31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Gerçekler ve Anketler

Belli ki 12 Haziran’a kadar tozdan, dumandan ferman okunmayacak. Aday Listeleri konusundaki tahminler, yorumlar baş döndürücü, kafa karıştırıcı ve tutarsız… Bir yazarın yorumu, ötekininkini, nakzediyor!

Listeler ve adamlar, bana Churchill’in sözünü hatırlattı. ”Bazıları fikirleri gereği, Parti değiştirler… Bazıları da, Parti değiştirince fikirlerini değiştirler.” Şimdi, bazıları da, aday yapılmazlar veya birinci sıraya konulmazlarsa, Partilerinden istifa ediyorlar!

Şu sırada “vuralım“ ama hakkını verelim; Recep Tayyip Erdoğan, söylemlerinde ve aday seçmekte, tutarlı… Erdoğan’ın listesi aslında “tasfiye” değil, aday yapmadıklarını, gücendirmeden, gereğinde kullanılmak üzere yedeğe almak… Buna karşılık, Kılıçdaroglu, rakiplerini ve partinin geleneksel temel ilklerini, tasfiye etti… Arada fark var!

Şu sırada, bir İngiliz gazetesindeki karikatürünü hatırladım. Tuvalet küveti üzerine oturmuş bir adam lejantı: “Avam Kanarasında ne yaptığını bilen tek adam”… Teşpihte hata olmaz; Erdoğan başka; Erdoğan, rakiplerinin aksine, ne yaptığını-ne yapacağını biliyor…

İmam Hatip belagatiyle konuşuyor. Hele ekseriya yaptığı gibi, etrafa öfke – şiddet saçmazsa, konuşmaları etkileyici olabiliyor… Son veda konuşması, bizim hanımı bile etkilemiş. Halkı özellikle tebasını etkileyen Erdoğan, keşke, kendisi-AKP yararı için, hep böyle konuşsa, Ama huy canın altında; yapamaz. Hele seçimlerden sonra AKP, gene, az farkla da olsa, kazanır ve iktidarını muhafaza ederse, “zafer”, onu daha fazla ifsat edecektir… Erdoğan’ın “emeli” nedir? Aşikâr: “Tek Adam – Padişah” olmak!...

“Tilki, tilkinin halini daha iyi bilir”... Benim de olağan referanslarımdan Hasan Cemal, “Erdoğan’ın kafası ne kadar berrak, önünü ne kadar görebiliyor? Diye soruyor… Ona göre, “Erdoğan’ın hedefi 2023’tür… Cumhuriyet’in 100. kuruluş yıldönümünü iktidar dizginleri kendi elindeyken, temel sorunları çözülmüş bir Türkiye’de kutlamak ve tarihe böyle bir büyük lider olarak geçmek”… Başkanlık sistemi hiç kuşkusuz bunun için yatıyor Erdoğan’ın gönlünde.” Aynen böyle. Seçim zaferiyle yapılacak “referandumda”, “Yeni Anayasayla" bu düzeni getireceği muhakkak!

Fakat bunu yapabilmesi için de, Hasan’ın dediği gibi, 12 Haziran’da 367 ve üstünü yakalaması gerekiyor. Amma, bu olsa da, 2012’de mi olur, 2014’te mi, Cumhurbaşkanı seçimleri var. Erdoğan’ın gönlünde yatan başkanlık sistemini gerçekleştirecek yeni anayasanın 2012’ye yetiştirilmesi mümkün olabilir mi? Çok güç. O zaman da, Hasan’a göre Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’nın mevcut yetkileriyle yetinip başbakanlık, liderlik koltuğunu bırakıp Çankaya’ya çıkmak isteyebilir veya Abdullah Gül’ün 2012’den 2017’ye kadar bir beş yıl daha Çankaya’da kalmasına kapıyı açar ve 2011’le 2015 arasında, kendi deyişiyle ustalık döneminde, Başbakan olarak Türkiye’nin temel sorunlarını çözerken başkanlık sistemini de gerçekleştirmek yolunu seçer mi?

Bir ihtimal daha var: Tayyip Erdoğan 12 Haziran’da seçimi kazandı ama 367 çıtasının altında kaldı. Bu durumda, eğer cumhurbaşkanı seçimi de 2012’deyse, Erdoğan ne yapar? ”iktidar” dizginlerine şöyle ya da böyle veda etmeyi göze alarak, Cumhurbaşkanlığının bugünkü yetkileriyle “Çankaya’ya” çıkmak ister mi?

Bu “tilkiler”, Erdoğan’ın kafasında dolaşır – kuyruklar biri birine değerken, Türkiye’nin halleri –geleceği nice olur? Dedim ya; neresinden bakarsanız bakın; 12 Haziran’dan sonra, meteoroloji tahmini; “ kasırgalar depremler ve Tufan”! Ve ben sorarım: necip halkımız, oy sandıklarına bu “tufanın” idraki içinde mi gidecekler?

ANKETLER

Bazıları dürüst ve bilimsel tarafsız kamuoyu araştırması kurumları, bazıları ise “paralı asker- yandaş” şirketler, tarafından yapılacak kamuoyu araştırma sonuçlarını açıklamaya başladılar. Seçimlerden bir gün öncesine kadar, tahminler- anketler, gırla gidecek… Bu açıklamalar seçmenleri etkiler- yönlendirir mi? Bir ölçüde evet… Zaten erken açıklamaların amacı da bu! Ama, iki ayda neler olmaz!

Ben bu anketlere, şüpheyle bakmışımdır. En azından yanılabilirler. Bunun bir örneği ABD’ de 1948 Başkanlık seçimlerinde Harry Truman, Tom Dewey’le yarışırken, maketçiler, hatta ünlü Gallup, Dewey’in büyük farkla kazanacağını tahmin etmişlerdi. New York Tımes bile seçimin ertesi sabahı, resmi netice belli olmadan :”Dewey Muzaffer” manşetini, atmıştı… Ama sonra, Başkanlığı kazananın, hem de büyük farkla, Truman olduğu anlaşılınca, anketçiler saklanacak yer aramışlardı. Bir köşe yazarı itiraf ediyordu: “Hepimiz - yorumcular yazarlar ve politikacılar-hepimiz - tamamen yanıldık… Ama tek kişi Harry S. Truman, yanılmadı… Biz ona inanmadık - anketlere fazla inandık!” Truman da; “Sözde akıllı oğlanlar kazanamayacağımızı söylediler- bizi propaganda bombardımanına tuttular… Biz halka inandık- halk da bize” diyecekti.***

Yayın Tarihi : 14 Nisan 2011 Perşembe 00:28:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?