30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Darbe Sebebi; Kıbrıs


“ERGENEKON kapsamında” KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Sevgili Rauf Denktaş’ı da ve onunla birlikte, danışmanı değerli, Profesör Mümtaz Soysal hocayı da, “içeri” alırlarsa, hiç şaşırmayın!

RADIKAL gazetesinde Erdal Güven, eski defterleri karıştırarak, bunun da gerekçesini hazırlamış! 14 Şubat 2004’de, New York’ta, Birleşmiş Milletlerde, sonu “Annan Planı-Referandum” fiyaskosuyla neticelenen müzakereler esnasında, Rauf Denktaş’ın ve Soysal’ın ”askeri müdahale” beklediklerini yazıyor ve konuyu Emekli Oramiral Örnek’in anılarındaki “bilgilere” bağlıyor!

Bir defa, açıklamak gerek: Komutanların Türkiye’nin stratejik çıkarlarına ve de onuruna –TBMM de bu konuda alınan kararlara ters düşen ve de, sonra yanlış olduğu anlaşılan bir karara, AKP İktidarının boyun eğmesinden rahatsız olması doğaldı! Bu gerçekten bir “darbeye” yol açar mıydı? Ama hepimiz, o zaman Denktaş’ın direndiği bir “çözüme” TSK’nin, bir şekilde karşı çıkmasını ummuştuk ve o zamanki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ün pasif kalmasını eleştirmiştik!

“Annan-Referandum” fiyaskosu, aslında demokratik teamüller içinde, AKP İktidarının daha o zaman “devrilmesini” gerektirirdi… Zaten hep öyle olmadı mı: “darbelere” –“müdahalelere” İktidarların hataları sebep olmadı mı?

Bugün de, Anavatan’daki basiretsizliğin –dirayetsizliğin paraleli, Kıbrıs’ta yaşanmakta! KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın “işbirlikçi dirayeti”, sayesinde, Hristofias’la anlaşması sonucu, olası çözüm, neticede KKTC’yi çözecek hatta Annan’ın Planından da fazla!

Talat’la Hrıstofias atasında “Kapsamlı Müzakereler” 1 Eylül’de başlayacakmış: Denktaş endişede “Hapishanede yattığım günlerde bile bu kadar tedirgin olmadım… Bir çıkmaza teslimiyete gidiyoruz” diyor!

Olayın ayrıntılarına girmeyeceğim ama özetle Hristofias - Papadopulos- Klerides’in yerinde aynen duruyor- Rumların iradeleri, amaçları ve siyasetleri hiç değişmedi! Fakat Talat kesinlikle selefi Denktaş’ın çizgisinde direncinde değil! AB ABD biraz daha itseler bağımsızlık palamarlarını çözecek! Ve 1974 de sözde Türk-Rum ortak Kıbrıs Cumhuriyetine dönülecek. O zamanlar “–aynı düzeyde egemenlik paylaşımı masalına razı olacak!” Ondan sonra neler oldu malum!

Hristofias yeni çözümün “anavatanların müdahelesine son vereceğini söyledi. Anlamı; TSK de Kıbrıs’tan çekilecek! Gerçi Talat şimdilik bu sözlere postal, hala pahalı olduğu için, açıkça arka çıkamıyor… Hristofiasın bunu KKTC ile Türkiye’nin arasını açmak için söylediğini iddia ediyor! Ancak Talat’ın da TSK’nin varlığından, hiç hoşnut olmadığı malum.

Evet, Rum tarafı hep aynı yerde: KIBRISI kendi başına, tamamıyla almakta kararlı… AB ve ABD ve İngiltere de buna destek veriyor. Talat çözülmekte!

Kıbrıs’a giden karma bir gazeteci, eski diplomat heyetine Rumlar sormuşlar ; “Siz Kıbrıs’ı bırakın asıl Türkiye’de de neler oluyor”…Yani, demek isterler ki, Türkiye bu durumda iken… Ve ”Kıbrıs”ın darbe sebebi olması ihtimali ortaya atılmışken ve dolayısıyla, şu sırada, askerlerin muhalefeti söz konusu olamayacağı için işimiz kolaylaşır.- asker korkusu olmadığı için Talat teslim olur!

Kısacası Ergenekon Kapsamında Türkiye’nin hayati çıkarları da TSK ile birlikte, yok edilmek üzere… Bu AB ABD ve diğer “çevreler” muhakkak, Güneydoğu ve Ermeni meselesinde de düşünüyorlardı!

Başsavcının Ergenekon İddianamesi 2500 kusur sayfa imiş! 500’den fazla kişinin yargılandığı Yassıada Mahkemelerinde kaç davanın iddianameleri, bunun çeyreği kadar bile değildi… Hem o zaman bilgisayar da yoktu. Şimdi en güçlü bilgisayar bile, bu “davanın ” içinden çıkamaz. Yargılanmanın nasıl yapılacağını da merak ediyorum! Toplum olarak ruh sağlığımız tehlikede…

Bu durumda acaba Davanın sonuçlanması önemli değil, maksat Kapatma Davası esnasında, gözdağı mı verilmek isteniyor, diye düşünüyorum!

İddialar boş çıkınca, acaba yüzden fazla tutuklunun, hayatlarından bir yılının ve çektiklerinin ceremesini kim, nasıl ödeyecek? Mahkemenin , “suç delilleri Ümraniye el bombalarının imha edilmesi ve –sanıkların toplanması” kararına da ne demeli!

Yani “sanıkların idamına-sonra da tanıkların dinlemelerine” gibisinden kara mizah bir “karar”.

Nazlı Ilıcak sonra da, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, operasyonlara “barsak boşaltması” demişler... O “boşalanlar” sonra da kimlerin başlarından aşağıya boşalacak? Bekleyelim göreceğiz!” *****

Yayın Tarihi : 5 Temmuz 2008 Cumartesi 00:06:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
S.A IP: 88.231.92.xxx Tarih : 6.07.2008 00:04:13

damat ferit paşanın torunları sahip olduğumuz ilk ve son cumhuriyetimizi yıkamayacaklardır.


kadir bilir IP: 88.251.29.xxx Tarih : 5.07.2008 01:19:51

eline ağzına sağlik hocam aynen katılıyorum ama bu oyunlar geri tepecek ve biz yine ayak ta olacağız.hemde şimdikin den daha fazla.


S.A IP: 88.231.92.xxx Tarih : 6.07.2008 00:17:30

sevr antlaşmasını imzalayanların yerini bu gün bu kişiler yer almıştır ki Türkiye'yi AB'ye ve ABD'ye teslim çabası içindedirler.