24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Er veya Geç, Ergenekon

Çeşitli hükümetlerde, başarıyla Adalet Bakanlığı yapmış, Seyfi Oktay da gene sabahın erken saatlerinde, polisin baskınına uğradı, evi didik didik arandıktan sonra, “Ergenekon kapsamında” gözaltına alındı. 76 yaşında ve bir süre önce, baypas ameliyatı geçiren Oktay, şimdi yüksek tansiyonla, yoğun bakımda. Daha doğrusu Türkiye, bir süredir, “Ergenekon kapsamında”, yoğun bakımda.

Neredeyse, Oktay’ın Başbakanı, T.C.’nin Cumhurbaşkanı Demirel’i de içeri alacaklar! Sırada hangi başka Cumhurbaşkanları bakanlar ve komutanlar var? Milletçe çektiğimiz bu çile artık yetmedi mi? T.C. “Bitkisel hayata” mı girecek?

Oktay’ın tutuklanması, Kamer Genç’i çileden çıkarmış toplumun duygularını ifade ediyor: “Haksız yere insanları içeri alıyor, korku âlemi yaratmaya çalışıyorlar. Artık çizmeyi aştılar. Derhal defolup gitmeliler”.

CANLARIMIZ

Her asker tutuklanınca canımdan can kopuyor demiştim. Aslında, bütün insanlarımız bu “kapsamda” tutuklandıkça, canımdan canlar kopuyor. Milletimiz, ülkemiz, bu Çin işkencesinden, post modern “engizisyondan” ne zaman, nasıl kurtulacak? Bu lanetli “kapsamın”, kamu vicdanında açtığı derin yaranın farkındalar mı? Bu yaradan akan cerahatin Türkiye’yi yıllar boyu, zehirleyeceğinin farkındalar mı? Ve kim bu “Korku Devletinin başı”, “Korku İmparatorluğunun İmparatoru”? Ajanları, organları kimler?

SAAT KAÇ?

Başbakan Erdoğan, İsrail’in ahlâksız, kahpe saldırısı karşısında haklı olarak ve bir Türk Başbakanına yakışacak şekil ve üslupta kükredi. Neredeyse, İsrail’e savaş ilan etti!

Ancak, şu bağlamda, İsrail komandolarının yaptıklarından daha da fazla, Türkiye’nin içinde yaşananlara, insanlarımızın maruz kaldıkları hoyratlıklar ve pervasızlıklar karşısında, Başbakan acaba neden suskun? İsrail’e söylediklerinin bazılarını “Ergenekon kapsamı” konusunda da söylemek mümkün! Olay “one minüt”ü fersah fersah geçti! Erdoğan bu durumda,, hâlâ gönül rahatlığıyla “Ben, bu davaların gönüllü savcısıyım” diyebiliyor mu? Bu hoyratça tutuklamalar, masum insanların çektikleri, en mahrem, özel ve resmi ortamların gözetlenmesi, dinlenmesi ve aksi ispat edilene kadar, “masum” olan insanların, “gizli” tanıkların ve jurnalcilerin ihbarlarıyla, yakıştırma iddialarla, aylarca hapishanelerde çürütülmeleri, İsrail komandolarının yaptıklarından daha mı az hoyratlık, pervasızlık? İç hukukumuzun açıkça ihlali, uluslararası hukukun ihlalinden daha mı az suç?

Anladık; “yargıya” müdahale edilemez. Yargı sürecinde, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlar da müdahale edemezler! Adaletin seyrini beklemek gerek! Ama bu “teoride-kitaplarda”! Ya fiiliyatta?! Sorarım; “Adaletin seyri”, daha ne kadar sürecek.

MÜSLÜMANLIK NEREDE?

Ya insani açıdan ve Müslümanlık açısından Başbakanın, dini bütün bir Müslüman olarak, bu acılara, haksızlıklara, bigâne kalması, hatta zımnen tasvip etmesi, en azından düşündürücü değil mi? Bir insan ve Müslüman olarak Erdoğan’ın vicdanı hiç mi muazzep olmuyor, geceleri, rahat uyuyabiliyor mu?

Bu insanların hayatlarından koparılanları, onlara kim geri verecek?

Milletin sabrı artık tükeniyor! Bu haksızlıkların hesabı, ahirette, sırat köprüsünde, muhakkak sorulur, ama ya bu dünyada? Muhtemelen oy sandıklarında ama o masum ve mağdur insanlar için çok geç olacak!

Ben de “Yetti gayri” diyorum. Milletimizin tarihinde “Ergenekon” efsanesi vardır. Ama bu aslında bir efsane değil, simgedir. Bir milletin en sıkıştığı “Ergenekon vadisinden”, dağları yararak çıkışının, çıkabileceğinin sembolüdür! İnanıyorum ki, milletimiz bu Ergenekon “kapsamından” da er veya geç, çıkacaktır. Ama ne kadar geç ve neler, kaç can pahasına.

Şimdi, genç olsaydım, hatta bu yaşımda bile, geçen gün, Anıtkabir’e şikâyet için Atatürk’ün huzuruna giden Ergenekon mağdurlarının, eş ve yakınlarının arasında bulunmayı çok isterdim. Silivri ve Hasdal’da, dostlarımın arasında bulunmayı da, isterdim. Ve Güneydoğu’da, PKK eşkıyasıyla, dövüşen kahraman askerlerimizle omuz omuza olmayı da isterdim. Ne demişler; “gençler bilseler, biz yaşlılar da, yapabilseydik” ! İnsan hayal ettiği müddetçe yaşıyor! ***

Yayın Tarihi : 3 Haziran 2010 Perşembe 11:13:35


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ERGENEKON, ZAFERİN SİMGESİDİR. (Dr. S.) IP: 78.164.233.xxx Tarih : 3.06.2010 19:21:03

Türk milliyetçisi gençler, yakın tarihimizden aldıkları şevk ile, ve de bilinçli olarak vatanımız uğruna, Batı emperyalistlerinin besledikleri içtekilere ve bunlara ışık tutan (pardon !, açılımı gösteren) malûmlere karşı mücadele vererek - İkinci Ulusal Mücadele ve de Kurtuluş Savaşı benzeri - kanlarını akıtmaktalar, ŞEHİT OLARAK EN YÜCE MERTEBEYE ERİŞMEKTEDİRLER. Yaşadığımız bugünler, gelecek tarihimize gene, malûmların yarattıkları ortamlar sonucu, "İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞI" olarak geçecektir ve KAHRAMANLAR ile hainler tarih sayfalarına yazılacaktır. Çeşitli vesilelerle daha önceleri - değişik rumuzlarla - belirttiğim yorumlarımda şunları vurgulamıştım: "Türk Milliyetçiliği  şuuruna sahip ve askerlik çağında olan oğullarımla birlikte ben de, bu mücadeleye katılmanın isteği ve ateşiyle yanıyorum !

TARİH ACI TEKERRÜR EDİYOR AMA, SONUÇTA TÜRK MİLLETİNİN ZAFERİ VARDIR !.  HAYALLERİN GERÇEKLENMESİNE  ÇOK AZ BİR ZAMAN KALDI !.  


mustafa IP: 85.110.148.xxx Tarih : 10.06.2010 08:08:54

işte atamızın kendi yazdığı şiir okuyun bakalım

Hakikat Nerede?
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz, Batıdan yine biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk, bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Dünya o zaman görecek hakikat nerede,
Hakikat nerede?
Mustafa Kemal ATATÜRK