĞUSTOS 1922

Türk vatanını ve ulusunu yok amacıyla (!),  ABD emperyalizminin kandırdığı zavallıYüzbaşı Elefteros Kazanidis'in İzmir'de, bu günün o zamanki Batılı uşaklarıgazetecilere verdiği demeç: "Mustafa Kemal, Ankara'da perişan olan saygınlığını pekiştirmek için bir savaş oyununa başvurdu..Kimbilir, belki de birkaç gün  sonra, burada sizlere, Mustafa Kemal'i esir olarak (!) takdim ederim." (Kaynak: "Vahideddin, Mustafa Kemal ve Millî Mücadele" Turgut Özakman. s: 701)

Bu günün malûm gazetecilerinin o zamanki temsilcisi Ali Kemal'in yazısı. "Ankara efendileri akıllarınca, bütün işgal edilmiş vatan topraklarının boşaltılmasını istiyorlar." (Kaynak: Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve CumhuriyetKronolojisi" T. Özakman)

Yorum: Bu günümüz, yakın tarihimizle ne kadar uyum içinde, değilmi ?!...Vatan haini Ali Kemal'in akibetini de, gelecek tarihlerde belirteceğim.


gönül aydemir IP: 85.102.166.xxx Tarih : 29.08.2009 04:40:41

Değerli Büyüğüm, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nız kutlu olsun.Geçmiş olsun.