22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Çağlayan

29 Nisan’da, Istanbul’da yapılan miting Genelkurmayın “Laik devletin Cumhuriyetin tehlikede olduğu açıklamasına, İktidarın verdiği yanıta, anlamlı, ve “manidar” cevaptı. 14 Nisan Ankara mitingi muhteşemdi , “Cumhuriyetin tehlikede olduğunu fark edenler ve “kurtarmaya ant içenler, sadec Tandoğan Meydanında ve Anıtkabir’de, Çağlayan’da değiller; Bekir Coşkun’un dediği gibi, patlayan yanardağ’dan akan “lavlar” Türkiye’nin her tarafını saracak, ,sonunda İktidarı kavuracak! . 

VE ÇAĞLAYAN 

Çağlayan mitingine, yurdun he tarafından, kendi imkânlarıyla, ,İstanbul’a koşan, milyonlarca – evet milyonlarca- - yaşlı- genç, kadın- erkek vardı Ve özellikle kadınlar: Eşim: “O kadınlar Kurtuluş Mücadelesinde kağnılarla mermi taşıyanların torunları” diyor!
14 Nisan Ankara, 29 Nisan İstanbul mitingleri tarihimizde, 1919’daki Sultanahmet mitingi gibi geçecek ve yeni Kurtuluş Savaşımızın “kutlu miladı” olacak’ 

SLOGAN MESJLAR 

Orada, halkın bağrından çıkmış çok anlamlı mesajlar vardı. Biri birlerine eklendiğinde sivil “darbenin Muhtırası”! Biri durumu özetliyordu: Türkler ayıldı –İmam Bayıldı” ! 

MANİDAR 

Acaba, Genelkurmay uyarısını ve zamanlamasını “manidar” bulan, İktidar – Cemil Çiçek, asıl Çağlayan mitinginin veı sloganların, ne kadar “manidar” olduğunu, anlayacaklar mı? Yoksa Başbakan Erdogan ve bazıları, Ankara mitingi sonrasında yaptıkları gibi, “bindirilmişiz kıtalar-sokak kalabalığı” diye hafife mi alacaklar? Bülent Arınç gibi, ” Ya biz Camilerin kapılarını. Açarsak!” diye meydan mı okuyacaklar. Ve erzak –kömür vb dağıtarak al bayrağımıza karşı, yeşil bayraklar açmaya teşebbüs edecekler? Hala “müsademe rotasında” kabadayılıkla, devam mı edecekler? 

MEDYALAKALAR 

Dün halkın arasından bır deyim çıktı : “medyalakalar” . Bu yalakalar-yanakalar, şimdi mitingi nasıl değerlendirecekler? Yoksa “dut yemiş bülbüllere” mi ,dönecekler? 

Gördüğüm ilk yorum, 2.Cumhuriyetçi Mehmet Altan”ınki idi. Soruyor: “Tehlikede olan Cumhuriyet mi Demokrasi mi” diye. Eğer, o milyonların söylediklerini, iş hala anlamamışsa ben hemen yanıtını vereyim : “Tehlikede olan Cumhuriyet’tir – Türkiye Cumhuriyeti”.BU bu Cumhuriyet, “laiklik ve tekillik”- olmasa, demokrasi olmuş, Olmamış. Ne yazar! 

İRTİCA TEHLİKESİ 

“İrtica tehlikesi yok” diyorlar… İran’da Şahlık devrildikten sonra, Türkiye’ye Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın birliğine sığınan İranlı generallere, Paşamız , “ Siz bu tehlikeyi fark etmediniz mi?” diye sorduğunda, İranlı General ,” “Siz çiçek, gözlerinizin önünde büyürken, bunu fark eder misiniz!” diye cevap vermiş… 

Türk Ordusu ve Komutanlarıyla, İranlılar arasındaki fark da bu ya! Bizim Ordumuz ve komutanları “irtica çiçeğinin” büyüdüğünü çoktan fark etmişlerdi ve İktidara, önce, kapalı kapılar arkasında uyarmışlardı. Son açıklama, İktidarın bu uyarılara aldırış edilememesi üzerine, durumu kamuoyuna açıklamak için mecburen yapıldı! - 

BORSALAR 

Ama bizim yalakaların da fark ettikleri halde bu tehlikeye görmezlikten gelirler… Aldırış etmezler. Onların başlıca endişesi şu; “Aman dalgalandırmayın, borsalar hoplamasın… Piyasalar, işlerimiz zarar görmesin! Hatırlardadır; Genelkurmay eski Başkanı da zamanında Aksanlı kapıdan büyümekte olan “çiçeğe” karşı ses duyulmamasının bir sebebi “Borsalar Oynar” diye izah etmişti.
 
Şimdi bizim yalakalar da korkuyorlar: bundan korkuyorlar. Çünkü borsalarımızı, piyasaların ipleri yabancıların ellerinde. Ve bunun içinde Türkiye olaylar askerlerin tehlike uyarıları üzerine Türk ekonomisini döndüren sıcak paraları, kendi işleri ve çıkarları için ya getirdikleri gibi çekerler ve payandaları ıle dönen, Erdoğan’ın "güçlü" ekonomisinin, içini “maazallah” (!) boşaltırlarsa, halimiz halleri nice olur! Sadece e bu acı gerçek, Cumhuriyetin nasıl yabancı baskı ve tehdidi altında olduğunu gösterir! 

Türkiye irticaya ve bölücülüğe yenik düşerse, yabancıların unsurunda mı? Bazı iş adamlarının da umurunda mı? — Onlar işlerine, Kuzey Irak ta "Kürdistan" inşasına devam edecekleri ı gibi, gene devam ederler! 

ACI OLANLAR 

İşin asıl acı tarafı, Mustafa Kemal’in, bunca devriklerinden, seksen yıl sonra, irticanın hortlaması. İsmet Paşa’nın Lozan’a Kapitülasyonların, Düyun-u Umumiye’nın kaldırılması için verdiği ve kazandığı mücadeleden sonra, o zaman İngiliz Başbakanı Lord Curzon’un tehdit ettiği gibi Avrupa kapılarından “şefaat beklememiz! 

Mitinglerde sadece İktidara değil, Partilere, iş adamlarına bir kısım medyaya da, mesajlar vardı. Tabii algılayabilirlerse!...
Yayın Tarihi : 1 Mayıs 2007 Salı 16:23:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?