19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Çek Git - Çek Yat


“’Politika’ mümkün olanı yapmak sanatıdır” demiş, eski Alman Şansölyesinden Kont Otto Von Bismarck! Bana kalırsa,“mümkün olanı yapmak “sanat” değil, “zanaatıdır.” Asıl sanat Devlet adamlarının “mümkün olmayanı” yapmalarıdır!

Son günlerde, bazı doğruları söylediler; Erdoğan Hakkâri’de, DTP (PKK) azgınlığı karşısında vatandaşlara sabır tavsiye ettikten sonra; “Fakat bu sabır nereye kadar olacak.” Dedi ve ekledi; “Eğer siz vatandaşın mağazasının camlarını indirirseniz, vatandaşın hayatına kast ederseniz hayatına kast ettiğiniz vatandaş kalkıp da eğer elinde böyle bir tedbiri böyle bir imkânı varsa, o da kendini savunma yoluna gidecektir.”

Gene haklı; başka çare olmaz ve kolluk, güvenlik güçleri, etkisiz hale getirilmişse, “öz savuma” meşru olur! Ve olayların bu dereceye gelmesinin sorumlusun bu iktidar olduğuna da, bir “mim” koymak gerekir!

Başbakan devam etmiş: “’Tek millet’ dedik. Ne dedik? ‘Tek bayrak’ dedik. Ne dedik? ‘Tek vatan’ dedik… ‘Tek devlet’ dedik. Buna karşı çıkabilenin bu ülkede yeri yok. Buyursun istediği yere gitsin.

Erdoğan, bir zamanlar, “‘Türkiye Türklerindir’ demek yanlıştır” vb demişti; demek hidayete erdi!

TARTIŞMA

Erdoğan'ın bu bence, doğru sözleri, “ya sev ya terk et” anlamında algılandı ve tartışmalara yol açtı, hatta AKP içindeki Kürt asıllı milletvekillerini kızdırdı!

Buradan açıkça söylemeliyim; Kürt Bölücülüğü, bu vatanı bölmeye, TC’ni, içinden yıkmaya çalışanlara, burasını beğenmiyorsan, ”Ya sev ya terk et” demek, milliyetçilerin “meşru müdafaa” hakkıdır.

Ben de inanırım ki, bazıları hem bu ülkeye “vatandaşlık bağı ile bağlıdırlar hem de vatanlarını bölmek istiyorlarsa, bu ortak vatana, gönülden-gönüllü “aidiyet” hissetmiyorlarsa, burada işleri ne? Terör mü?

Evet; bu vatan asılları ne olursa olsun Kürt olsun, Zaza, Boşnak, Çerkez vb. olsun, ortak vatanıdır! Ortaklığa ihanet etmemek koşuluyla! “Ne mutlu Türküm” diyemeyeler; ya “severler “ ya da terk ederler”; gönülden bağlı oldukları yerlere, zorla değil, kendi istedikleri için “giderler”! Ama içimizde “yılanlar” beselemek zorunda değiliz! Bu aşırı gaflet olur; “insan hakları” diye, bu devleti - vatanımızı feda edemeyiz- etmemeliyiz!

VECDİ GÖNÜL

Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül de doğru bir şey söyledi: Gönül, “Bugün eğer Ege'de Rumlar, Türkiye'nin pek çok yerinde de Ermeniler yaşamaya devam etseydi, acaba Türkiye aynı milli devlet olabilir miydi?” diye sordu.

Bu da, aslında doğru: Osmanlı döneminde asla gerçek olmayan, hayali bir “Osmanlılık”-”Osmanlı Milleti” adına, Türklük unutulmuş hatta aşağılanmıştı. Ancak, diğer “anasır” etnik unsurlar, kendi kimliklerini unutmadılar ve hepsi, kendi “milliyetçilikleriyle” Osmanlı devletini parçaladılar. Ve Türk Milliyetçiliği de bundan sonra öne çıktı!

Ne var ki, şimdi hem Erdoğan, hem de Gönül doğru söylediklerini, tevile çalıyorlar.”Aman; seçim sath-ı mailinde”. Çevir kazı yanmasın…

Ve gene seçim sathı mailinde, Sayın Baykal “Erdoğan’ın “çekip git” sözünü, Erdoğan’a karşı kullanıyor… MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, milliyetçilerin bölücülere karşı haklı “Ya sev ya terk et” sözlerinden, soyutlanmak ister! “Devlet Adamlığı” ile “Politikacı” arasındaki fark da burada!

LOZAN MASASI

İsviçre Konfederasyonu Başkanı Couchepin, güzel bir jest yaptı. İsviçre'nin Lozan kentinde 24 Temmuz 1923'te Lozan Anlaşması'nın imzalandığı masayı Türkiye'ye getirerek, hediye etti!

Cumhurbaşkanı Gül, bilmem “Lozan’ın” anlam ve önemini, ne kadar müdriktir; ama “Masa” Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna sahne olan bir masa. Bizim için manevi değeri tabii ki büyük olan bir anı. Tabii ki bu, Türkiye'de depoda durmayacak,” dedi.

Masa herhalde “depoda durmaz” ve belki üzerinde, AB ile uyum anlaşmaları imzalanır! İlerde, “Masa” kolaylık olsun diye Brüksel’e taşınmasın! Fransa’nın Sevr şehrinde Osmanlı Delegesi Rıza Tevfik’in Türklüğün ölüm fermanını-“Sevr Antlaşmasını imzaladığı” masa nerede –depodaysa. Çıkarsınlar bunu da Brüksel’e götürseler, tam yerini bulur, uygun düşer ve de kolaylık olur! Çünkü bakın “Lozan antlaşmasını” söke, söke alan İsmet Paşa’nın ve onun arkasında duran Mustafa Kemal’in yerlerinde, şimdi kimler var? Sevr antlaşmasına iftiharla imza atan, Rıza Tevfik’in yerinde de, kimler var?

ANITKABİR’DE

Mozolenin önünde tazim duruşunda bulunanları “sap gibi” diye aşağılayan, “Birinci Cumhuriyet sona ermiştir” diyenlerin kimler olduğunu, hatırlatalım mı? Atatürk'ün büyüklüğüne bakın ki, onları da karşısında “SAP” gibi durdurdu! Onlar “Keserin” dönüp keseceği “saplar”!***

Yayın Tarihi : 13 Kasım 2008 Perşembe 10:28:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?