17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Çıkmaz ayın son çarşambası...

Bugün çarşamba; Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Kürt sorunu/PKK sorunu"nun çözümü konusunda "toplumsal mutabakata" varabilmek için buluşuyorlar. Erdoğan'ın Diyarbakır ve Şanlıurfa konuşmalarından ve Kılıçdaroğlu'nun mukabelelerinden sonra bırakın "toplumsal mutabakatı", "kişisel mutabakata" varmaları güç! Asıl en başta sorunun -illetin- yaranın teşhisi konusunda mutabık değiller. Aralarında kapatılması adeta imkansız, derin bir uçurum var! Zaten bu meselede bugüne kadar bir arpa boyu mesafe alınmamış olunmasının sebebi, soruna doğru teşhis konulamamış olmasıdır. Sorunun "PKK terörü" mü yoksa "Kürt sorunu" mu diye tartışılması abesle iştigal, doğru teşhise engel. Bu sorun gerçekte Güneydoğu'dan bütün ülkeye yayılmış sarmal bir sorun!..

***

Osmanlı'da ve Cumhuriyetin ilk yıllarında gericilik, aşiret ve eşkıyalık sorun iken sonra, dış tahriklerle "etnik Kürt milliyetçiliği" sorunu ve silahlı "terör" başkaldırısı olmuş. Doğru teşhisi Mustafa Kemal koymuş ve Kürtleri de kapsayacak "Ne mutlu Türküm diyene" kavramıyla kapsayıcı bir Türk milliyetçiliği anlayışıyla ve aynı zamanda asileri tedip ederek çözmüştü.

Bu bir çok etnik grupların kaynaştığı ABD'de de, devletin armasındaki "e pluribus unum" yani "çoktan teke" Amerikalılık anlayışı esastır. Ne acıdır ki şimdi Yeni Anayasa çalışmalarında Mustafa Kemal'in belirttiği "Türklük" kavramı da tehlikede!
Bu böyle olunca "toplumsal mutabakat" mümkün mü?

CHP'nin TBMM Başkanı Çiçek'e sunduğu 10 maddelik öneri daha doğrusu "malumlu ilam" tespitler özetle şöyle;

"Kürt meselesi ülkemizin gündeminde sürekli olarak ve üst sıralarda yer almaya devam etmektedir. Bu meselenin çözülememesinin bir sonucu olarak şiddet olayları ve terör eylemleri sürmekte. Her gün can kayıpları yaşanmakta, ülkemizin beşeri ve ekonomik kaynakları heba olmaktadır. Cumhuriyet tarihi Kürt meselesinin salt güvenlik eksenli politikalarla çözülemeyeceğinin kanıtlarıyla doludur. Genelkurmay Başkanlığı'nın verilerine göre, 1984 ile 2009'un Nisan ayı arasında tam 11 bin 735 güvenlik görevlisi ile 30 bine yakın PKK mensubu ve binlerce sivil yurttaşımız hayatlarını kaybetmişlerdir ve de kaybetmektedir...

Güvenlik eksenli politikalardan başka seçeneklerin hayata geçirilmesi, ertelenemeyecek bir ihtiyaç olarak önümüzde durmaktır. Bu bağlamda, siyasi alanın toplumsal barışı sağlayacak demokratik bir çözüm için yeniden düzenlenmesi ve yeni araçların devreye sokulması gerekmektedir."

***

CHP bu doğru tespit ve mülahazalarla TBMM bünyesinde bir "Toplumsal Mutabakat Komisyonu" ile sivil alanda TBMM ile bağlantılı ve koordineli bir şekilde faaliyet gösterecek bir "Akil İnsanlar Grubu" oluşturulmasını öneriyor.
Diğer taraftan Başbakan Erdoğan da Diyarbakır ve Şanlıurfa'da soruna tespit yaptı, hükümetinin önümüzdeki dönemde izleyeceği politikayı özetledi: Başta ünlü formülü; eşkıya ile mücadele ederken aynı zamanda onlarla müzakere etmek, pazarlık yapmak, simsarlarla değil aracısız konuşmak, yatırımları artırmak ve daha önce sürçülisan ettim diye tevil ettiği "ortak din" paydasının ifadesi! Velhasıl maksat aynı ama rivayet muhtelif, "teşhis" eksik ve yetersiz...

"Kürt sorunu-Güneydoğu sorunu" özde "Büyük Kürdistan" sorunudur. BDP'liler "Demokratik Özerklik" veya "Federasyon" yollarını döşedikleri Büyük Kürdistan'dan vazgeçerler mi? Hepsi; Apo, Karayılan, vb.. Kandil'in en yüksek tepesinden, Barzani Kuzey Irak'tan dünyaya hitap edip "Biz, Büyük Kürdistan'ı asla istemiyoruz. Bugünkü Türkiye hudutları içerisinde Türk kardeşlerimizle birlikte yaşamak istiyoruz" deseler, sorun belki "kökünden çözülür" diyeceğim ama gene de o zaman kaleyi içten fethederler.

***

Bu durumda bu gerçekler muvacehesinde Türkler olarak, iktidar ve muhalefet olarak nasıl bir "toplumsal mutabakata" varırız? Aslında bu tehlikelere karşı birleşmemiz ve “milli irademizi “ göstermemiz gerekiyor. T.C. Ulus Devleti'nden zerre kadar taviz, topraklarımızdan bir tek çakıl taşı vermeden!

Şimdi böyle bir "Milli Birlik" ruhu ve görünümü var mı?

Bin tane "akil adam", atılmış olan gaflet ve ihanet taşlarını "fesat kuyusundan" çıkaramaz.

Yayın Tarihi : 6 Haziran 2012 Çarşamba 10:34:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Milliyetçi Türk Gençliğinin (MTG) açıklaması [22] IP: 95.15.212.xxx Tarih : 7.06.2012 00:33:24

Cumhuriyetimizle yaşıt olan ey siz yüce kişi; Türk milleti olarak, sizinle gurur duyuyoruz ! Atatürk Milliyetçisi olarak, her daim, sizlerin Türk gençliğine -aydınlatıcı olarak- sunduğunuz gerçek açıklamaların her daim arkasındayız ! Sunumlarınıza -Vahideddin düşüncesinde olan ve de Batı emperyalistlerinin yandaşı olan "ingiliz barutları" ve göğümüzü kirleten "kara bulut" benzeri gibi kişilerin, ortaya koyduğu ve  gerçeklere karşın yaptıkları  gereksiz-yersiz- acizane-düşkün olarak yaptıklara yorumlara hiçbir şekilde Türk milletinin itibar etmeyeceğini sizlere temin ederiz !