20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Düşmanların Yapamadığını...


“Ergenekon Kapsamı” yeni tutuklama “dalgalarıyla” trajediden, komediye ölümlere kadar, zıvanadan çıktı, karabasan oldu.”Sanki-sanal- değil, gerçek bir “korku İmparatorluğunda” yaşar gibiyiz… Abdülhamit döneminde, “hafiyeler” kol gezer, jurnal ederlermiş…”Yıldız” dedi- saraydan söz etti…”burun” dedi, Padişahı, kast etti diye… Şimdi de, istibdat devrinin, post- modern versiyonunu yaşamaktayız –hatta çok daha fazlasını ve tehlikelisini! Dalgalar, bir gün, muhakkak, adaletin-hukuk'un ve gerçeklerin duvarına toslayacak, ama o zamana kadar, kaç aile perişan olacak, kaç masum insanın hayatı alt üst olacak – kaç can daha, yanacak, “gidecek”? Herhalde, bir ilahi adalet vardır, ama keşke biran evvel, bu dünyada, tecelli etse de, bu “kapsamın” asıl sorumlularının kimler olduğu, bilinse ve teşhir edilseler!

GAZİLER-ŞEHİTLER

Günlerdir, bu sonu gelmez, dipsiz, gayya kuyusu, “kapsamında”, Cezaevlerinde yatan Türk Ordusunun, “aksi hiçbir şüpheye mahal kalmadan” masum olan şerefli mensuplarının bu hallere düşürülmeleri, bağrımıza hançer gibi batarken, – Orgeneral Şener Eruygur, yüksek tansiyon yüzünden ceza evi merdivenlerinde, düştü komaya girdi ve nihayet sağ tarafı felç oldu! Orgeneral Hurşit Tolon da anlaşılan ağır hasta… Bütün bunlar olmasaydı, normal hayatlarını ve Atatürkçülük mücadelelerini, kanunular dairesinde, sürdüreceklerdi… Ama bazıları asıl bunu istemediler!

Onları asıl yaralayan hastalıkları değil, muvazzaf iken, emirleri altında, hizmet eden askerler ve jandarmalar tarafından yaka paça muamele görmeleri. Şener Eruygur Paşa, koma halindeyken, sanki kaçacakmış gibi etrafını saran Jandarmalar muhakkak, eski Komutanlarını, böyle “muhafaza etmek” durumunda kaldıkları için, acı çekmektedirler! Yaraya bastırılan “tuz” da en garibi ve acısı; “Eruygur Paşa”ya “yurt dışına çıkma yasağı” konmuş… Bu, eğer ”kara mizah” olmasaydı, insan soruyor: “Bu ne kin, bu ne duyarsızlık” diye!

BAŞARDINIZ!

Tolon Paşa da, anlaşılan ağır hasta… Tahliye talebi, muhtemelen ret edilecek. Eruygur Paşa, maazallah, belki, ölümün eşiğinde!
Ben, hepimizi, candan kutlarım –başardınız, el ve ağız birliğiyle, yabancı düşmanların yapamadığını yapıyorsunuz… Ülkeleri uğruna, savaşta, Güneydoğu’da, seve seve şehit düşebilecek, şerefli Orgenerali, bir Cezaevinin merdivenlerinde “gazi” ettiniz - e, sonunda, “şehit ”de edeceksiniz!” Kınalar yakabilirsiniz!”

DİLİ MÜLLEVES!

“Kapsam” öylesine, bir çingene bohçasına döndü ki, herkes içine bir şeyler atıyor – ya tutarsa, diye!  Abdurrahman Dilipak adlı bir ”ne- şerif” var; Uygarlığa ve Devrimlere meydan okumak için, kravat takmaz… Takkesi eksik!

Onun hakkında en doğrusunu, ben, Kanal 7 Televizyonunda “İskele-Sancak” programında söylemiştim… Ahmet Hakan hatırlayacaktır; rahmetli Babamın adını ağzına alıp, İstiklal Mahkemelerini ima edince, “O Mahkeme gene az yapmış… Sizin gibi tohumları bırakmış” demiştim… Şimdi etrafıma bakıyorum da, “Ne kadar da doğru söylemişim“!

İşte, şimdi bu ,”dili” ve nasiyesi “pak” olmayan, mülleves adam , “Ergenekon sanığı emekli paşa Şener Eruygur, Ergenekoncular tarafından hastanelik edildi!” diyor! Dili pak’ın iddiasına göre, Eruygur, çok şey bildiği için ortadan kaldırılmak istenmiş. Böylelikle Eruygur’un ölümünün ardından pek çok suç onun üzerine yıkılacak ve dosya kapatılacakmış... Dilipak'a göre,”Eruygur belki de öldü. Eruygur'u öldürenler cenaze törenini de düzenleyecek. Katiller laik oldukları için arkasından Fatiha bile okumayacaklar! —Yok, canım oraya bir başkasını getirmişlerdir, bu arada Eruygur pırrr. Sen sağ ben selamet. Yarın öldü diye öteki adamı gömerler, bu iş biter!” Görüyor musunuz alçaklığı?

Bu, “engerek dilli” adam Tolon Paşa’nın rahatsızlığının, uydurma olduğunu, adeta bir hekim edasıyla, yazıyor!

Bu kadar da alçaklık – daha doğrusu, “çukurluk” olur mu, diyeceksiniz; ama oluyor; gün uğursuzların!

Geçen gün yazdım: hiçbir şeye yanmıyorum bu heriflerin insan kılığındaki “farelerin” bu söylediklerine, yazdıklarına, kızdığım yandığım kadar! Ama ortam, engerek yılanlarının dillerini sokmalarına, müsait! At çingene bohçasına! “Denizler, dalgalar, durulmaz, dalgalanmadan” deyip bekleyecek miyiz?***

Yayın Tarihi : 26 Eylül 2008 Cuma 00:11:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 88.244.15.xxx Tarih : 26.09.2008 21:06:49

Sayın Kılıç,en derin saygılarımı sunarım.Bahsettiğiniz kişi gibilerin fikir babaları da zamanında İngiliz muhipleri'nin en ateşli üyeleri olarak bilinirdi.Kurtuluşun Ulusal iradede değil Halife-Padişahın emirleri doğrultusunda İngilizlere kul köle olmakla sağlanabileceği şeklinde idi.Yerden göğe kadar hakkınız var ki istiklal mahkemeleri bunlara az bile yapmış.Sağlıklı uzun ömürler dilerim saygılarımla.