25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

“Danışıklı” Paslaşma mı?

Başbakan, “Genelkurmayla paslaşıyoruz” dedi. Bir devlet adamına yakışmayan, fakat Erdoğan’ın “mâlum” üslubuna yakışan sözler! Ama Genelkurmay’a, Orgeneral İlker Başbuğ’un kişiliğine hiç yakışmaz!

Açık söylemeli; uzun süredir Genelkurmay’ın, Başbuğ’un, devlet anlayışından ve terbiyesinden kaynaklanan ve devam eden “sabrı”, Ordusuna bağlı, Komutanlarına saygılı halkımızda üzüntü ve hayal kırıklığı yaratmakta! Erdoğan’ın bu sözleri, tavzih edilmez, açıkça yalanlanmazsa ve de şimdi, gerçekten, böyle bir durum – “paslaşma” mı var diye düşünülür!

Elbette, asıl olan – gerekli olan, Hükümetin Ordusu ve Genelkurmayı ile tam uyum içinde olmasıdır! Ama bugünün gerçeklerinde ve şartlarında – hele AKP iktidarının mahiyeti ve amaçları bilindikte – böylesine bir “uyum” hayaldir. Zorlamadır…”Uyum” başkadır, ancak “paslaşma” denince, bunun anlamı başkadır ve en azından, yanlış anlaşılmaya müsaittir!

UYUM- paslaşma

Ben böyle bir “uyum” olduğunu sanmıyorum. AKP’nin ve Erdoğan’ın, Ordu hususundaki geçmiş ve güncel, tavır ve niyetlerini bildiğimiz için! Erdoğan son konuşmalarında “paslaşıyoruz” diyor, ama aynı zamanda “aba altından” – özel olarak Balyoz konusunda- TSK’nden hoşnut olmadığı, başka biçim bir ordu istediği de malum! Yalakaların hep yazdıkları gibi “iç tehditlere” bigâne “saray muhafızı” – “gümrük kolcusu”- AB “kriterlerine” uygun bir ordu… Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e yakışan bir Ordu! Özkök de “TSK değişmeli” diyor, yandaş medya manşetlere çıkardılar!

DEĞİŞİM RÜZGÂRLARI

Günün önde gelen söylemleri; TSK değişmeli – “EMASYA “protokolü kaldırılmalı- ”Milli Siyaset Belgesi” Erdoğan ve Gül kriterlerine göre değiştirilmeli!–Velhasıl, “Değişim rüzgârları- “Yalan” rüzgârları… Yel üfürüyor ”değişim” sonunda bildiğimiz güç ve anlamdaki, Ordumuzu “götürecek”… Sıkı durmazsak!

Çok kritik bir noktadayız… Bunun içinde Erdoğan’ın “paslaşma” sözlerinin, doğru olup olmadığı çok önemli…”Paslaşma” her açıdan “etik” bakımından, içerdiği ayrıntılar bakımından çok “uygunsuz” bir tabir; zira akla, hemen, başka futbol deyimleri geliyor: “çalım-kıvırma- danışıklı dövüş”, hatta “şike gibi! Bunların hiçbirini Orduyla bir arada düşünmek mümkün değil!

Dediğim gibi, keşke, arada “uyum” olsa… Ama bu bağlamdaki şartlarda, TSK ile İktidar arasında “uyum”, maalesef, eşyanın tabiatına aykırıdır! Ve asıl sorun, açmaz da budur!

Durum başka ülkelerde başkaymış… Hatta Hükümetlerle Ordular arasında “uyum” dan öte ve fazla, “siyasi iradeye” mutlak itaat varmış. Doğru- ancak, Türkiye tarihi ve güncel şartlarıyla, karşı karşıya olduğu tehditlerle, o ülkeler gibi değil… Keşke olsaydık- keşke, mesela İsveç gibi, bölücülük, terör ve irtica tehlikeleri olmasaydı! Ama öyle mi?

Son tahlilde; Genelkurmayla AKP iktidarı arasında “uyumdan” öte “paslaşma” varsa, bu “maçı” şikeyle, kaybettik demektir… Ama bu, bir “maç değil; TC’nin geleceği, Türk milletinin kaderi söz konusu ve Türk Ordusunun “onuru” söz konusu!

Baykal “paslaşmada kendi kalemize gol atmak var” dedi. Ruhat Mengi kızım, “Şu ‘Paslaşmayı’ , birlikte açıklayın” diyor!

Başbuğ paşam, bağışlasın beni; Erdoğan açıklamaz. Ama siz açıklamalısınız- Çok geçmeden –tortular bırakmadan, açık seçik “böyle bir paslaşama, böyle bir danışıklı dövüş ve şike yoktur” demelisiniz! İşin nezaket tarafı kalmadı, sabırlar taştı! Yoksa “paslaşma” doğruysa, kendi “kalemiz” gol yemiş olacak! ***

Yayın Tarihi : 4 Şubat 2010 Perşembe 00:17:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?