Mardin’in, Bilge köyünde kadın, çocuk, bebek, erkek, 47 vatandaşımızın acımazsıca öldürülmesi, havsala alacak gibi değil! Ama özetlemek gerekirse, aslında ve bir bakıma, şu bağlamda ülkemizin içine düşürüldüğü ortamın sonucu!
Diyanet İşleri Başkanı, Profesör Dr. Ali Bardak oğlu: “Karıncayı esmeyen, kuş yuvasını bozmayı bile insanlığın mürüvvetine aykırı gören bir dinin mensubu olduğumuz halde bu vahşetleri yapmış olmamız gerekiyor ki, bir yerde yanlış yapmışız” diyor… Evet, nerede ve neden?
İslamiyet, insaniyet dini, Türklüğün de “mayası” bozuk değil. Kişiler olarak, merhametli, düşmanlarımıza karşı bile insaflı – şövalyece- davranan, bir milletin mensuplarıyız. Böyle olduğuna göre, acaba toplum olarak “mayamız” mı bozuldu –özellikle son zamanlarda! Öyle ya, Bilge Köy katliamından önce, APO’nun, PKK’nın katliamı vardı… Onlar da, binlerce insanımızı köyleri basarak, hunharca öldürmüşlerdi!
Bunun siyasi yönleri bir tarafa, Sayın Bardakoğlu’nun dediği gibi, psikolojik-sosyolojik sebepleri bulmak zorundayız!
Bu, hem devlete, hem de bilim adamlarına düşen bir görev. Katliam alanı “Bilge Köy”-yaraları deşmek – analiz etmek ve çözümler bulmak için bir sosyoloji- toplum psikolojisi “laboratuarı” olabilir.
AĞALIK VE TÖRE
Hemen bazı tespitler yapabiliriz, Doğudaki feodal –ağalık- marabalık sistemi- yerel töreler – kan davası sendromu… Hepsi var bu ortamda! Artı, son yılların bölücülükten kaynaklanan şiddet ortamı!
ERGENEKON İŞİ!
Bu katliamı duyar duymaz, bazı yazarların hemen “Ergenekon'un işidir” hükmünü vereceklerini sanmıştım… O kadarını yapamadılar ama mesela Mehmet Altan, hemen bazı şüphe tohumlar ekti… Diğerleri, zaten karşıtı oldukları “koruculuk sisteminde” buldular kabahati! “Katliam, devletin verdiği silahlarla yapıldı… Cahil adamın eline devlet silah verirse böyle olur” diye, faturayı hemen devlete çıkardılar! Pekâlâ, –PKK ile mücadele için kurulmuş olan “Korucu Teşkilatına” silahları Devlet veriyor da, PKK’nın “cahilleri” veya “akıllıları”, kaleşnikoflardan, uçak savar topuna kadar silahlarını, nasıl-nereden temin ediyorlar? Doğu’da herkesin silahlanmak “mecburiyetinde” olduğu şiddet ortamını, kim, kimler yarattı! Bilge Köy olayının nedenleri –kökleri çok derin. Ve bugünden yarına bitecek gibi değil. Daha çok kan davsı-töre ve bedel cinayetleri-maalesef –olacak. Hepsinden sonra bu yazılar gene yazılacak!
Asıl yapılacak olan “mayamızın” böyle nasıl, neden bozulduğunu ve bundan kimlerin sorumlu olduğunu bulmak!
Katliamın “failleri” hiç meçhul değil: Onları yönlendirenlerle birlikte her halde yakalanacaklar! Sonra ne olacak? Tutuklanacak, yargılanacaklar ve her halde, hapis cezasına çarpılacaklar! Tahrik – hafifletici sebepler var, diye cezalarında indirim yapılacak – kısmı veya genel af çıkınca da serbest kalacaklar… Öldürülenler mezarlıkta yatacak! Kısacası bu gibi cinayetlere karşı caydırıcı unsurlar yok; AB istedi diye, idam cezası kaldırıldı ve cinayetleri işleyenler de – ağalar himayesinde – bu kadar pervazsı olabiliyorlar.
ORTAM MÜSAİT
Belli ki- bazılarının umutları hilafına, bu katliam, Ergenekon’un, “Derin Devletin”, JİTEM’in işi değil, failler belli! Ama bu gibi olayları Ergenekon kapsamının toplumda yarattığı “akıl karışıklığı” havasının beslediğini kimse düşünmüyor mu? Bu dava ve iddialardan dolayı, Toplumumuzdaki musibet “virüslerine” karşı bağışıklık kalmadı!
TARİH NOTU
TRT, Türkiye’de Radyo yayınlarının 6 Mayıs 1927’de başlayışının 82. yıldönümünü uluslararası boyutta, kutlayacakmış. Çok mutlu oldum, ben 1959’da Radyolardan sorumlu iken, Radyo yayınlarının yıldönümünü İstanbul’da Radyoevinde kutlamak için bir tören düzenlemiş- emekleri geçenlere “mikrofon” heykelcikleri vermiştim… Acaba, TRT, bu törenlerde İstanbul’da, ilk radyoyu kuran ve işleten, merhum Hayrettin Hayreden’i anacak mı? Ben, naçizane, Onun resmini Genel Müdürlüğün girişine koymuştum! Fotoğrafı Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nün arşivlerindedir! ***
pkk lı karayılanın dostu, aponun savunucusu, Atatürk Milliyetçiliğinin düşmanıve de Cemâl Paşa'nın torunu olan Hasan Cemal, ne yazık ki, dedesi gibi Türk Milliyetçisi olamadı ..