18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

“Demokraasi” ve “Otokrasi”

Bugün aslında, önceki gün TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda yeni eğitim düzeni tartışılırken yaşananları yazacaktım. Bu olay siyasi tarihimize “zorbalığın” parlamenter demokrasiyi yıktığı gün, bir leke, bir kara gün olarak geçecektir.

***

Önceki gün eğitimde 4+4+4 düzeni Milli Eğitim Komisyonu’nda tartışılacakken, AKP’li vekillerin muhalefet vekillerine oturacak yer bırakmamaları ve kürsünün önüne barikat kurarak, konuşmalarına engel olmaları, muhalefetin sesini kısmak hususundaki yeni düzenlemeleri, konunun üzerine tüy dikmiş, Erdoğan ve iktidarının demokrasi anlayışı, kameralar tarafından tarihi bir gün olarak kayıtlara geçmiştir.

Bu, zorbalıktır ve bu rejimin adına da demokrasi denmez... En kibarcası “otokrasi” denir...

***

Fakat sabah gazetede gördüğüm bir haberle tüylerim diken diken oldu. Bir vakfın yaptığı kamuoyu araştırmasına göre Başbakan Erdoğan, bugün gençlerin en çok hayranlık duyduğu isim olarak en önde geliyor. Erdoğan yüzde 21.6, daha sonra Atatürk yüzde 4.1 ile geriden geliyor.

Oldum olası böyle araştırmalara pek inanmam. Araştırmayı yapanlara, yaptıranlara ve yöntemlerine göre netice değişir ama gene de şüyuu vukuundan beter...

Eğer bugün Türkiye’de de Atatürk tartışılmaktan öte Erdoğan ile hatta dünyada başka liderlerle kıyaslanabiliyorsa, eyvah ki eyvah!.. Demek Türk halkı bu kadar idraksiz ve kadirbilmez...

Daha da kötüsü Erdoğan eğer buna inanmışsa; vay halimize!.. Yakında göreceklerimiz var...

Son Meclis olayı gösterdi ki AKP iktidarında demokrasi değil “otokrasi” var.

Otokrasi bir yönetim şeklidir. Yönetici, bütün siyasi yetkileri tek başına elinde bulundurur. Otokrat (buyurgan) rejimlerin temel özelliği, yönetimlerin halk adına karar vermesi, kendi düşüncelerini halkın isteği saymasıdır. Bugünkü durum bu değil mi? Son anketten sonra Erdoğan’ı artık bağlasanız tutamazsınız... Yeni Anayasa ile padişahlığını ilan edebilir. Ne kaldı ki?

En ileri demokrasilerin parlamentolarında kavgalar ve yumruklaşmalar olmuştur. Bizde de Birinci Meclis’ten beri böyle arbedeler olmuştur.

Fakat bugünkü şartlarda durum başkadır. Son seçimle de oyların % 50’sini alan partinin, parlamentoda ezici bir çoğunluğu var. Kendi itiraflarıyla “menzili maksuduna” varınca terk edilecek tramvay dolusu demokrasiyle iktidara gelen bir parti var. Ve bu iktidar en netameli konularda istediği gibi kanun çıkarıyor. Son seçimlerde bu gücü elde etmiştir. Ama son tahlilde bu güç suiistimal ediliyor.
Mutlak iktidar “mutlak ifsat” ediyor. Aslında bu gücü başka erklerin, öncelikle yargının denetlemesi ve kontrol etmesi gerekiyor. Ama nerede? Bu hükümetin tarzına gerçek demokrasi, halk idaresi denebilir mi?

***

Açıkçası bugün “otokrasi”, kaba kuvvet var. Erdoğan da “otokrat” ... Şimdi gençler ve halk indinde Erdoğan, Atatürk’ten de ileride müstakbel padişah!.. Ama gene sen “mağrur olma” son tahlilde senden büyük Mustafa Kemal var. Türk milleti bu kadar unutkan ve vefasız olamaz...
 

Yayın Tarihi : 14 Mart 2012 Çarşamba 10:44:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 78.162.178.xxx Tarih : 15.03.2012 00:42:43

"Bu olay siyasi tarihimize “zorbalığın” parlamenter demokrasiyi yıktığı gün, bir leke, bir kara gün olarak geçecektir." Çok iddialı laflar bunlar. Parlamentonun itibarı geçmişte en az beş kere askerler tarafından yıkılmıştı. Ha bir de, rahmetli Orhan Doğan'ı polis parlementodan alıp araca bindirdi ya, polisin halkın seçtiği vekili ensesinden tutup araca bindirdiği ve halkın belleğine kazılan bir kare vardıya, işte "zorbalığın parlamenter demokrasiyi yıktığı gün" o gündü. Üstelik bu olay olurken, yani bir parlamenter polis aracına bindirilirken, diğer vekiller hiç bir şey olmamış gibi içeride oturuyorlardı. Gelelim sizin AKP eleştirilerinize. Bu eleştiriler o kadar farklı yerden bastırmaya çalışıyor ki, açıkçası AKP'nin elini kuvvetlendirmekten başka bir işe yaramıyor.Saygılarımla.K. Mükremin BARUT