26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Gaflet-Ticaret-Merhamet ve İhanet

Türkiye’nin hali mâlum; benim burada, AK iktidarı sayesinde, 7 yılda nerden nerelere geldiğimizi - veya geriye gittiğimizi - milletçe ne kadar mutlu ve refah içinde olduğumuzu, halkın sokaklarda, her gün İktidara hamd-ü sena ettiğini, bazılarının da havai fişeklerle molotof kokteylleri atarak, bayram ettiklerini ve “demokratik açılım” sayesinde, PKK’nın ve bölücülüğün sona erdiğini, “Ermeni Açılımının”, ne kadar başarılı olacağını yazmama gerek yok! Eksik yazmış, durumu tahrif etmiş olabilirim! Siz Önce Başbakanın, her gün artan öfkesiyle, yaptığı konuşmaları dinleyin, sonra da, her sabah, her akşam, TV kanallarına, gazetelere bakın ve hükmü siz verin!

GAZ ve KAOS

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında partililere sesleniyor ve yandaş medyaya, bile kızıyor:”Bana Gaz vermeyin” diyor. “Gaza” ne hacet! Yakıta ihtiyacı olmayan bir “devri daim motoru” bu! “Ankara’da kargaşa biz iş üretiyoruz” diyor…”Kaostan” muradı, herhalde “Darbe –Balyoz iddiaları” …Sorarlar: Eğer Ankara’da, ülkede “kargaşa” varsa – ki var- bu duruma son vermek Başbakanın görevi değil midir?

Deniz Baykal’ın dediği gibi, eğer “Balyoz “ iddiası doğru ve kaynak hakikaten TSK ise bunun gereğini yapmak, sorumlular, kim olursa olsun, onları görevden almak Başbakanın görevi değil midir? Bakın, Baykal açıkça “ben öyle yapardım ” diyor! Bakalım; Sayın Başbakan ne diyecek, ne yapacak?

ERGENEKON

Erdoğan der ki; “Bu ülkede çetelerin avukatlığını kimin yaptığı ortadadır. Muhalefetin vekilleri, avukatlık için Silivri'den hiç ayrılmıyorlar.” Ancak , “Ergenekon un” fahri başsavcısı olarak bugün ülkede hüküm süren kargaşanın da, sorumlusu odur!

MERHAMET –TİCARET

Başbakanın her konuşmasında saydığı “ekonomik başarıları” ve dediği gibi, “nurlu ufaklara” ne kadar yaklaştığını, burada irdeleyecek değilim. Dedim ya; sokaklara- tarlalara ve vatandaşların evlerine, sofralarına, bakmak yeter! Eger başarı ticaretse –ülkenin malını mülkünü –Cumhuriyetin endüstrideki kazanımlarını, ekseriya yabancılara pazarlamak haraç mezat satmaksa, diyeceğim yok. Erdoğan, TEKEL işçilerinin 43 gündür, sıfırın altındaki derecelerde, kazanılmış haklarını istemek içim direnmelerine karşı, “Devletin kasasını soydurmam” diye karşılık veriyor! …Maliye Bakanı Şimşek de alay eder gibi “kabahatimiz merhamet” diyor… Eger “merhamet” bu ise, Sayın Bakan herhalde İngiltere’deki öğreniminde, bunun Türkçesini öğrenmemiş! …

Başbakan, ancak bu eylemler, bu raddelere gelince, önce görüşme taleplerini geri çevirdiği Tekel işçilerini nihayet, lütfen, kabul edecekmiş ”Merhametinin” derecesini anlayacağız!

CHP ATATÜRK DÖNEMİ

Fakat Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin şimdiki Başbakanın, Cumhuriyetin ilk altın yılları hususunda, malum fevri uslubuyla, söyledikleri üzerinde durmak gerekiyor!..

Son konuşmasında “sivil dikta” konusuna değinen Erdoğan, “'Tek parti’ denilince akla CHP gelir'… Biz sandıklardan geldik” diyor. “Sandıklar” malum; kendi deyimiyle istedikleri yere geldiklerinde inecekleri “demokrasi tramvayı” ile geldiler!

Sayın Başbakan acaba o tek parti dönemi dediğinin, Cumhuriyetin ilk 15 yılı Mustafa Kemal’in “tek partisinin” dönemi olduğunu bilmez mi? Sayın Başbakan bugün o mevkiinde oturuyorsa o dönemin kazanımları ve başarıları sayesinde oturmaktadır…

Ama Erdoğan’ın Atatürk hakkındaki kanaati eski söylediklerinden malumdur!

Eğer o yıllarda böyle bir idare olmasaydı Türkiye’de “kargaşa” olurdu ve bu kaosun odağı da “irtica gericilik” olurdu! Erdoğan şimdi oralara dönülmesini mi ister!

Mustafa Kemal devrimlerini yaparken belki diktatördü ama zamanında, Amerikalı bir gazetecinin –Dorothy Thompson’un -yazdığı gibi ” demokrasiyi “dikte ediyor”, Çok partili rejimim alt yapısını hazırlıyordu. Bunun, ilk denemesi ‘Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’ idi”… İkinci deneme, Mustafa Kemal’in yakın, arkadaşı Ali Fethi Okyar’a -liberal bir partiyi - “Serbest Cumhuriyet Fırkasını" (12 Ağustos 1930). Kurdurmasıydı! … Ama sonra gericiler bu fırsattan yararlanarak irtica emellerini gene ortaya çıkardılar, ülkenin her yöresinde, irtica baş kaldırdı! Fethi Bey bunun çok ağır sonuçlar yaratacağını görünce Partisini 17 Kasım 1930’da kapattı!

CHP’nin, aslında Atatürk'ün “tek parti dönemine” saldırabilirsiniz, ama “aynaya bakarak” irtica tehlikesinin bugün de var olduğunu, AKP’nin laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğunu inkâr edemezsiniz! ***

Yayın Tarihi : 28 Ocak 2010 Perşembe 00:33:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?