“Nedir bu memleketin hali?” eşittir;“Nedir bu medyanın hali?” – Başlıktaki ibareler, çok tirajlı gazetelerimizin-İnternet sitelerinin ve çok reytingli TV Kanallarının, haber ve yorum özetleri! “Ergenekon kapsamında” medyamız yazarları- yorumcuları ve “her zamanki şüpheli “sohbetçilerin” şu sırada yazdıkları ve söyledikleri” de Medyanın hal-i pür melali! Objektif bir iletişim profesörü, bunları muhakkak çaktırırdı!
HOLDİNG MEDYASI
Holding Medyası, esen rüzgârlara, holdinglerin çıkarlarına ve yüksek maaşlarına- ve de kendi itiraflarıyla “dansöz gibi” yazanların elinde ve yönetiminde! Bunlardan biri, ülkede, önemli gelişmeler olurken, başyazısında, şarap koleksiyonundan söz ediyor. Diğeri, gazetesinin bir köşesinde, “Ergenekon” soruşturmalarındaki açık hukuksuzluklara dair haber ve yorumlar varken – aynı günkü gazetede bu hukuksuzlukların örneklerini veriyor, daha suçları sabit olmamış insanlar hakkında, “içerden servis edilmiş” iddiaları yayınlıyor - tutuklulara yargısız infaz yapılıyor!
KURALIM
Benim kendi gazetecilik baş kuralım söyle; “Eğer, elime atlatma, sansasyonel ve benim için de prim yapacak, atlatma bir haber geçse- bu haberin ülkemin çıkarlarına zarar vereceği hususunda, en ufak bir “ihtimal ” olsa, o haberi yayınlamam –ve vakıf olduğum devlet sırlarını, ne kadar prim getirirse getirsin ülke çıkarlarına zarar verebileceğini, düşünerek, ölsem de yayınlamam- hiç yayınlamadım da!
Tabii, aksi ispat edilmedikçe masum sayılmaları gereken kişilerin haysiyetlerine dokunmam ve dokumadım da! Burada ülke çıkarlarının ve kişilerin haysiyetinin ölçüsü, kendi vicdanım ve izanımdır!
Ama herkes için geçerli olması gereken bu ilklere “Ergenekon” Kapsamında “pas pas” oldu! … Şimdi ülke çıkarlarını gözetenler de alay konusu oldular. “Biz her şeyden önce gazeteciyiz- yazarız, enteliz ” diyorlar. Bırakın “Milliyetçi –ulusalcı olmalarını, “Türklükten” nasip almamış bu kişiler, önce TC'ni yok etmekte kararlılar: her şeyin üstünde “entel liberaller”!
Bu kadar aleni hukuk ve adalet ihlalleri oluyor; Nerede insan hakları şampiyonları? Nerde AB Kriterleri? Türklerden başka herkesin “hakları” var, şu bağlamda!
MARKET
Gazetecilik ahlakı –etiği, onları teğet geçmiş. Ve Holding Medyası onlara kucak açmış. Sayın Aydın Doğan’a birkaç yıl önce, onlardan, şikâyet ettiğimde, bana “Bizimkisi medya marketi, her çeşitten bulunur” demişti! Her nasılsa, “O çeşit”- yalaka çeşitleri daha fazla. Haksızlık etmeyeyim: O gazete ve kanallarda cesur, vatansever ve milliyetçi kalemler v e konuşanlar var, ama “nazar boncukları- ” – “her ihtimale karşı! Rant balonları düşmesin diye, ilk atacakları kum torbaları!
Haksızlık etmeyeyim; doğruları yazan-konuşan gazeteler ve Televizyonlar da var: Ama reytingleri duyurma imkânları az. Çünkü reklâm kaynakları –dağıtım araçları da Holdinglerde – Holding "Tekellerinde"!
Bu durumda tam bir basın-medya özgürlüğünden söz etmek mümkün mü?
Bunun cevabı da Ergenekon kapsamında; Medya bu ateşle imtihan ediliyor! Ve yalakalar bilmiyorlar ki, baskılar haksızlıklar karşısında, yeteri kadar ses çıkarmazlarsa, gün gelir onların da sesleri kısılır!
Evet, bu ortamda sayıları az da olsa, Cesurane mücadele veren gazeteler ve yazarlar cesur TV kanalları var. Ben onlarla iftihar ediyorum! Özellikle ART Kanalı ve kendi gazetem Yeniçağ – yazarları ve konuşanlarıyla!
ART’nin kuşatma altındaki performansı, Basın tarihine, altın harflerle yazılacak. Ya Ali Kemaller Peyam-i Sefalar vb?
Bana, Amerika’da, Üniversitede iki şey öğretmişlerdi: “ Özgür ve bağımsız bir basın- medya, demokrasinin sigortasıdır”... Ve “Eğer Basın (Medya) kendisine çekidüzen düzen vermez ve kendi kendisini kontrol etmezse, başkaları kontrol eder ve hizaya getirirler! Muhakkak, bir gün, sıra onlara da gelir!
CESUR YÜREK
İçeri aldıkları "Cesur yürek" Mustafa Özbek, i de tutuklamışlar! Anlaşılıyor ki, Cumhuriyetin, bütün kalelerini yıkmakta ve kahramanlarını sindirmekte kararlılar. Bir “Kara kutunun”, “kara deliğin” –ve Karabasanın, Cumhuriyeti yutmasına seyirci mi kalacağız? Türk gençleri, Türk medyası, Türk gazetecileri ateşle, imtihan ediliyor! Derlerdi, günün en karanlık saatleri, sabaha en yakın saatlerdir – ama “sabahı” ancak uyanırsak görürüz!***
sayın yazar siz özbek yandaşısınız belli peki ezilen, hor görülen işçilere kim sahip çıkacak. sizde özbekten maaş alanlardan mısınız? yoksa sizdemi işçinin parasını yiyenlerdensiniz. bu ülkede özbeği tanımayan neler yaptığını bilmeyen kalmadı artık ama hala onu savunan sizin gibi bir kaç kişi kaldı. bunun nedeni ne acaba? toplum ikiye ayrıldı özbekten menfaati olup onun yanında olanlar ve ondan zarar gören işçiler diye ikiye ayrıldı. şimdi siz dersiniz ki özbek ATATÜRKÇÜ olduğu için milletini sevdiği için onun savunuyorum belki söylevleri öyle ama dehap kongresini niye mustafa özbek spor salonunda yaptırdı. milletini seven insan niye işçisinin parasını zimmetine geçirdi. eğer ki hala özbeğin yanında iseniz özbek bunları niye yaptı açıklayın bizde bilelim.