18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Çerçevenin içindeki ve altındaki tablo

AB “sürecinde” şimdi de “Müzakere Çerçeve Belgesi’..nefesimizi tutarak, heyecanla beklediğimiz belgeyi AB ‘Komisyonunun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olin Rehn açıkladı.

Müjdeler olsun yurduma budunuma; Müzakereler 17 Aralık “zaferinde” öngörüldüğü gibi 3 Ekimde başlayacak….Aslında, “çerçevenin” içindeki ve de altındaki tablo 17 Aralık Sonuç belgesindekilerin aynı. .

Ancak, tıpkı 17 Aralık belgesinin satırları arası ve içeriği bazı maddeleri pek irdelenmediği gibi, bu yeni belgenin de satırlar arası anlamı, medyamızda pek irdelenmeyecek. Mühim olan müzakerelerin başlaması; günü kurtaralım gerisi kolay!

2014’te üye olabileceğimiz söyleniyor ama kesin değil bu tarih uzayabilir. Gerçekte müzakerelerin “ucu” açık, daha önemlisi,  AB ‘nin genişletilmesi kesin olarak durdurulur ve nüfuzlu üyeler müzakereler esnasında bir şiken çıkarırlar, bır bahaneyle, 'gözünüzün üstünde kaşınız var' diye Türkiye’yi veto ederler. Sonunda da teselli mükafatı olarak imtiyazlı ortaklık verirler ve bizimkiler de bunu "Yarrabi şükür" diye kabul ederler.

Hem, açıklamada “hedef katılımdır” deniyor yani ” tam üyeliktir”  ibaresi kullanılmıyor . Gerçi “İmtiyazlı Ortaklık” Komisyonda çok tartışılmış ve neticede belgede ifade edilmemiş ama, herhalde “katılım” kelimesi bunu da ifade ediyor. . Nitekim Rehn, sorulara verdiği cevapta “imtiyazlı ortaklığın” hep gündemde kalacağını itiraf etti.

AYNI HAMAM AYNI TAS!

Velhasıl, aslında değişen bır şey yok; müzakerelerin başlayacağı aşağı yukarı belli idi. Ama müzakereler,  AB ‘nin artık genişletilmeyeceğinin belli olduğu ve Türkiye’nin üyeliği de “yavaş ölüme” mahkum olduğu halde acaba neden başlatılıyor ?.. Türkiye’yi elden kaçırmamak için, AB, bizi aklınca idare ediyor, oyalıyor. 35 müktesebat “faslının” ve yıllarca sürecek, ECA musluğu misali “aç- kapa” müzakerelerinde ve daha doğrusu diktalarında Türkiye’nin milli çıkarlarını ve değerlerini yok etmek için. Bu kadar açık.!..

Ve bu müzakere sürecinde Türkiye’ye, Kriterler ve 3l paragraf dışında yeni koşullar dayatılacak ..Bunlar da belgede ima ediliyor. Bu Böyle olunca ve “Müzakere süreci" çok zor ve çetin olacağına göre, İktidar ve bir kısım medya neden memnun? Neden, bile bile lades, bu çıkmaz sokağa giriyoruz ?

Önce, AKP iktidarı ,”gününü kurtarmak” için. Kabadayılık her şeye rağmen, çıkmaz da olsa bu yolda bu müsademe rotasında devamı gerektiriyor. Bir kısım medyanın sevincine gelince, demokrasi insan hakları reformları palavralarına bakmayın, borsa rahatladı diye .. Ve de rant yatırımlar için de çıkmaz yolda devam gerek’

RADİKAL' de Ismet Berkan, İmtiyazlı Ortaklık seçeneğinin daima mevcut olacağını söylüyor ama, “ Türkiye kendine düşenleri gene yapmazsa, Kıbrıs’ta çözümsüzlüğü sürdürür, “azınlıklara” haklarını vermez yurttaşlarına işkence yapmakta devam eder, Kopenhag kriterlerini uygulamaza” İmtiyazlı Ortaklık ve hatta Gümrük Birliği dahi tehlikeye düşer” diyor.

TSK NIN DURUŞU

Bütün bu gerçekleri ve olasılıklara karşın, TSK nin Milli Güvenlik ve Siyaset Belgesine koymakta ısrar ettiği şu ifadeleri hatırlatmak gerekli;

“Türkiye Cumhuriyeti’nin AB’ne üye olması, ve Avrupa ıle bütünleşmesi için her türlü caba gösterilmeli ; ancak TC’nin milli menfaatlerine aykırı, Üniter devlet yapımızı veya iç istikrarımızı bozacak ; milli sorunlarımızda veremeyeceğimiz tavizleri içerecek öneri ve dayatmalar kabul edilmemeli ve bu konuda kararlılık sürdürülmeli. AB konusunda herkesi uzun süre, bazılarını uzun süre aldatabilirsiniz de bütün milleti , sonuna kadar, aldatmak mümkün olmayacak…Hele serbest dolaşımın askıya alınacağı gerçeği AB’ ne bu yüzden taraftar olanlarca anlaşılınca, AB taraftarlığı hangi orana düşer? .Hele AB buy sürede TSK’ni etkisiz kılmak çaptan düşürmek istediğini daha fazla vurgulayınca, Güney Doğu , Kıbrıs , Ermeni talepleri dayatılınca, özellikle TSK hala “AB’ne taraftar” kalır mı? Asıl tekrar tekrar sorulması ve yanıtlanması gereken şudur, “Kendi iktidar dönemi sınırlı bır AKP İktidarının, “yavaş ölüme” ve ya bitkisel hayata girdiği belli bir AB tam hayali uğruna, uzun ve zor, ucu açık ama ,-aslında besbelli bir süreçte Türkiye’nin geleceğini, milli çıkarlarını Avrupalıların ipoteği altına koymaya hakkı ve yetkisi var mıdır?. Böyle hayati bir kararı resen verebilir mi?”

DOĞRU MU ?

17 Aralık sonuç bildirgesinin "..müzakerelerin yalnız Türkiye'yle değil, diğer devletlerle de yapılabileceğini... Müzakereler sırasında Türkiye birkaç devlete bölünürse veya güneydoğu bölgesinde bir Kürt devleti kurulursa, yeni bir karara gerek olmaksızın onlarla da müzakere yapılacağını “ öngören bir 23 .maddesi varmış. Eger doğruysa ve bu hüküm çerçeve belgesinde de yer almışsa ve de görmezlikten geliniyorsa,”pes” demekten başka çare yok!

Yayın Tarihi : 30 Haziran 2005 Perşembe 12:43:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?