17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Egemenlik Kayıtsız Şartsız AB'nindir

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ankara’da- 16 Eylül’de , “Biz Türküz, kendi kararlarımızı kendimiz veririz , yabancıları ( AB’yi) iç işlerimize karıştırmayız” diye celallenmesi üzerine, “AKP’nin hızlı AB treni” yoldan çıkmak üzereyken, gene aynı Başbakan , bir hafta sonra, 23 Eylülde Brüksel de AB Komiseri Verhaugen ve AB Komisyonu Başkanı Prodı ile görüştükten sonra “Biz Avrupalıyız- AB’nin kararlarına harfiyen uyarız! “ dedi ve “tren”,sonraki viraja kadar, raya oturtuldu ve Verhaugen cenaplarına göre, AB yolunda artık ön koşul ve güya engel kalmadı…6 Ekim’de İlerleme Raporu “ temiz” çıkacak, sonra da Komisyon ,17 Aralık’ta bir şekilde müzakere tarihi verecek. Bu “şeklin” ne olacağı malum değil, ama muhakkak olan şu; iktidar ve yalakaları ,müzakere tarihi verilmesini büyük başarıları ilan etseler bile bu,aslında çok tehlikeli tuzaklarla dolu on, on beş yıllık bir sürüngenliğin n başlangıcıdır.

EGEMENLİK


Muhakkak olan diğer husus da, HÜRRİYET gazetesinde Sedat Ergin’in yazdığı gibi,” AB,yarattığı baskıyla AKP hükümetinin gücünü, iktidar alanını,ciddi şekilde sınırlandırmıştır”…..Bundan böyle TBMM Başkanlık Kürsüsüsün üzerinde “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözleri orada bir süs veya acı hatıra veya ,anlayanlara , bir hatırlatma olarak kalacaktır.Çünkü Erdoğan’ın son Brüksel “başarısı ve devlet adamlığı “sayesinde,,AB‘nin Türk iç siyaseti (bağımsızlığı) üzerindeki “nazım rolü” ortaya çıkmıştır. Ergin şöyle diyor_;”Artık Türkiye’de egemenliğin en önemli paylaşıcısı -hatta yönlendiricisi olduğunu kabul etmek gerekir.EGEMENLİĞİN SINIRLARI ARTIK BRÜKSELDEN GEÇİYOR.” Mehmet Ali Birand açıkça “AB iç işlerimize daha fazla karışacaktır” müjdesini veriyor… Mesele bu acı durumu , evrensellik uğruna hiç direnmeden kabul edip etmeyeceğimiz? Öyleyse bağımsızlığımız uğruna bunca mücadeleyim neden yaptık? .


Bunalımın RTE tarafından ateşlendiği 16 Eylül’den, 23 Eylül’deki Brüksel “müjdesine” kadar ve bundan sonra siyaset arenasında ve medyamızda yaşananlar ve söylenenler , yakın tarihimizin, belki Mütareke döneminde , İstanbul’da yapılanlar ve yazılanlara taş çıkaracak, gaflet,ihanet ve ibret belgeleri olarak arşivlere geçecektir.


Önce borsaları yerin dibine geçirdiği için, adeta yerin dibine sokulan Erdoğan ’ın, Brüksel’de çark edip teslim olması üzerine “ Büyük Zaferinden” dolayı “Büyük Devlet adamı” ilan edildi. , Türkiye’ye milyarlara mal olan bu taktiğinin veya takiyyesinin arkasında keramet veya hikmeti devlet olduğu , misli görülmemiş bir vıcık- vıcık yalakalıkla yazılmakta , söylenmekte!
Yalakaların hiç değinmedikleri gerçek şudur ki, bir Müzakere tarihi verilirse ,”hızlı trenin” yolunda tehlikeli dönemeçler, raylarda traverslerde mekanik bozukluklar var.. Ne var ki , neticede devrilecek olan sadece AKP iktidarı değil , TC Devletidir!. .


Tehlikelerin başında, Güneydoğu var; , Kürtçe’nin resmi dil kabul edilmesinden , kültürel , sonra da siyasi, özerkliğe kadar, ve APO’nun da serbest bırakılmasını içerecek talepler var! Bölücüler AB’ne neden bu kadar tehalükle sarılmışlardır? Avrupalılar Güneydoğu’ya neden bu kadar ahlaksızca ilgi gösteriyorlar? Çünkü Kürdistan’ın yolu AB’nden geçeçecek! Diyarbakır’ da zemin oluşturulmakta!


Bunların hemen arkasından , ve belki de eş zamanda- “TSK’ni Hollanda ordusu gibi kışlasana sokun” diyecekler.Daha doğrusu hep diyorlardı ama baskıyı arttıracaklar. .Buna zaten liboşlar hep çanak tutuyorlar , AKP ‘de , dünden razı çünkü Türkiye’yi kökünden değişivermek planların önündeki en büyük engel Türk Ordusudur! .

.VE CHP

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın geçen akşam HABERTÜRK televizyonunun Basın Kulübünde Türkiye’nin önündeki tehlikeleri gördüğünü açıkladı. Ancak Baykal ve Ağar, maalesef , Mecliste destekledikleri uyum yasalarını, AKP’nin başarısı sayıyorlar ,bu yasaların, devletin temeklerini oyduğunu görmezlikten geliyorlar. Bu yasaların ve Kopenhag Kriterlerinin Atatürk’ün Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak hedefine uyduğuna gerçekten inanıyorlar mı? Bakın , “ Rasyonalizasyon” un yanı olup benlere sonradan ,kökten kılıf geçirmenim ustası Fehmi Koru, son olayların son icmalini yaparken, Başbakanın dirayeti sayesinde Avrupa yolundaki engellerin kalktığının tescil edildiğini söylüyor ve sonra da , şimdiye kadar AB hususunda ikircikli olan ve AB sürecine “ “Başka hassasiyetlerimiz var” diye kuşkulu bakan CHP‘nin de , “yola geldiğini” yazıyor..

ONUR MESELESİ

CHP “AB’ne taraftarız ama onurumuzla girelim!” diyor, birçok Atatürkçü aydınlar gibi….Burada açıklığa kavuşturayım; ben de,ilke olarak Avrupa Birliği “fikrine” taraftarım ; coğrafyamızla, tarihi dinamiklerimizle , Avrupalı olduğumuza ve Birleşik BİR Avrupa’ya girmemizin tabii hakkımız olduğuna inanıyorum.Türk milletinin çoğunluğu da aynı sebeplerle AB’ne taraftar ,.ama bu topluluğa “onurumuzla”,kendi değerlerimizden ve çıkarlarımızdan feragat etmemek,egemenliğimizi ,bağımsızlığımızı başkalarıyla paylaşmadan,eşit şartlarda girmek koşuluyla. Ancak, AB’nin ,Avrupalıların , şimdiye kadar yaptıkları, yapacakları baskıları,olup bitenleri düşündüğümüzde, bugünkü haliyle Avrupa Birliğine “onurumuzla” girmemiz,gerçekte, pratikte, mümkün müdür? Onlar mı bizi yola getirecekler biz mi onları-nasıl yola getireceğiz…
Atatürk’ün yolu , gereken reformları ,kendimiz.- kendi gücümüzle ve kendi çıkarlarımıza göre yapmaktır. Bunu yapar kendi ayaklarımız üzerinde durursak Avrupalılar bize mecbur olurlar. Yok eğer yapamayacak hale gelmişsek , el yardımından medet umuyorsak – onurlu bir millet olarak yaşamak hakkını kaybetmişiz demektir. Ben de buna inanmıyorum!

MİM KOYUN


Başbakana, Brüksel’deki Basın toplantısında sordular. “Zina konusu bir daha gündeme gelir mi?” diye. El cevap” Bizim iktidarımızda gelmez ama bizden sonra ne olur bilemem!” Yani arkadan karpuzcu geliyor!

Yayın Tarihi : 28 Eylül 2004 Salı 14:57:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?