26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

“Demir Kırat” Şaha Kalkacak!

Evet; dünkü yazımda söylediğim gibi:”Tabii ki Cindoruk”… Demokrat Parti Büyük Kurultayı çekişmeli oldu, ama şükürler olsun ki Hüsamettin Cindoruk, 1950 DP geleneğinden gelen, Demokrat Partinin Genel Başkanı seçildi… Aksi olsaydı: “Meçhul şöhretler”, Süleyman Soylu veya Mehmet Ali Bayar seçilselerdi DP tabela partisi olurdu.

Süleyman Soylu: “Ya Darbeciler, ya Demokratlar” demiş… Gerici medya da, bu sözlere sarılıyor; utanmadan, demokratik görüşleri, Yassıada’da sanıkları savunurken, hem de sonraki siyasi hayatında belli olan Cindoruk’u “darbeci” olarak gösteriyorlar! Artık sona ermesi gereken bir kan davasını sürdürüyorlar! Gerici medya ve yalakalar Cindoruk’a büyük bir hışımla karşı çıktılar; Sadece bu, Cindoruk’un seçilmiş olmasının önemini gösteriyor; AKP’ye karşı cepheye güçlü bir lider katıldı!

MERKEZ SAĞIN ÇÖKÜŞÜ

2007 seçimlerinin önemli sonuçlarından biri merkez sağın çökmüş olmasıdır. Bu kesimdeki oylar, büyük ölçüde AKP’ye ve az bir kısmı da MHP’ye gitmişti. Neticede, AKP 2002’de olduğu gibi, gene tek başına “Merkez –sağ” olmuştu. Sonrası mâlum!

Baykal ve Bahçeli, bu tehlikeyle mücadeleye ne kadar caba gösterirlerse göstersinler, bu muhalefet yetmiyor… Sağlı-sollu, Orta Merkezde, güçlü bir ittifak-cephe gerekiyor. İşte Hüsamettin Cindoruk’un DP Genel Başkanı seçilmesi bunun için gerekli… Parantez arasında: Süleyman Soylu Cindoruk’u ”CHP ile kol kola" olmakla suçlamış; vizyonunun, ne kadar mahdut olduğu, bundan belli!

MERKEZİN DİRİLİŞİ

Hemen söyleyeyim; bundan sonra, Baykal, Bahçeli, Cindoruk (CHP-MHP-DP); umarım onlar aralarında, şimdiden bir rekabete kalkarlarsa bundan AKP yararlanır...

Cindoruk, yeniden, siyasete atılmakla, özveri gösterdi. Şöhrete ihtiyacı yok- adı, hiçbir, yolsuzluğa bulaşmamış. Ama içerden ve dışardan muhalifleri ona, pespaye dedikodularla saldırdılar… Ve acıdır; merhum Adnan Menderes’in oğlu, eski Refah Milletvekili ve şimdi AKP yandaşı Aydın Menderes de bu saldırılara katıldı. Bunun için de AKP’li Cumhurbaşkanı Gül tarafından “öpüldü”! Herhalde rahmetli babası Adnan Menderes’in kemikleri sızlamıştır!

Adnan Bey de, maalesef, “oy” uğruna gericilere ve hatta “bölücülere” tavizler vermişti ama son tahlilde, gönlü oralarda değildi.

Hatırlardadır:22 Temmuz 2007 seçimi öncesi DP kökenli DYP ile ANAP’ın birleştirilmesi, tabir caizse,”fiyaskoyla” sonuçlanmış, AKP’nin işine yaramıştı. Cindoruk, yarım kalmış olan bu girişimi en geç bir yıl içinde tamamlayacağını ve merkez sağı toparlayacağını söylüyor… Diğer adaylar, ne Süleyman Soylu’nun, ne de, Mehmet Ali Bayar’ın, bunu yapmak için ne gönülleri var, ne de güçleri, yetenekleri!

BUNDAN SONRA

“İÇ POLİTİKA” bundan sonra -AKP etrafında ve içindeki bulutlar karardıkça ve dış tehditler bastırdıkça hararetlenecek – şimşeklenecek.

Cindoruk’un her şeyden önce, sorunlara vakıf, uzman ve Parti tabanını birleştirecek yetenekli bir ekip kurması lazım…

Umuyorum: “Demirkırat” yeniden şaha kalkıyor. Ben olsam, klasik olmuş, halk arasında yerleşmiş “Demirkırat” amblemini “şaha kalkmış” bir “kırat” olarak canlandırırdım!***
 

Yayın Tarihi : 18 Mayıs 2009 Pazartesi 10:59:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Türkcan Gerçek Saylav IP: 88.231.91.xxx Tarih : 18.05.2009 19:56:52

Mevcut partinin ideolojisinin, sunî ırksal ayırımcılıklar yaparak,  önce ülkeyi bölmesonra da, bu bölünmüşlüğü "islâmiyet birliği" içinde kurmak olduğuanlaşılmaktadır. "SEN KİMİN KÖYÜNÜ KİME SATIYORSUN ?!"Gafiller !.., kendi çukurunuzu kazdığınızın farkında olamayacak kadar, gaflet  vedelâlet içine bürünmüşsünüz..Bizler, Cumhuriyetin kurulduğu andan itibaren, şivesi-kökeni-dini ile,82 yıldır bu ülkenin bütünlüğü ve birliği içinde yaşam sürenleriz; kürtü, lazı,boşnakı, arnavutu, çerkezi, çerkeşi vb.. ile birlik ve kardeşlik içinde,T.C Devleti'nde yaşam sürenleriz.TÜRKİYE DEVLETİNİ ve ATATÜRKÇÜ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ DEĞİŞTİRME HAKKINIZ YOKTUR.Benim de inancım var ve Tanrıya inanıyorum ama, bu inancımı, malûm siyasetçiler gibi oy avcılığı; malûm tüccarlar gibi masumları kandırarak para avcılığı uğruna göstermelik ortaya koymuyorum, inancımı vicdanımda taşıyorum. Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun'a ayak basarken bir düşüncesi de , " Anadolu'da, İngilizlerin ve Yunanlıların inşa edecekleri kiliselerde çan seslerini' önlemekti.(Açıklama: İslâmiyet birliğinin anlamı; Türkiye'de lâikliği ve Atatürk ilkelerini yoketmek, Türkiye Cumhuriyeti'ni değiştirmek suretiyle, ırk ve dil mevhumunu ortadan kaldırmak)