20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Durum Vaziyeti

Atatürk’ün 66. Ölüm Yıldönümünde “Durum Vaziyeti”: Türk Milleti, TÜRKİYE , 1919’dan beri,içerden ve dışardan, en büyük tehditler altında… “Laik, Üniter ,Türkiye Cumhuriyeti Milli Devleti”, amaçlarını yabancıların amaçlarıyla açıkça “tevhit” etmiş - “birleştirmiş”, bir iktidar tarafından, AB’den üyelik almak için değil ,ucu açık, yani sonu “meçhul”, bir müzakere tarihi alabilmek için, uyum uyum, gıdım gıdım , “harcanmakta”… Ve 1919’daki ,işbirlikçi Mütareke Basınına rahmet okutan ,kişisel ve holdinglerinin çıkarlarını , borsaları, milli çıkarlardan üstün tutan bir medya var….Bu medya gittikçe tek bir “tekelde” toplanıyor.. Solcu,sağcı “Kuvvay-ı Milliyeci” yazarlar iktidarın baskısıyla,köşelerinden atılıyor, susturuluyorlar. Mücadeleyi cesaretle sürdüren bir,iki medya kalesi , internet kalesi ve birkaç dürüst cesur gazeteci kaldı! !
“Muhalefet de güçsüz ve etkisiz…Öncelikle soruyorum; MHP ve lideri bu sırada neredeler? O cepheden, tek Muhsin Yazıcıoğlu’nun sesi çıkıyor!
Allah’ın bildiğini kullardan niçin saklayım; bu “durum vaziyetinde” ben önce Allah’tan ,sonra Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den ve ,”kurum olarak”, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden başka kimseye, hiçbir şeye güvenemiyorum …Bir de Türkiye’nin her yerinden n ,gittikçe artarak yükselen “Biz de varız” seslerine!
YA TSK?
TSK derken, “Kurum” olarak dedim…! Ben,her şeye rağmen , TSK’nin , “kurum” olarak, TC’nin muhafaza ve müdafaasında, en güvenilecek güç, son kale olduğuna inanıyorum.
Genelkurmay Başkanımızın bazı sözlerinde, Ordumuzun ve milli birliğimizin ,sağlam kumaşından, her nasılsa sarkmış bir iplik bulan bütün liboşlar, ,ışığı gören tahta kurular gibi kovuklarından çıkıyor, mal bulmuş mağribiler gibi o ipliğe sarılıyor, , çekiştirip duruyorlar.Ama biliyorum ki, O kumaş sağlamdır, kolay çözülmez! !
TÜRKLÜK TÜRKİYELILIK
Siz bu vatanda kaynaşmış olan Türklerin “Türk” olduklarının bir gün, liboşlar tarafından, böylesine ,tartışılabileceğini bile tasavvur edebilir miydiniz? . Başbakan, Başbakanlığın çatısı altına kurulan, Danışma Kurulu ve raporu konusuna nihayet konuşmuş. Özür dilerim; özrü kabahatten daha büyük…Bunca gün bu açıklamayı yapmak için O ve Dışişleri Bakanı neden bu kadar beklediler de ,ancak şimdi tepkileri görünce raporu ve olayı tevil etmeye kalkışıyorlar? .
Zırva tevil götürmez; aslında sorulması gereken şu; “Bu ülkenin “Türkiye” üzerinde yaşayan – “yurttaşların”, “ Türk” olduklarını,şu bağlamda , neden ve nasıl tartışıyoruz?..Lozan’ı ’ inkar edip, tarihimizin en büyük utancı olan Sevr’e, nasıl “paranoya” diyebiliyorlar?
SEVR GERÇEĞİ
Sevr, gafil ve hain bir iktidarın, bütün n Tarih boyunca Türklerden korkan yabancıların, Türkiye’yi ve Türklüğü parçalamak planlarının inkar edilemeyecek belgesi idi…Mustafa Kemal ve Arkadaşlarının milli mücadeleyle, kadük oldu, ama yabancılar tarafından asla rafa kaldırılmadı..
1919 tarihli bir İngiliz istihbarat raporunda,Orta Asya ve Kafkaslardaki bütün Türk boyları, toplulukları ve kavimleri , sayıldıktan sonra, “Türkler şimdi yenik düştüler, ama bu Türkler bir gün birleşirlerse ,bizi duman ederler” neticesine varılıyordu…Bunun için de , Türklük üzerinde oynanan “Büyük Oyun” muhtelif şekillerde – özellikle Kürt İsyanları ve Ermeni iddialarıyla devam ettirildi. Şimdi “Türk Korkusunun” boyutu da başka; artan genç Türk nüfusunun, Avrupa’da egemen olmasından korkuyorlar…biz de kendi ayak seslerimizden korkuyoruz!
AB’ nin, gerçekten yararlarımıza reform olabilecek , bazı kriterleri bir paravana ; bu paravananın arkasında, Türkiye’yi ve Türk Devletini yıkmayı amaçlayan dayatmalar var. 17 Aralık’ta İktidarın sevinçle beklediği Müzakere Tarihi verilirse , on küsur yıllık “Müzakere sürüngenliğinde”, daha şiddet ve kuvvetle, iktidara dayatılacak…Eğer bir Tarih alınırsa ,,bu süreç ülkemiz için en ağır bir dönem olacak , AKP iktidarının da , boynu kıldan ince olacak. Ama, on yılda kim öle kim, kala; “onlardan sonra “tufan”! . Bu sürüngenliğin tahribatını temizlemek, bu millete ve daha sonraki onurlu hükümetlere düşecek – tabii, –eğer bir TC kalmışsa!
Başbakan Erdoğan 17 Aralıkta bir Müzakere tarihi verileceğini umuyor ama emin de değil. Verilse de ne olacak? . Erdoğan , belki bunu zafer ilan edecek, ama, aslında, en az l0 yıllık, sonu ,ucu meçhul bır sürüngenlik dönemi başlayacak.
Ya verilmezse ? Erdoğan “ O zaman” diyor,”Biz de Kopenhag Kriterlerinden vazgeçer yolumuza, “Ankara Kriterleriyle” devam ederiz” Ancak, o zaman sorarlar; Sayın Erdoğan, siz engin vizyonunuzla , bu ihtimali neden daha başından sezmediniz de , başımıza AB sopaları vurulmadan ,Verhaugenlerin ağız kokularını dinlemeden, “Ankara Kriterleriyle”, daha doğrusu Atatürk kriterleriyle, Türkiye’nin kendisi için gerekli olan kendi değerlerimize uygun reformları ,yapmaya ,ve bu arada Türkiye’nin geleceğini Avrupa’da değil , Türk dünyasında aramaya yönelmediniz? Celallenmek için otuz dokuz haramiden sopa yememiz mi gerekiyor?
Yayın Tarihi : 8 Kasım 2004 Pazartesi 16:44:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?