Terör örgütü PKK, Eruh-Şemdinli baskınının yıldönümünü beklemedi... Önceki gün, 14 Ağustos’tan itibaren “eylemsizlik” kararı aldığını açıkladı. Örgüt, kararının 20 Eylül tarihine kadar geçerli olduğunu duyurdu. Bunun sürebilmesi için Abdullah Öcalan’ın sürece dahil edilmesini istedi. Bu yazı yazılırken APO “hazretlerinin” Olimp dağından -İmralı’dan- neler söyleyeceğini bekliyoruz. Fakat gene tam bu sırada, dağlarda, kırlarda “eylemler” devam ediyordu. Ve “ayrıntı” olmayan bir “ayrıntı”; bir zamandır TV sohbetine katılan bölücüler, PKK sözcüleri, teröristlere “gerilla” diyor ve herkesin de öyle demelerini istiyorlar. Onlar “terörist” değil; şanlı şerefli “bağımsızlık savaşçıları”! Tabii, terör olayları da aynı mantığa göre “eylem”!
APO 15 Ağustos 1984’te Eruh-Şemdinli’de karakolları bastıktan ve askerlerimizi şehit ettikten sonra eşkıyalara, “gerillalarım” demiş ve bu bir avuç “gerilla” dan bir ordu çıkaracağını ilan etmişti. El hak başardılar; “Demokratik Özerklik” ilan edildi... Gerçekleşirse eşkıyanın bayrakları dalgalanacak ve düzenli ordu olacaklar!
Ve 15 Ağustos yani, Kürt isyanının başlangıcı olduğu halde, yıldönümü pervasızca kutlanıyor. Türkiye’nin bu durumlara, nasıl ve kimler tarafından getirildiği, binlerce insanımızın katilleri unutuldu. Türk Devleti suçlu oldu ve eşkıyaya ne ödünler verileceği tartışılıyor.
Kürt sorunu, Türk sorunu!
“Düşük yoğunluklu” savaşta PKK, TSK’nın adeta “Cenevre Konvansiyonu’nun” kurallarına göre Türk ordusunun legal karşıtı ve PKK başları ve TBMM’deki vekilleri Türk Devleti’nin muhatabı “mütareke masası”nda karşılıklı oturacaklar. “Bırakışma” müzakereleri yakın! Bizim liboş yalakalar “Neden olmasın” diyorlar... Evet neden olmasın? Neden “Demokratik özerklik” olmasın? Neden semalarımızda Kürdistan bayrakları dalgalanmasın? Önce Türk bayraklarıyla yan yana. Ama sonra? “Büyük Kürdistan” semalarında Türk bayrağına yer olur mu? Belki bu “devletin” başkenti Botan eyaletinin Amed kentinde TC büyükelçiliğinin ve Başkonsoloslukların kapılarında. Neden olmasın?
İtiraf etmek gerek, adamlar bu oyunu çok iyi oynadılar. Ne istediklerini, amaçlarını çok iyi, bizden ve hele AKP iktidarından daha iyi biliyorlar. Yollarından sapmadan, AB ile uygun adımlarla, Türkiye’yi “neden olmasın” hizasına getirdiler. Terörle bir yere varılmaz derken istedikleri yere vardılar, TC’yi de “o yere” getirdiler!
AÇILIM
Açılım “inisiyatif”in Türkçesi veya “Erdoğancası”. İnisiyatif, şimdi PKK’da!
Evet adamlar bu oyunu çok iyi oynuyorlar. Aşamalara bakalım: Önce terörü dağlarda, kırlarda, kentlerde bilinçli olarak azdırdılar. Şehit cenazeleri devam ettikçe, toplumda öfke, bezginlik hatta teslimiyet havası yaratacağını hesapladılar ve “Referandum arifesinde” şu sırada cenazelerin durmasının, AKP’nin işine yarayacağını ve “evet” sonucunun çıkacağını hesaplıyorlar... Acıdır söylemesi; AKP iktidarı, PKK ve bölücülerin maksatlarına daha elyak! Açılımdan belli oldu! Erdoğan, PKK’yı, BDP’yi, CHP’yi MHP ile aynı cepheye koyuyordu. Şimdi gördünüz mü, asıl cepheyi!
Ve bütün bu gelişmeler tam YAŞ kararlarından sonra TSK’nın en azından bir komuta “intikal” devresinde, en kötü ihtimalle bir “tasfiye” hareketiyle sarsıldığı sırada oluyor.
Tesadüf mü?
Psikolojik olarak bu “eylemsizlik” kararı üzerine ordunun tek taraflı olarak operasyonlara devam etmesi toplum tarafından nasıl karşılanır? Adamlar, zeytin dalını uzatmışlar. Ceberut, saldırgan Türk ordusu bunu geri çeviriyor, insanların ölmesi, şehitler devam ediyor! Bazıları açıkça söylüyorlar. PKK saldırsa bile TSK, büyüklük yapmalı “çiçek” atarak mukabele etmeli.
Hep söylüyorum ama anlatamıyorum. Profesör Nurşen Mazıcı önceki gün söyledi... PKK/BDP’nin, bölücülerin amaçları, “uzlaşma”, sonra da inkar edilen, kültürel haklarını kazanmak, anadilde eğitim filan değil, “Büyük Kürdistan”. Çandar bile, “Demokratik Özerkliği” övdükten sonra “masum ve meşru” hareketin nereye varacağı bilinmez diyor... Ben söyleyeyim; Büyük Kürdistan’a...
Bizim liberallere göre TC Devleti ve Türk Milliyetçiliği ırkçı, çağdışı... Ama besbelli, “ırkçı” Kürdistan devleti mübah! “Büyük Oyun” küçük oyunlarla devam ediyor. Türkiye referandum havasında iken! Acaba sevgili, hoşgörülü, iyi niyetli halkım, bu oyunları görüyor ve EVET derse neler olacağının farkında mı?***
KENDİLERİNİN OY ÇIKARLARI AMACINDA, ANADOLUMUZDAKİ MUTLU GELECEĞİMİZİ YOK ETMEK İSTEYEN İÇTEKİLAR, BUGÜN BİZLERE CEHENNEMİ YAŞATMAKTADIRLAR. ZORAKİ VE HİLE YOLUYLA "DEMOKRASİ (!)" ADI ALTINDA ÜLKENİN BÜTÜN KALELERİNİ İŞGAL ETMİŞLERDİR VE ORDUYU DAĞITMA EMELLERİ DOĞRULTUSUNDA, ETNİK GRUPLAŞMALAR YARATARAK, ANADOLU'YU TAM ANLAMIYLA BÖLME ÇABALARI SONUCUNDA, GAYELERİNE ERİŞMİŞLERDİR. (Atatürk'ün "Gençliğe Hitabesi"nden esinlenilmiştir)
(Not: Anlaşılmayan bir nokta var ki, bu da gene, gafillerin milleti kandırması olabilir; "EVET MÜHRÜNÜ", "EVET"E Mİ, "HAYIR"A MI BASACAĞIM ? )
YA, BEN DE YANILIRSAM, NE OLACAK !