30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Erdoğan’ın Aklı

Japonya’yı alt üst eden, binlerce insanın hayatına mal olan “deprem-tsunami” felaketi, küçük bir kıyamet! Japonlar, aynı sopayı, 2. Dünya Savaşında, Amerikalıların, Hiroşima ve Nagasaki’ye attıkları, binlerce insanı telef eden “atom-nükleer bombalarıyla” yemişlerdi.

Haydi, bu “sopa”, o dönemde Japonların Asya’daki, yayınlamacı saldırganlığına ve Japon ordusunun, masum insanlara, savaş esirlerine, reva gördüğü muamelelere karşı Allahın cezasıydı, fakat şimdi Japonlar bütün bunları unutturarak, dünyanın en barışsever ülkesi olan ve bu uğurda, silahlı kuvvetlerini küçülten, buna karşılık elektronik, otomotiv endüstrisiyle, dünyaya hizmet veren Japonların günahı neydi?

Allahın “sopasını” şu sırada neden Japonya’ya, Japonlara vurmasının, hikmetinden sual olunmaz. Yüce Allah, belki de, nükleer enerjinin tehlikeleri hususunda, bütün ülkeleri uyarmak istemiştir. Çünkü deprem ve tsunami, yıkımından başka ve öte, yıkılan Nükleer santrallerden sızan ve sızacak radyasyon sadece Japonya’ya değil büyük bir bölgeye hatta belki de, deniz aşırı bölgelerde, daha kalıcı zayiata sebep olacak…

”Nükleer Enerji”, ekonomik ve mali, fayda ve çıkarlarından ziyade, ülkelere, insanlara zararlar vereceği muhakkak! Nükleer bombaların da, hele yanlış ellerde olursa, kazaen patlar ve savaşta kullanırsa, bunlarda daha büyük “kıyametlere” sebep olacaktır. Hele, nükleer bombalar, yanlış ellerde olursa kıyametlerin habercisi! Birleşmiş Milletler bu silahı, toptan menedemiyor… “Nükleer enerjinin” kontrol edilemeyecek “gücünün” vereceği insancıl, sosyal zararlar faydalarından çok daha büyük. Riskler kelime ve rakamlarla ifade edilemeyecek kadar fazla. En sıkı tedbirler yetmeyebilir… Ve bu güç, bu “cin” şişesinden çıkarsa geriye sokmak mümkün olmayabilir.

Nükleer enerjinin barışçı alanda kullanılmasının, dünyanın artan enerji ihtiyacını karşılayacağı, iddia ediliyor. Acaba “nükleer santrallere” odaklanmak, bunları kurmak, çoğaltmak yerine, başka enerji kaynakları bulmak, güneş ve rüzgâr enerjisi konusunda, daha fazla gelişme, aralaştırma yapmak, bunları Türkye’de, bütün ülke kapsamında kurmak, risk faktörü, sıfır olacağına göre daha akılcı olmaz mı? Ama bana öyle geliyor ki, santrallerin kurulmasından çıkarları olanlar, bunu önlüyorlar!...

Türkiye’de de, özellikle, bu santrallerin kurulmasından çıkarları olacak, karteller ve kişiler var. Bundan çıkar sağlayacaklar bir süredir faaliyette. Mesela, Akkuyu’da santral kurulması için çalışmalar ve yoğun PR faaliyeti var.

Ancak, fay hatlarının sarmal olduğu ülkemizde riskten, deprem tehlikesinden masun hangi bölge var? “Rus ruleti” oynamak gibi bir durum! Bu riski almaya ve maazallah Japonya’daki gibi bir felakete, maruz kalmak ihtimali, küçük de olsa ve bütün tedbirler alınsa da, ne kadar akıl kârı?

Hem, Türkiye’de “Nükleer enerji” uzun süredir zaten var; İncirlik’e, her halde hükümetin bilgisi dairesinde, nükleer bombalar stok edilmiş, bütün riskleriyle!

Ve bu sırada Başbakan Erdoğan, “Japonya’da, felaketten sonra Türkiye’de bu santrallerin kurulması, hala düşünülür mü” diye sorulduğunda, “Hükümet olarak nükleer santrali askıya alma gibi bir düşüncelerinin olmadığını” söylüyor ve “Riski olmayan yatırım yoktur. O zaman evinize tüp de koymamak gerekir, doğalgaz hattı çekmemek gerekir ya da ülkenizden ham petrol hattının geçmemesi gerekir”… Bu şiddetteki bir depreme sadece nükleer santrallerin değil pek çok şey dayanamayarak yıkılır. Şimdi köprüleri yapmayalım mı?

Ne denir; “nükleer felaketle” tüp gazı patlamasını, riskleri kıyaslamaya ne denir. Erdoğan’ın aklı ve “Kazan, kazan” kabadayılığı! Ne var ki bu kabadayılığın, maliyeti ve riskleri Türk halkına çıkar. Faturası, Ergenekon kapsamındaki, sorumsuzluktan, daha ağır olur.

KAYIBIM – KAYIBIMIZ

Başarılı tiyatro sanatçısı Şirin Devrim, yaşadığı New York’ta vefat etti. Ağır bir hastalık geçiren Şirin, artık yaşamak istememiş ve tedaviyi ret etmiş, mefluç yaşamaktansa, ölmeyi tercih etmiş… Acı ama hayat dolu, sevgili Şirin kardeşime yakışır bir davranış.

Şirin, üvey anam Füreya’dan dolayı, hısmımdı, bundan da öte, çocukluk ve gençlik arkadaşımdı, çok anlaşırdık. Amerikalı Robert Traıner ile evlendi. Amerika’da evlerinde sık sık misafirleri olmuştum… Son olarak ”Türk Kilimi” adlı kitabının tanıtımında, İstanbul’da, tekerlekli iskemlesinde görmüştüm.

Şirin, sahneye ilk defa, benim Amerikan Kolejinde temsil edilen “İnsanlar Niçin Yaşarlar” piyesimde çıkmıştı. Sonra Yale Üniversitesinde drama eğitimi gördü ve birçok rolleri başarıyla oynadı.

Şirin veya “Şirinakimiz”, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, başarılı Diplomat merhum Erdem Erner, Aliye Berger ve üvey anam Füreya gibi birçok ünlülerin mensup olduğu, Şakir Paşa alasının kızıydı. Annesi ünlü ressam Fahrünisa Zeid. Üvey babası Irak kral ailesi ve Kral naibi Emir Zeid, kardeşi Ürdünlü diplomat Prens Zeid idi. Hepsinin, eşi Robert Trainer’in acılarını paylaşıyorum. “Son oyunu iyi oynadın kardeşim-Nurlar içinde yat”!***

Yayın Tarihi : 17 Mart 2011 Perşembe 00:20:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?