18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Çanlar kimin için çalıyor?

"Çanlar kimin için çalıyor" diye sormayın; Türkiye için. Bir "iç savaşı" haber vermek için çalıyorlar. Bizim için ölüm, onlar için sevinç çanları! Bu müsait ortamda gittikçe artan çan sesleriyle, değişmez hedefleri büyük Kürdistan'a doğru adım adım yürüyorlar.

***

Menhus emellerine nail olmak için bütün hile, desise ve kanlı yolları denediler, olmadı... Şimdi tek seçenekleri-umutları iç savaş. Kürt-Türk kardeş savaşı...
Böyle bir savaş Türkiye'ye ve bütün insanlara çok pahalıya, çok kan ve gözyaşına mal olacak. Ama umurlarında mı?

Uluslararası zemin ve kamuoyu şu sıra müsait. Bir yandan GOP, bir yandan dünya kamuoyunda Kürtlere, bağımsız Kürdistan'a destek artıyor ve bir iç savaştan, uluslararası BM müdahalesinden "Büyük Kürdistan" çıkabilir.

Türkiye Cumhuriyeti, AKP iktidarının -Erdoğan'ın- dirayet ve basireti sayesinde(!) ordusu ve siyaseti en zayıf, kırılgan durumunda.

Açıkça, "bağımsızlık Kürtlerin hakkıdır" diyen yazarlar ve diğer taraftan da her gün ardı arkası kesilmeyen terör eylemlerinden bezen ve şehit cenazeleri ile canından canlar kopan milletin çaresizliği, kızgınlığı...

Bu durumda bir seçenek, "verip kurtulmak"! Bunu açıkça önerenler var. Ama hesap hatası yapıyorlar... Her gün şehit cenazeleri ile tarif edilmez acılar içine giren halkımız, eğer "bu savaş her ne pahasına olursa olsun bitsin" diye teslimiyete razı olmazsa; bu da Türk milletinin hasleti! Milletin teröre teslim olacağını umut edenler yanılıyorlar. Bu millet öyle bir milletir ki sabreder sabreder de, sonunda patlar, çıldırır! Tarihte de hep böyle oldu...

Ama ben gene de endişeliyim; milletimizi tanımadıkları için hesap hatası yapabilirler! Eşkıya -PKK, BDP- azdıkça bu azgınlık ve pervasızlık yüzünden iç savaş çıkabilir!

***

Evet, Türk milleti sabırlıdır ama internetten, bu sabrın sona ermekte olduğu hakkında duyumlar alıyorum.

İşte bunlardan biri. Özetle, "PKK'lı eşkıyalar son bir aydır, canlarını dişlerine takmış saldırıyorlar... Son bir aydır asker ve polislerimizin şehit edilmediği gün neredeyse yok... Dağdaki pusularını şehirlerdeki kahpe tuzakları izliyor.. İzmir Foça'daki askeri otobüse saldırılarından sonra bu defa Gaziantep'te halk otobüslerine bombalı saldırı... Halk otobüsünde yanarak can verenler bu defa sivil vatandaşlarımız.

Dün İzmir'de halk "kan vermek" için hastanelere akın ediyordu, bugün Antep'te... Halkın kaderi, duyduğu saldırı ve yaralı haberinden sonra hastaneye koşup "kan vermek".

Halk, yaralıyı yaşatmanın kan vermek olduğunu biliyor, ama halk vatanı yaşatmak için kan vermek gerektiğini de biliyor... Bunun için, şehit cenazelerinde gözyaşı dökülmüyor, vatan şehitlerin döktüğü kanla yaşatılıyor çünkü... Ve bu tablodan cesaret alan teröristler sanıyorlar ki bu halk sadece kan vermeyi bilir... O nedenle rahat rahat alçak saldırılarına devam ediyorlar. Oysa bilmeleri gerekir ki, bu kan deryasına dönen toprakta bu millet artık kan vermekten kan dökmeye adım atmak üzere bilenmiş bekliyor...

Antep'teki terör saldırısının hemen ardından halk BDP binalarını ateşe vermiş.
Türkiye'yi kan yerine çeviren teröristlere de yandaşlarına da bir uyarı olmalı bu. Halk bir çağrı beklemeden sadece kan vermek için değil kan dökmek için meydana inmek üzeredir."

Açıkçası, "kanımızın dökülmesinden bıktık, yaralılara kan vermekten de kanımız kalmayacak... Artık kan dökmemizin sırası geldi" diyenler çoğalıyor. Çok tehlikeli ve yanlış ama maalesef gerçek.

Bir kardeş kavgasını istemek ve bundan hayır beklemek yanlış, fakat bu musibetten bir nimet çıkabilir... Milletimiz gene uyanıyor; ülkemizde oynanan bütün oyunlar da AKP iktidarı ile birlikte sona erer. Tabii bunda milletin ödeyeceği ağır bir bedel olur.!

***

Şemdinli'de, BDP-PKK "grup muhabbeti" zaten patlamaya hazır barut fıçısına, bilinçle çakılan kıvılcımdı. Orada ışıklar söndükten sonra neler oldu bilemem ama gözleri dönen BDP'li kadınlar; Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk ve BDP eş başkanı Gültan Kışanak, insanlarımızı kahpece katleden PKK'lılar için "Biz onlara terörist olarak bakmıyoruz. O gençler bu halkın çocuklarıdır ve tabii biz o gençlere sarılırız. Onlar eline silah almak zorunda bırakılmış gençlerdir" demişler!
Ben de bu kadınlar için ne diyeceğimi biliyorum ama editörlerim, yazı işleri müdürlerim ve gazetemizin değerli hukuk danışmanları müsaade etmezler...

Malum ya demokrasi var. Hainlere hain denmeyecek ve BDP'li Sırrı Sakık'a göre insanlarımızı kahpece öldürerek şehit eden eşkıyalar itlaf edilince "geberdiler" denmeyecek. Malum ya teröristler de onların şehitleri!..
 

Yayın Tarihi : 24 Ağustos 2012 Cuma 00:11:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 78.162.141.xxx Tarih : 25.08.2012 21:11:39

KOMİK

Bir parça aklı selim biri biraraz zahmet edip köşe arşivine bakacak olursa;

1. Yorumcular asla cevap vermediğimi bilirler.

2. Yanlızca bir iki sefer, yorumumu beğenen yorumcu arkadaşlara teşekkür yazmışımdır. O da geçekten mahcubiyetimi belirterek

3. Yorumcunun yorumcuya yazmasını çok doğru bulmam. İşin kayıkçı kavgası dönüşmesi halinde, yazarın üzereinde yoğunlaşıp okuyucunun dikkatini çekmeye çalıştığı konu heba olup gider. Bunun köşe yazarına da haksızlık olduğunu düşünürüm.

4. Burada RUMUZ ile yazanlara hak verebilirim. İşleri gereği korkuyor olabilirler. Başlarına bir iş gelmesin istiyor olabilirler. Yaşları küçük olduğu için anne ve babalarının kullaklarını çekeceğinden çekiniyor olabilirler.

Ama; bir yandan rumuzun arkasına sığacak kadar korkan diğer yandan köşe yazarının tetikçiliğine soyunan biçarelere kim saygı duyar. Adama demezler mi "Yahu senin kendine saygın varsa o zaman adından soyadından ne diye utanıyorsun?"

5. Bir yorumcunun yazdığı cümlelere, o yazının kurgusuna ve içeriğine bakınca zaten yazarının bilgi düzeyi ve yaşı hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. 

Giriş, gelişme ve sonuç formatı ortaokulda kompozisyon derslerinde öğretilir. Yazı yazmanın bu kadar acemisi  olan birİ çıkıyor, birinde bir rumuzla, başka seferinde başka bir rumuzla yazıyor. Ama yazdıkları kendini ele veriyor.

6. Diğer yandan kendine iddalı rumuz seçenlerin, o seçtikleri rumuzun kendi özlemleri ile igili olduğu açıktır. Örneğin özünde korkak olan birinin "aslan" rumuzu seçmesi gibi.

Fazla söze gerek yok.

Saygılarımla.

K. Mükremin BARUT


corrector IP: 58.172.236.xxx Tarih : 25.08.2012 12:08:20

sorun bardak degil vizyon sorunu. vizyonu olan 'bolunme' degil 'birlesme' ister. bu cok daha kolay, medeni ve hemen hemen her bakimdan, hem birey ve hem topluluklar acisinda da getiriseldir.

ote yandan, benim gorusume gore hala kurtlerin cogu (%50 den fazlasi) ayrilma veya ozerklik yanlisi degildir.  ama madem birileri baska birilerinin oyununa alet olup bolunme istiyor ve bunu isterken bunu kurtlerin adina soyledigini iddia ediyor, ve olaylar bu hale kadar ge-tiri-ldi, o zaman sorun demokrasi sorunudur.  mumkun olabildigi kadar
acilen butun ulkede sehir sehir, koy koy referandum yapilmalidir. Turkiye Cumhuriyeti kuruldugunda veya milli misak sinirlari cizildiginde vatan da satih da belirlenmisti. 
o zaman referandum yapilmis olsaydi kimsenin ozerklik bile isteye-bile-cek yuzu falan ol-a-mazdi. bence simdi referandum yapilsin. giden gider, kalanlarda vatan-dan- olur.

21 yuzyilda toprak koparmak icin olmek sadece onun bunun oyuncaklari icin gecerlidir. cunku global dunyada sinirlari yapmak degil sinirlari acmak sinirsiz bir guc olabilmek racon olmustur. ama bunu anlamayan ile artik daha cok zaman da kaybedilmemelidir.

"gerilla" kelimesinin oxford sozluge gore anlami: "büyük düzenli kuvvetlere karşı, genellikle düzensiz mücadele yapan bağımsız küçük bir grubun üyesi" demek. gercekten teroristleri -sozum ona- gerilla diye tanidiklari iddia edilen kirikkalenin dogusunda kalan kurtler (ki bunlar guney dogu halki degildir ve bu bolge de guney dogumuz degildir) acaba ankaradaki veya gaziantepdeki olaylarin buyuk duzenli kuvvetlere karsi mi yapildigini saniyorlar? bunun ismi "guerra sucia" yani kirli savastir.

turk ve kurtler kardestir. hep de oyle olmustur. nasil mi? gidin bakin zagros daglari denen kurt mesei ile suriyedeki, iraktaki, irandaki kurtlerin bulunduklari yerlere.
onlarin buralarda nasil ortaya ciktigina, bu cografya icinde nasil genislediklerine. ama illa ve illa kurtlerin ya turk koyu icinde olduguna veya turk koyunun yanindaki koyden
olduguna. butun bu cografyanin her koyu civarinda durum ayni ise biz kardesiz demektir. iste bu gercegi bu ayrilikcilarin fikir babalari da onlara kardeslikten baska mantikli bir izahat ile aciklayamaz!

ya siz hayatinizda baska bir kurde "beyani baş" yani "gunaydin" diyen bir kurt gordunuz mu? selamun aleykum den baska bir baska selam var miydi? . entellestikce bugunun modalarini gecmise uygularsak poku hep beraber yeriz. sayenizde yiyoruz.  haa, biz kurtce ne ogrendik kurtlerden? bir tanesini soyleyeyim: "eze guze ceddene". yahu ben boyle bir seyi dusmanima bile soyleyemem.  kufur bazinda cok guzel kufrederlerdi. 

idris bitlisi, ismet inonu, turgut ozal, bulent ecevit, hikmet cetin, ilham aliyev aklima ilk geliverenler. bunlar kurt degil miydi?  yoksa dusunmuyorlar miydi?

su an dunyada ve bizde de bilinen tarihin cogunu dogu avrupadan gelen orta dogulular yazdi. ama cogunun materyal kanitlari var. esas simdi tarih icad ediliyor. yahu kurt
kulturu icad ediliyor. kurt tarihi niye icad edilmesin? diyar-i bekir de bir kac hangi dilde oldugu bilinmeyen tabletler bulunmus. benim fikrim bunlarin "kirmansah neandertel"
dilinde yazilmis olgudur.

sanki irandaki siilik, hanefi sunnilikten %100 mu farkli? uygulamada hic de farkli degil aslinda. konuyu dagitirken bir kac yeri yakip gecme tam buna denir. peki: bizdeki
alevilik irandaki siilikten neden cok farkli!  neden kurt alevileri daha yenilere kadar sadece turkce semah cekiyorlardi?  yoksa bunlar turk muydu?

neden mesela said hazretlerinizden ve ona ve onun bu zamandaki kollarina her turlu destegi verenlerden bahsetmiyoruz?

kendini bilen ve kendi hayrina yuruyen her devlette egitimin dili tektir!  ha etnik dillerin okullari da vardir.  ama sadece etnik deillerin yasatilmasi, ogretilmesi icin. ana
dil sadece bir tanedir. bana bir tane gelismis bir ulke gosterin ki anadilde egitim etnik dillerde veriliyor olsun?  bunun aksini idda etmek esyanin (devlet teriminin) tabiatina
aykiridir.

butun egitimin kurtce yapilmasini istemek, biz ayrilmak istiyoruz demektir.  biraz mert olalim lutfen.

demek kurt milliyetciler guc dengelerinin degismelerini bekliyorlar?  sonra bizleri misafir konuma koyacaklar? eyvallah.  yalniz o zaman kimin kurt kimin turk olduguna genlerine bakilarak bulunsun.  oyle ya madem is bu kadar irkciliga dondu, simdi zamanin gobinoculu gen haritalari her seyi gosterecektir. bence su an turk'um diyenlerde turk, kurt, ermeni, pers vs genleri cikacaktir. su an kurdum diyenlerin cogunlugun bazilarinda ermeni bazilarinda ise turk genleri fazla cikacaktir.  boylece ev sahibi kim misafir kim herkes ogrensin.

saygisiz destursuz yazip, sonra saygilar sunanlara saygim yok.


Latif Kara. IP: 95.15.164.xxx Tarih : 26.08.2012 17:19:44

sayın barut; bir kamu görevlisi olarak, senin serbestliğin içinde ve boş meydanlarda senin gibi cirit atmanın çekincesini elbette duyarak, demokrasinin her türlü kavramlarından yasaklanmış kişiler olarak maalesef - gerçek adımızı vermekten - sakınarak rumuz kullanmak zorunda kalacağız. vahidettin dönemine rastlayan millî mücadele yıllarında da,  hiçbir aydın gerçek kimliğini göstermeksizin zamanın melunlarına diyeceklerini demişler ve halkımızı aydınlatmışlardır. durum böyleyken tabiki, senin kimliğin ve şahsiyetlerinle malumların adamın olduğun; ve hatta -belki taltif görmek umuduyla - onlara bel bağladığın apaçık belli olmaktadır. (Türk milletine vermeye çalıştığın mesajlarının (!) bitiminde lütfen saygılarını sunma !...)   


K. Mükremin BARUT IP: 78.162.141.xxx Tarih : 24.08.2012 11:11:20

BARDAĞIN BOŞ TARAFI

Sorun bardağın dolu ya da boş tarafını tanımlamak gibi bir şey. Kim nereye bakıyorsa onu anlatmaya çalışıyor. "Bardağın yarısı dolu" diyenler ile "Bardağın yarısı boş" diyenler özünde aynı şeyi söylemiş oluyorlar.

Sayın yazar yakın zamanlarda Kırıkkale ilimizin doğusuna geçmişmidir sormak lazım.  Sizin burada "terörist" dediklerinize orada halk "Gerilla" diyor. Hem de eylemlerin çıktığı ilk zamanlardan başlayarak değil, ne zaman ki köyler yakıldı, ne zaman ki jitem operasyonları ile faili meçhul cinayetler başladı, işte o zamandan. Yani doğu ve Güneydoğu halkı, kısacası sivil Kürtler o zaman taraf oldular. 

Şimdi siyastçilerin ve ana akım medyanın dediği gibi, Kürtler kendilerini PKK zulmü altında görmüyorlar. Öyle olsaydı hepsi korucu olup devletin yanında saf tutardı. Artık bunun net olarak anlaşılması lazım.

Gelelim Türk Kürt kardeşliğine, inanın bana JÖN KÜRTLER bu masalı yemiyor. Neden mi? "Madem kardeşiz ve seksen yıldır aynı coğrafyada yaşıyoruz, lütfen benim dilimde bana günaydın der misiniz?" diye soruyorlar. Karşı tarafta tık yok. Şimdi ben bu satırları yazarken moderatörlerimize ve entellektüel birikimine güvendiğim diğer yazarlarımıza soruyorum. "Erdem üstadım, üstadlarım Kürtçe günaydın ne demek?"

Jön Kürtler şunu da soruyorlar. "Değerli arkadaşlar madem Türklük bir üst kimlik ve bir etnisiteyi temsil etmiyor, peki neden o zaman ortak tarihimizde, Ehmede Xane, Feki Teyra ve Melle Ciziri gibi Kürt düşünürleri yok?" Aleviler soruyorlar 16 Türk Cumhuriyeti gibi icad edilmiş bir tarihte neden Alevi olan SAFEVİ devletinin adı yok. Yani 17 Türk Cumhuriyeti demek çok mu zor idi.

Şimdi günümüze dönersek sayın yazar Cin 1984 te şişeden çıktı. Üstelik o cini Türkler çıkardı. Diyarbakır Cezaevinde, lambayı ovarak değil, adeta kazıyarak bu işi yaptılar. Neden Diyarbakır Cezaevi hakkında tek satır yazmadınız. Aydın çağının vicdanıdır. Bunu objektif olarak yazan Hasan Cemal'e sabah akşam küfür ediyorsunuz. Ama emin olun Kürtler ona tapıyorlar.  

Gelelim iç savaş teranelerine, kaybedecek şeyi olmayanla emin olun HODRİ MEYDAN diyeceklerdir. Ama ne olur siz, ben bunu yapmayalım. Bizler göreceli olarak sırça köşklerdeyiz, olan yoksul halk çocuklarına oluyor. Bunu vicdani sorumluluk olarak görmediğiniz sürece vebali altında kalırsınız.

Kürtler yıllarca her şeyi sineye çektiler, yüzyılımızda onların çocukları çağın gerektirdiği gibi yaşamak istiyorlar. Kürtçe konuştuğu için dipçiklenen ebeveynlerinden çok uzak ve daha kararlı bir noktadalar. Onun için "Kandile bayrağı dikin arkanızdayız" diyen sayın siyasi büyüğümüzün iyi niyetini gülerek izleyer durumdalar. 

Birlikte yaşama arzusunun Kürtlerde daha kuvvetli olduğunu görüyor ve onları uçuruma itmeye çalışan kimi Türklerin anlayışını hayretle karşılıyorum. 

Kürtler çok basit bir talep içindeler; o da şudur: Kendi ana coğrafyalarında artık eşit yurttaş olark yaşamak istiyorlar. Kendilerine seçmeli Kürtçe dersi öneriliyor. Bunu kendileriyle alay edildiği düzeyinde değerlendiriyorlar. Seçmeli Kürtçe ders ancak Kürt olmayana önerilir. Benzeri pek çok abukluk var ki bura sığmaz.

Sizin internette okuduğunuz savaş çığırtkanlığı ve ötekileştirici yorumları ben de okuyorum. Zavallı ve acınası yorumlar. Biri de Kürtler Irak'a gitsin diyor. Ben de sadece şunu söylüyorum. Keşke resmi tarih Türklerin anadoluya geldikleri tarihi 1071 olarak kayıt altına almasaydı. Çünkü güçler dengesi değiştiğinde kimin misafir konumunda kalacağının belgesi yazılan bu tarihe dayanacaktır.

Baktığı her fotoğraf karesinde pornografi arayanlar Sigmund Freud'u okumalılar. Eğer okumuş iseler mutlaka bir kez daha okumalılar. Belki o zaman sorunun temelini çocukluklarındaki bir takım yaşanmış travmalarda bulurlar. İşt o zaman bu onların kendi kurtuluşları olur. Biz okuyucuları da muğlak fikirlerine alet etmemiş olurlar.

Saygılarımla.

K. Mükremin BARUT


sosyalist. IP: 95.15.164.xxx Tarih : 24.08.2012 18:46:17

Upuzun, sonu gelmeyecek gibi görünen, haddini bilen veya bilmeyenlerin laf geveziliğini marifet gibi sanıp ukalâlık yaptığı bu konu hakkında son sözü ve de cevabını ben söyleyeyim; "ÇANLAR, BATI EMPERYALİSTLERİNİN ZAFERİ İÇİN ÇALIYOR !"  (keşke İran gibi, şerefimizi ve haysiyetimizi melun emperyalitslere karşı korumasını bilen bir ülke olabilseydik !)