17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Çeteleyi Kim Tutuyor?

Muhakkak ki bir Allah, bir Yaratan var.  Ama bu dünyadaki sevap ve günahların defterini, çetelesini kim tutuyor, son zamanlarda Türkiye’de yazılıp söylenenlerdeki hatalar , İktidarın hataları ,acaba “bir yerde” kayda geçiriliyor mu? Eğer bunlar, beşerin ezerli maluliyeti “ unutmak” olduğu güvencesiyle “ buz üzerine” yazılmamışsa-son hesabı, nerede, ne zaman ve nasıl sorulacak. Eğer hesaplar “Mahkeme-i Kübra’da “- Büyük Mahkeme’ görülecekse çok geç!
Mesela, hükümetimizin inanılmaz vizyonu ve AB’den Müzakere süreci veya “ sürüğngenliği” almak tutkusuyla sarıldığı,, Kıbrıs Türklerini EVET demeye zorladığı ve bunun için de,uğruna Rauf Denktaş’ı feda etmekte kararlı olduğu Annan Planı fiyaskosunun – bizdeki Mütareke Medyası mensuplarının Denktaş’a ,utanmadan arlanmadan, “artık çekil git” demeye varan hakaretlerinin hesabı hiç sorulmayacak mı? AB ‘nin bu konudaki vaatlerini yerine getirmemesi sorgulansa bile cevapsız bırakması hiç sorgulanmayacak mı?


Yoksa Plan bu sefer Rum Lideri Papadopulos’un- Türkiye’ye e müzakere tarihi verilmesini veto etmesi şantajına, boyun eğip, “Anan- Manan planı” gene pişirilip,allanıp pullanıp , önümüze mi konulacak ? Ve bizde de,bu ense onlarda bu güç olduğu için, bunu da paşa paşa kabul mü edeceğiz? .Gerçi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül “Anan Planı bitmiştir” diyor, ama bu Güvenlik Konseyi kararı olarak ortaya atılırsa, anlaşılan sıcak bakılacak: ! Hala Konseyden ve Annan’dan medet umuluyorsa yandık! Konseyin gücü olsa, Irak konusunda ABD’ye yeterdi!


KIRK YILLIK YANİ…


KKTC nin müstafi Başbakanı ,daha başından teslimiyetçi Mehmet Ali Talat ,O planın müzakereye açılabileceğini söylemiş de, birileri , şu sırada “fincancı katırlarını ürkütmemesi için” kulağını çekmişler… Denktaş bana Talat’ın artık dine imana geldiğini söylemişti…A sevgili Cumhurbaşkanım ;“kırk yıllık Yani,şimdi olur mu Kani?” Onun ve Türkiye’deki bazı köşe yazarlarının size reva gördükleri hakaretlerinin acısını ben hala çekiyorum!


Sırası gelmişken söylemeliyim; geçenlerde Antalya da Akdeniz Üniversitesinde muhteşem ve müthiş bir konuşma yaptınız; Medyamızın size ve Kıbrıs davasına nasıl destek olmadığını ,aksine, yabancıların, medyamızın Kıbrıs konusundaki tavrını ve de tavırsızlığına, bakarak davanızın önemsiz olduğu neticesine vardığını da söylediniz. Bütün medya,muhabirleri kameralarıyla oradaydı. Salon hınca hınç doluydu. Ama ertesi gün Türk medyasında bu konuşma hakkında tık yoktu’!


Ama ben gene de “Yukarda Allah var” diyorum…Ondan sonra da Türk milletinin sağ duyusu ve zinde kuvvetleri var..!


ANILARIMI YAZARKEN

 
Alanya’da , 27 Mayıs’a ve ondan önceki eski acı günlere dönmüş,, gömülmüş, anılarımı ı yazarken ,güncel konulara fazla eğilemiyorum...Mesela 17 Aralık’ta Brüksel de neler olacağını bilsem de, gene merakla bekliyorum. Avrupa Parlamentosunda eski sevgili dostum var; Barones Emma Nıcholson, Kadıncağız raportöre karşı Türkiye için cansiperane mücadele veriyor ve bana da bilgiler gönderiyor. O’na boşuna uğraşıyorsun demeye dilim ve gönlüm varmıyor. Belki bır tarih verecekler ama nasıl ? Ortaya karar çıkınca, siz seyredin, benden gümbürtüyü’ Ama başında söylediğim gibi,bir yerlerde kayıt - hesap tutan yok ya , buna da münasip bır kulp takarlar!

 
ATATÜRK’LE UĞRAŞANLAR


Bu arada çok sapık yazıları çıkıyor; Engin Ardıç ,Brüksel çocuğu Hadi Uluengin, ve tabii tekkeli liboş Taha Akyol, Mustafa Kemal Atatürk’e kıyısından köşesinden sataşmaya başladılar. Mustafa Kemal’in tabii ki dokunulmazlığı yok ; kişiliği eserleri tartışılacak ama böylesine dedikudlarla ve mesela, bütün hayatı boyunca bu konuda saygıya değer bır duruş göstgeren yeğeninin rivayetlerine göre değil!


Hanı bır söz vardır “Işığı görenler çıkıyor” diye…Bunlar karanlığı görüp ,meydanı boş bulduklarını sanan ve ortalığa çıkan baykuşlar! Gün – daha doğrusu ,, Tevfiık Fikret’in kelimeleriyle,,şu sırada gittikçe artan zulmet –karanlık- uğursuzların! . Ama her gecenin de bir sabahı var; Anılarımdan, baş alabilsem, fakat gene da, anılarımın ve gelecek ay İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlanacak – rahmetli Babam Kılıç Ali’nin “anılarından”, kuvvet ve ilham olarak onlara da hak k ettikleri cevapları vereceğim…


NOT – Stadyum Cinayeti ve Havaalanlarındaki kefelerde mesela KokaKolanın bakkallardakine nazaran 7 misli fiyatla satılması üzerine; güvenlik hizmetlerinin ve insanların kullanmaya mecbur oldukları hava alanlarındaki lokallerin -özel sektöre devredilmesindeki yanlışlık ortaya çıkıyor: Tüketici dernekleri o hava alanları yöneticilerinden, bu fahiş fiatların gerekçelerini sormalıdırlar.! Ve Demek ki Güvenlik hizmetlerinin her yerde özel şirketlere bırakılması da yanlış.

Yayın Tarihi : 24 Kasım 2004 Çarşamba 14:47:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?