20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Ergenekon ve Kürtler


AKP kapatılmazsa fırsattan istifade muhtemelen DTP de kapatılmayacak, kapatılamayacak! DTP /PKK, bunun için AKP’nin kapatılmamasını istiyorlar, “komşuda pişer bize de düşer” hesabıyla! Ve de Ergenekon soruşturmalarından çok memnunlar!

Kandil Dağında Ahmet Altan’la birlikte PKK’lılarla kalan Yasemin Çongar, Bejan Matur adlı Kürt şairden alıntı yapmış. Yasemin kadına göre; hayata kulak tıkamayan herkese, Diyarbakır’ın ve aslında başta Kürt bölgesi olmak üzere, bence bütün Anadolu’nun nabız atışlarını duyuran Matur, Ergenekon soruşturmasının Diyarbakır sokaklarında yarattığı umudu ve sempatiyi aktarıp şöyle demiş; “Acı çeken insan yaşadığı kötülüğün sona ermesiyle ilgilenir... Yaşanan kötülüğün durmasına değil de, o kötülüğün sona ermesinin neye hizmet edeceğine odaklanan bir politikanın artık kabul görmediğini sokaktaki insan sezgisiyle hissettiriyor. Böyle bakınca son dönemde yaşananları sadece Türkiye demokrasisinin değil, ruhlarımızın da sınavı olarak görmek gerekir.”

Şairane ama Kürtçülerin Ergenekon’dan ne umduklarını gösteriyor: Kısacası böylelikle Atatürk’ün ve Ordunun gücü kırılırsa Kürtçüler, DTP/PKK emellerine daha kolaylıkla varacaklar! Aslında bu oyunu ve Kürtçülerin asıl maksadını görmeyen, görmek istemeyen İktidar, hâlâ Barzani’den Talabani’den çözüm, PKK’ya karşı ciddi hareket bekliyor!

Siz bu ihanet cephesi olun da Türkiye’nin bu en zayıf karışık döneminde, bundan yararlanmayın... “Ergenekon” a umut bağlamayın ve şu sırada, ortalığı fazla dalgalandırmayın ama PKK’ya el altından “bekleyin” mesajları yollamayın; meyve olgunlaşıyor kendi kendine düşecek!

Ne var ki PKK eylemlerine devam ediyor. PKK ve DTP içinde, “şahin acilciler” ve “ihtiyatlı güvercinler” arasında “tam zamanıdır” diyenlerle “erişir menzili maksuduna aheste giden” diye düşünenler arasında, sözde bölünmeler var; Ama bana göre bu da Türkiye’yi uyutmak için bir “iyi polis-kötü polis oyunu” Rivayet muhtelif ama maksat aynı.’

Asıl gerçek şu; DTP’nin 2. Olağan Kongresi’nde bir defa daha anlaşıldı ki, DTP’nin liderliği Abdullah Öcalan’ın elinde. DTP, onun çizdiği politikayı uyguluyor... Yine bir kez daha anlaşıldı ki, DTP, PKK’nın siyasi kolu, siyasi temsilcisi gibi. PKK’yı partinin silahlı gücü olarak görüyor. Ve bu güce dayanarak, bir çeşit “pazarlık” yürütmeye çalışıyor. Tabii bu pazarlıkta “Barışçı çözümcü” aydınlar yazarlar var! DTP’nin yeni Genel Başkanı Ahmet (neden ve nasıl) Türk: “Sayın Öcalan, ’Farklı kimlik ve kültürler anayasal güvence altına alınsın, silahlar bir ayda bırakılır" diyor. Bu, son derece önemli ve tarihi bir çağrıdır.

Eğer Türkiye, anayasasına bir hüküm koyarak, Öcalan ve DTP’nin talep ettiği “farklı kimlikleri ve kültürleri güvence altına” alırsa, karşılığında PKK silah bırakacak! Bu pazarlıkta “Alan da kaçan mı?” Döndük dolaştırıldık APO’nun Kürt-Türk demokratik Cumhuriyetine geldik! Bu durumun sorumluluğu varsa APO’yu DGM’nin hükmü gereği idam ettirmeyenlerin ve de, ona şimdi hâlâ lider olarak konuşmasına imkân verenlerindir! Asıl soruşturulması gereken, günümüze kadar gelen ve şimdi de, AKP iktidarı tarafından gösterilen gaflettir!

Türk’ün “taleplerı” Kürt kimliğinin anayasal güvenceye kavuşturulması, Kürtçenin kamusal alanda, eğitimde kullanılması; bu amaçla anayasal ve yasal düzenlemelerin yapılması, Demokratik Özerklik Modeli’ne geçiş.

Bir yorumcunun dediği gibi “Bu talepler adım adım ayrılığa götürecek bir merdiven.” Ben de ekleyeyim; ayrılan bölgenin de Büyük Kürdistan’a katılması!

Biz Ergenekon davasının örümcek ağıyla kaplanmışken ve bölünmüşken, Kürtçüler-PKK-DTP, sonunda birlikteler ve bütün diğer hasımlarımız gibi, “olgun” meyvenin ellerine düşmesini bekliyorlar! Fazla gayrete ne hacet!... ****

BARZANİ OLAYI

Ve tam şu bağlamda bu zamanın en dikkatli araştırmacı yazarı Hulusi Turgut’un bugüne ışık tutan muhteşem bir eseri yayımlandı. BARZANİ OLAYI. (Doğan Kitap) Bu sadece Turgut’un Molla Mustafa Barzani ile görüşen Türk gazetecisi olarak izlenimlerinin öyküsü değil. Osmanlı İmparatorluğunu ve TC’yi 19. yüzyıldan beri meşgul eden bir Küt aşiretinin ve Kürtçülüğün belgeseli. Bugünlerde okunması ve referans alınması gereken bir eser...

Yayın Tarihi : 26 Temmuz 2008 Cumartesi 19:57:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
El Salud IP: 88.242.151.xxx Tarih : 27.07.2008 00:47:18

Sayın Kılıç, uyguladıkları yöntemler farklı olmasına rağmen AKEPE ve PKK'nın amaçlarının bir biriyle örtüştüğü yadsınamayacak bir gerçektir. Her ikisinin de hedeflerindeki ortak düşmanları, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde atalarımızın kanlarıyla kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyetidir. Ergenenekon da, AKEPE'nin kapatma davasının rövanşı durumuna gelmiştir. İşin en kötüsü, bu karkaşa içersinde KIbrıs'ın adeta elimizden kayıp gitmeye başladığı, Güney doğumuzda ilerde Türkiye için büyük tehdit oluşturacak Bağımsız Kürt devletinin hergün bir adım daha ilerlemesidir. Bir diğer üzücü konu ise, Türk insanının önemli bir bölümünün bu gelişmelere seyirci kalmasıdır. AB ülkelerince Kıbrıs için devamlı sıkıştırılan AKEPE'nin tabanına yönelik bir araştırma yaptırıp; "Gelecek seçimde sizlere 2 torba daha fazla kömür versek, Kıbrıs'ın Rumlara verilmesine rıza gösterirmisiniz?" şeklindeki sorusuna alacağı muhtemel cevap; "Siz en iyisi bize 3 çuval daha fazla kömür verin. Sonra Kıbrıs'ın yanısıra, Diyarbakır'ı da Kürtlere verin." olabilir. 3-5 çuval Kömür veya 3-5 paket kuru bakliyata oyunu satan insanların bu kadar bol olduğu bir ülkede, milli değerlerden ve Cumhuriyete bağlılıktan bahsetmenin kendimizi kandırmaktan öte bir işe yaradığı söylenemez.


S.A IP: 78.164.226.xxx Tarih : 26.07.2008 22:00:14

Yasir Baykal'a hitap ediyorum: Tarihî gerçeklerimizi iyi bilelim !.. "27 Mayıs Girişimi" Ordu içindeki Amerikan mandacılarına ve Amerikan uşşaklarına karşı, Ordunun Orduya karşı yapmış olduğu bir harekâttır...