18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Gafletin, İhanetin Km.Taşları

Bu yazıyı yazmaya başlarken, sevgili İlhan Selçuk’un, vefat haberi geldi... İnanın ağzımdan ilk dökülen sözler, “Darısı başıma” oldu... İlhan, ölmekle son yıllarda geçirdiği manevi, maddi ve sağlık acılarından kurtuldu... Ama, muhakkak, gözleri arkada gitti! O hiç kuşkusuz rahmetli Türkan Saylan gibi bir “Ergenekon” şehididir. Güneydoğu’da verilen şehitler kadar azizdir.

Yunus Nadi’nin “Cumhuriyet” gazetesi TC’nin kalelerinden biriydi... İlhan Selçuk’un “Cumhuriyet” i de öyle... Ve inanıyorum ki öyle olmakta da devam edecek! Şu sırada, Cumhuriyet’in ve yazarlarının, işlevleri göreceli. Yunus Nadi’nin, Mustafa Kemal’in yanında verdiği mücadeleden hiç farklı değil... Bütün “Cumhuriyetçilere” “Sıkı durun, devam edin” diyorum! Atatürk’ün Cumhuriyeti, şimdiye kadar, olmadığı kadar tehlikede. Ve şu sırada, Atatürk’ün, Mustafa Kemal’in makam ve mevkilerinde de bu tehlikeyle başa çıkmaya bilgi ve kapasiteleri el vermeyen politikacılar ve “Ali Kemalleri” aratan yalakalar.

GAFLET

Bazı gazeteleri okuyorum, TV dinliyorum; bu zevat, ya gafletten, ya da ihanetten asıl tehlikenin özünü hâlâ ya anlamamışlar... Ya da görmüyorlar ve “teferruatla” uğraşıyorlar. TSK’den, ordusundan, düşman ordusundan fazla korkuyor, bozgunculuk yapıyorlar.

ZİRVE

Bu satırları yazarken Ankara’da gene güvenlik zirvesi yapılıyormuş ki “olay” doğru teşhis etmeli ve gereken stratejiler tespit edilmeli! Ama korkarım ki sonunda partiler arasındaki görüş farkları ortaya çıkacak ve “Terörle mücadele azim ve kararlıkla” devam edilecek klasik kararı çıkacak.

Bu böyle kabul edilince de yapılacak şey belli: Ben açık söylemeliyim: Güneydoğudaki vatandaşlarımızın acıları ve halklarına kayıtsız kalınamaz. Ama Türkiye’nin her yöresindeki insanlarımızın hak ve ihtiyaçları kadar Hakkâri’deki vatandaşımızla Kastamonu’daki vatandaşımız arasında imtiyaz farkı yok... Eğer onlar dağa çıkmıyorlarsa PKK neden çıkıyor?

AÇILIM

Eğer, bu ülkenin Başbakanı, hala “Büyük Kürdistan ” vakıasını anlamamışsa, ayrıntılara dalmışsa ve de, muhalefetin “Anayasa Paketine” karşı, PKK ve DTP ile cephe kurduğunu söylüyor ve buna inanmışsa ve daha da vahimi, TSK’ne karşı, “Ergenekon Kapsamında” suçsuz insanların tahliye edilmelerine feveran ediyorsa, Erdoğan’ın ve İktidarının, bu sorunu, radikal olarak çözmeye, ne iradesi, ne de bilgisi vardır!

2009 yılında açılımı başlatırken “Açılım başladı çatışma bitti” demişti Şimdi “skora” bakın; Açılım ilan edileli beri, 130 şehit... AKP’nin iktidar yıllarında 800 şehit! Kimse, bu şehitlerin ve PKK’nın, Karadeniz sahillerine kadar inmesinin, TSK’nin ihmalleri ve bazı fesat sahiplerine göre de, kasıtları yüzünden olduğunu söylemesin. Açılım PKK’yı azdırdı... Asıl suçlu ve sorumlu, TSK’nin vesayeti altından kurtulmakla övünen AKP iktidarıdır. Ve nihayet bu iktidar bıçak sırtında, çünkü bıçak milletin kemiğine dayandı!

Nihayet, açık yüreklikle, Genelkurmayın son bildirisini, tatmin edici ve güven arttırıcı bulmadım... Daha somut bir şeyler bekledim.
Gönül isterdi ki bu mücadelenin nasıl devam edeceğini ve asıl hedefin ne olduğu açıkça söylense...

Orgeneral Başbuğ OHAL ilan edilmesine gerek görmemiş... Haddim olmayarak derim ki; Acıdır söylemesi böyle giderse sadece Güneydoğu’da değil bütün ülkede sıkıyönetim ilan edilmesi gerekebilir. Mustafa Kemal, “Hattı müdafaa yoktur ve sathı müdafaa vardır” demiş... Karakollarda saldırı beklemek, askerlerimizi orada hedef yaparak beklemek yerine artık yeni yöntemlere ihtiyaç olduğu anlaşılıyor.***
 

Yayın Tarihi : 22 Haziran 2010 Salı 11:51:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Su Cemre IP: 88.235.252.xxx Tarih : 22.06.2010 21:32:30

Benim 1900 doğumlu dedem Ahmet ,1909 doğumlu babaannem Ayşe ,amcamız Merhmet (Birader Amca) aydınlık yüzlü köylülerdi.Babaannem başı kapalı,ama yüzü açık,ata binen,kadın erkek ayırımı yapmayan,oruç tutup namaz kılan,hazır cevap bir köylü kadınıydı.Çok hoş bir Türkmen şivesi ile konuşurlardı.Çanakkkale Savaşı'ndan,Kurtuluş Savaşı'ndan aşk öyküleri gibi söz ederlerdi.Atatürk'ü anlatmalarına doyamazdık.Ne gençliklerinde günah işlemiş,ne de yaşlılıklarında yobazlığı seçmişlerdi.Onlardan sonraki kuşaklar bağnaz,dar görüşlü,ama gençliğinde her günahı işleyip,yaşlanınca yobaz birer dindar olmuşlardı. Çocukluğumun ve gençliğimin korkulu rüyası yobazlık ve cinsiyet ayırımını dedemlerin kuşağında hissetmemiştik,onlar Atatürk'ün köylüleriydi. Onlardan sonra gelen kuşaklar kadın olarak anamızı ağlatmışlardı.

İlhan Selçuk ve Onun akranları Atatürk'ün gençleriydi.Bizler O gençlerin açtığı aydınlık yolu koruyacağız.