KKTC Cumhurbaşkanı sayın ve sevgili Rauf Denktaş , hepsizin bildiği bir hakikati teyit etti; AKP İktidarı ile, Başbakan Recep Tayyip Erdoğanla Dışişleri Balanı Abdullah Gülle ve onların Kıbrıs Politikaları ıle ,daha başından beri, ters düşmüştür. Şimdi de , kendi ifadeleriyle ; Türkiye hükümeti ile ters düşmeye devam edemeyeceği,
bu görevde oturup Türkiye Devletinin söylediğinin akslını yapmak bana düşmez! diyerek Cumhurbaşkanlığına , yeniden aday olmuyor. . Bu Rauf Denktaşın hiç inhiraf etmeyen çizgisine yakışan onurlu bir davranıştır. Ama Rauf Denktaş Türkiye nın ve Kıbrıs Türklerinin çıkarları için mücadeleye devam edecektir.
İlerde ,son zamanların ve özellikle Kıbrısın tarihi yazılınca Denktaş bu tarihte, muhakkak esatiri bir kahraman olarak yerini alacaktır. Erdoğan ve Gülün ise yerleri de şu günlerde Kıbrıs konusunda AB karşısındaki tutumlarıma belli olacak . Denktaşı çözümsüzlükle suçlayanlar için çözüm ün baskılar karşısında ve mevhum AB hayali uğruna çözülmek olacağı Kıbrıs Rum yönetimini tanımak hülle ve manevralarından anlaşılıyor.
AKP iktidarının TBMM kararlarına ve Çankaya Zirvesinde alınan karara ragmen Kıbrıs Türklüğü ve Türkiye nın güvenliği için felaket sinyalleri çalan Annan Planı sürecini kabul ettirmek için, New Yorkta bulunan Denktaş üzerinde yaptığı baskılar üzerine Denktaş, bağrına taş basmış, bütün bilgi ve sağduyusunun aksine müzakerelere katılmayı TC Devletiyle ters düşmemek için kabul etmişti. Fakat AKP Hükümetinin referandumda bu plana EVET dedirtmek için yabancılarla birlikte sarf ettiği cabalar sonunda Kuzeyde çıkan EVET neticesinden sonra Denktaşın bu hükümetle uyum içinde devam etmesi mümkün olamazdı. Zira AKP nın aklı hale,şu veya bu şekilde ,Annan planında..
AKP İktidarı eğer Mehmet Ali Talat KKTC Cumhurbaşkanı seçilecek olursa,onda layıklarını bulurlar.
AKP Hükümetinin politikası sonunca çözüm oldu mu? Kesinlikle hayır.; kördüğümü oldu ve Avrupalılar,Amerikalılar vaatlerini yerine getirmediler
Getiremezlerdi çünkü onların Rumlarla ve Yunanistanla ortak maksatları KKTC yi ortadan kaldırmak ve Kıbrıs Türklerini otel komisi derecesine düşürmek! 1974 Müdahalesinin m rövanşını alıyorlar ve maalesef AKP Hükümetini de kullanıyorlar: Sadece bu bile Denktaşın ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
Bu netice ortada iken Denktaşı, Başbakanın ve Dışişleri Bakanının yaptığı gibi çözümsüzlükle suçlamak ve belden aşağı vuruşlarla Torunun pasaportunu ima ederek vurmaya çalışmak da en aşağı alı deyimle ayıp oluyor.
Eger başından beri Denktaşın onurlu mücadelesi olmasa idi ,1974de Kıbrıs Türklerinin bağımsızlığını, ikinci sınıf vatandaşlar olmaların önleyen müdahale AKPnin tutumu yüzünden harcanacaktı
Ve hala da bu tehlike yaklaşmakta
Tarih o zaman son sözü söyleyecek. Ama bu gün 2005 Martının son günlerinde, tarihin ve Türk milletinin büyük çoğunluğunun hükmi ortadadır; Rauf Denktaş zamım zama arkasından hançerlenmesine ragmen, esatiri b Türk kahramanıdır ve her güttüğü yerde dim dik yürümektedir. Ötekiler için ise tarihin ve milletin mülahazat hanesi kocaman bir açıktır. Çünkü AB hayali uğruna verdikleri ödünlerin faturaları Türkiyeye- sonra çıkacaktır hatta şimdiden çıkmaktadır.
BAYRAK TEPKİSİ
Gafil, mi diyeyim, entet Liboşlar mı diyeyim veya içinden geldiği gibi hainler mi diyeyim ,- bır takın yazarların Türk bayrağının ,yerlerde sürüklenmesi ı ve yakılması karşısındaki, yorumları (tepki diyemiyorum) büyütmemeli den çocuk işi ne ve daha acısı nerdeyse canım alt tarafı bir bayrak a kadar gidiyor. Cengiz Çandar da Türk bayrağının Anayasanın değiştirilmez hükümlerinden olmasının ,hukuka aykırı olduğunu söyleyerek adeta Anayasanın bu ve diğer değiştirilemez hükümlerinin değiştirilebileceğinin kapısını aralıyor
Fakat, bu adamların bu konuda hedefleri milliyetçilerin kışkırtıcılığı
Tabii, TSK milliyetçilik olmasa vatanı da bayrağını da- AB hayali uğruna kolaylıkla feda ederlerdi. Ne diyeyim; başlarına milliyetçilik taşı düşsün!
Yayın Tarihi :
24 Mart 2005 Perşembe 11:56:40
Yorumlarınız
Sadece bir vatandaş IP: 195.174.211.xxx Tarih : 3.04.2005 15:10:01
Sayın denktaş'ın Kıbrıs için verdiği onurlu mücadeleyi takdir etmemek mümkün değil. Geçmiş hükümetlerin olduğuğu kadar, şimdiki hükümetinde yanlışları olmuştur. Bu yanlışlık haklı veya haksız gerekçelerle diğer Dünya devletlerinin Türk'leri yanlızlığa itmesinden kaynaklanmıştır. Ulu önder Kemal Atatürk'ün göstermiş olduğu çizgide yürüyememiz çok üzücüdür. Dünya'nın insan hakları konusunda dersini Türkiyeden alması gerekirken, gösterilen çizgiden sapmamız nedeniyle, insan haklarının ne anlama geldiğini avrupadan öğreniyoruz. Hiç kimse kusura bakmasın. Ulusal birliğimizi bozanları dışarda aramasınlar. Tanrının hiç bir millete nasip etmediği önderi bize armağan etmesine rağmen, bu fırsat kullanılamamıştır. Hangi avrupa ülkesini alırsanız alın, kendi vatandaşlığına geçen her ulustaki insanın insani tüm haklarını vermiştir. Biz ise kendi içimizde bir bütünken yapılan yanlış uygulamalarla, yazılan yorumlarla bölünmeye sürüklendik. Hala da yanlışa devam ediyoruz. Birlikten, bütünlükten bahsederken, bölücülük yaptığımızı nedense kabullenemiyoruz. Sayın Denktaş'a gelince. Cumhurbaşkanlığını yazıdaki gerekçelerle bıraktığına kimseyi inandıramazsınız. İnanıyoruz deyenlerin bile buna inanmadıklarını düşünüyorum. Sayın Denktaş nerede hata yaptığını anladığını ve telafisi mümkün olmayan bir sürece girildiği için cumhurbaşkanlığını bıraktığını düşünüyorum. Çünkü madem bir hedefiniz var. Bu sonuna kadar devam etmeli. Halk sizi alaşağı etse bile. Yani cumhurbaşkanlığına aday olmalıdır. Çünkü Denktaş'ın mücadelesi asıl şimdi başlıyor.