16
Haziran
2025
Pazertesi
ANASAYFA

Gizli Tanıklar ve Adalet


İnanılmaz bir bilgi ve ahlak kirliliği yaşıyoruz: Birileri, bataklıktan topladıkları çamurları etrafa saçıyorlar- “kime yapışırsa” diye!

Mesela, Ergenekon soruşturması kapsamında suçlanan emekli bir Generalin –emekli olduktan sonra - Rusya ile silah ticareti yaptığı “sabit” olmuş… Gizli değildi ki! –Başka ülkelerle ABD ile İngiltere ile silah işleri yapan başka emekli subaylar da vardır. Rusya artık Komünist Sovyet Rusya değil düşman değil, pusulamızı başka kutuplara çevirebilsek, belki de, potansiyel müttefik! Ha gayret; “Ergenekon çetesini” bir de, eski KGB’ ye ve hatta Alman Gestaposuna bağlayın! Bağlayın!

Önceki akşam 32.Gün Programına, Kanada’da hahamlık veya sinagog zangoçluğu yapan bir adama Tuncay Güney’i, uzaktan konuk ettiler! “Ergenekon”’un “kara kutusu” imiş “çete” hakkındaki, ilk bilgiler, belgeler, şemalar birkaç yıl evvel, onun “çuvallarından” çıkmış! Bu adamın ne kadar mağşuş – mülevves bir adam olduğu görüntüsünden, konuşmalardan verdiği yanıtlardan, belli oluyor… Saçları “Hasidik" , yani Ortodoks Musevilerinki, yanlarından, bukleli; Fethullah'çı mı, Soros’çu, CIA’ci, Mossad’cı? Galiba hepsi birden karışık bir adam! Hakikatleri anlamak için ve bu adamın ne mal olduğunu da anlamak- ve de “Ergenekon”un da, nasıl bir balon olduğunu bilmek için, bu adamın Türkiye’ye getirip Ergenekon yargılanmasında, tanık olarak dinlemek gerekirdi, ama gelmez- ve getirilmez! “Kara Kutu” kara ve kapalı kalmalı! Fakat gelmesine gerek de yok: “Kara Kutu” misyonunu yeter derecede yerine getirdi!

Türkiye'de, savcılar varsa hamdolsun ki “yargıçlar” da var. Ancak, Yargılama nasıl yapılacak, Sayın Yargıçlar en büyük bilgisayarın bile üstesinden gelemeyeceği, bu bilgi kirlenmesine rağmen, muhakkak hakikatleri arayacaklar ve sonunda, inşallah bulacaklar, nihai hükmü bumlara göre vereceklerdir! Ama ne pahasına?

“GİZLİ TANIKLAR”

Savcının 20 Kadar –gizli itirafçı tanığı varmış ve iddianame ağırlıklı olarak, bunların ifadelerine dayanıyor! TCK’nin 6 Temmuz’da, meriyete giren yeni maddelerine göre bu tanıkları sadece yargıçlar dinleyecek sanıklar ve avukatları dinleyemeyecek, onlarla yüzleştirilemeyecek! Amerika’da da, özellikle Mafya davalarında , “itirafçı” tanıkları koruma programı vardır ama bunlar eşkâlleri ameliyatla değiştirilerek Mahkemeye çıkarılırlar, Savcı –sanık -Avukat çapraz sorgulamasına (Cross examiınation ”) tabi tutulurlar ve çoğunlukla, hakikat bu yüzleştirmeden çıkar! Ama şimdi bu yöntem uygulanırsa – ki sözde “Ergenekon” suçları, 6 Temmuz'dan önce, işlendiğine göre yöntemin makabline şamil olmamsı gerekir! En önemlisi, bu yöntem “yasal” olsa bile adil olur mu? Adalet yerine gelebilir mi? Hukukun en önde gelen ilkesi “sanıkların aksi hiçbir şüpheye mahal kalmadan masum oldukları “karinesi” yerine gelir mi? Böylesine önemli bir davada ufacık bir şüphe bile adalete, izleri yıllar boyu, Türk Adaletine gölge düşürecektir!

Her şey bir tarafa; tarafa bırakın bu gizli tanıklar nasıl sorgulandılar ve konuşturuldular – vaatlerle mi -tehditlerle mi? Şüpheler hep sürecek!

Yargılamayı başından batıl kılacak başka hukuk boşlukları ve ihlalleri var; Telefonların yasal olmayarak, dinlemesinden, bilgi sayarların çıktı alınıp, bunlar “mühürlenmeden” delil gösterilmesinden Ümraniye bombası delillerinin imha edilmesine kadar!

Galiba, en sonunda, ülkenim durumuna, TC‘nin elden gitmesine üzülüp, bunlara engel olmak için neler yapılması gerektiğini “hayal eden” bazı vatansever “günah keçileri” mahkûm edilecek!

Merak ettiğim bir şey var bu adaletsiz uygulamalar kendi yandaşlarına uygulansaydı, şimdi suskun kalan, hatta bunu tasvip eden liboşlar nasıl kıyameti koparırlardı!

Başbakan Erdoğan “Ergenekon” tahkikatının- kendi deyimiyle -“Temiz Eller” operasyonunun “millet savcısıyım” demiş… Hangi temiz eller?

Bu memleket ne savcılar, ne yargıçlar gördü! Devrimlere. Orduya karşı gelenler hakkında davalar açan savcılar ve onları sadece vicdanlarına göre yargılayan yargıçlar gördü!

Ve de Yassıada Mahkemelerinde, bir Altay Egesel gibi “at köpek davaları” açan Mahkeme salonunda kadın külotu sallayan, “at köpek” davaları açan, yüzlerce kişinin, mesnetsiz iddialarla mahkum edilmelerine, üç kıymetli insanın - “Menderes, Zorlu ve Polatkan”ın idam edilmelerini isteyen savcı vardı ve bu konularda Hüküm veren Salim Başol ve diğer yargıçlar vardı. Bunlar şimdi hatırlansalar bile, hiç de “hayırla” hatırlanmıyorlar. Ama millet Menderes Zorlu ve Polatkan’ı anıt mezara koydu. Adlarını Üniversitelere Hava meydanlarına verdi!

Sonunda hak yerini buluyor, ama ne pahasına! ***

Yayın Tarihi : 18 Temmuz 2008 Cuma 14:33:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?